SON DAKİKA

Van Gölü'nde HES kavgası

29 Mart, 2012 07:43 Güncelleme: 29 Mart, 2012 07:43 Van Gölü'nde HES kavgası

Van Gölü'nden su alınarak HES yapılıp elektrik üretilmesi projesi, YYÜ ve Fırat Üniversitesi bilim insanlarını karşı karşıya getirdi. Fırat Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Cihat Tuna'nın projesine Van YYÜ bilim insanları sert tepki gösterdi. Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nde yıllardır bilimsel çalışmalar yapan YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü'nün yapısı bakımından dünyada birçok bilimsel çalışmaya ışık tuttuğuna dikkat çekti.

'TATLI SUYA DÖNÜŞMESİ İMKANSIZ' 

Doğa Gözcüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı da olan Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü'nün tuzluluk ve pH (potansiyel hidrojen) bakımından dünyada eşi olmayan orjinal bir ekosistem olduğunu belirtti. Van Gölü'nün tatlı suya dönüşmesinin imkansız olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sarı şöyle konuştu:

"Van Gölü, üstünde gölün tüm ekolojik dengelerini altüst edecek deneyler yapılacak kadar küçücük ve önemsiz bir göl değildir. Mevcut yapısı ile tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplayan, orijinal bir ekosistemdir. Bu yüzden iddia sahibine göre uzun dönemde tatlısuya dönüşeceği varsayılan göl ekosistemine müdahale anlamı taşıyan bu düşünce, yanlışlığının yanında tüm dünyanın tepkisini çekecek bir uygulama olacaktır. Dolayısı ile proje ile gölün tatlısuya dönüştürülebileceği görüşü pratikten yoksun, bilimsel gerçeklerden kopuk, yerel jeolojik yapıdan habersiz ve gerçekçi olmayan bir öngörüdür."

'İNCİ KEFALİ'NiN ÜREME GÖÇÜ BİTER'

Van Gölü'nde 139 tür plankton (balıkların beslendiği canlı) bulunduğunu ve en önemlisi endemik tür olarak inci kefali balığının yaşadığına dikkat çeken Prof. Dr. Sarı şöyle devam etti:

"Göl çevresindeki 14 bin insan geçimini inci kefali üstünden sağlamaktadır. Eğer varsayıldığı gibi gölden su alınmasına başlanırsa, göl çevresindeki tüm akarsuların da yataklarında ciddi ekolojik değişimler ile mansaplarda yer alan üremeye uygun alanların kaybı söz konusudur. Buda inci kefali balığının üreme göçünü engelleyecektir. Oysa son 10 yıldır inci kefalının üreme mevsimi dışında avlanması ve sürdürülebilir balıkçılık prensiplerinin yerleştirilmesi için başta üniversitemiz olmak üzere çok sayıda ulusal ve uluslar arası STK çalışma yapmaktadır."

Yorum Ekle