SON DAKİKA

KESK Basın Açıklaması

14 Aralık, 2011 16:11 Güncelleme: 14 Aralık, 2011 16:11 KESK Basın Açıklaması

KESK Kadın Sekreteri Canan ÇALAĞAN basın açıklamasında şu ifadelerde bulundu; Bundan iki gün önce 8 Aralık KESK’in kuruluş yıldönümüydü. Bu hafta ‘’hak verilmez mücadeleyle alınır’’ ilkesini esas alarak sürdürdüğü mücadelesiyle kamu emekçilerinin yüz akı olan KESK’in 16. yaşını kutluyoruz. Bu vesileyle sendikal mücadelemizin bu günlere gelmesinde inançla ve onurla mücadele eden, her türden baskıya, sürgüne muhatap olmasına rağmen asla geri adım atmayan, şu anda bazıları aramızda olmayan veya cezaevlerinde tutsak olan arkadaşlarımızı sevgi ve saygıyla anmak istiyorum.

Değerli Basın Emekçileri,

AKP’nin İleri Demokrasi Söylemi Koca Bir Yalandır!

Çünkü AKP tüm kurum ve kuruluşları denetimi altına alarak devleti AKP’lileştirmektedir. Özel yetkili mahkemeleri ve terörle mücadele yasasını kendisine kalkan yapan AKP iktidarı önünde diz çökmeyen herkesi hukuksuz bir biçimde gözaltına almakta, tutuklamaktadır. Bu ülkenin cezaevleri aylarca hatta yıllarca mahkemeye çıkarılmayı bekleyen insanlarla doludur.

Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürütenler de AKP’nin baskılarından payına düşeni almaktadır. Bu gün KESK’in 33 üye ve yöneticisinin tutuklu olması sendikal hak ve özgürlükler mücadelesine tahammülsüzlüğün bir göstergesidir.

Değerli Basın Emekçileri,

Devletin yurttaşlarına karşı anayasal sorumlulukları olan yeni istihdam alanları yaratma, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik olanakları yaratma görevlerini yapmayanlar, yurttaşı müşteriye, kamu hizmeti vermesi gereken kurumları ticarethaneye dönüştürmüştür. Kamu emekçilerini esnek, güvencesiz, performansa dayalı çalışan işletme görevlilerine çevirmeye çalışanların kimlerin çıkarları için “devrim, reform ve yeniden yapılanma” hedefledikleri bellidir. Çalışma Bakanı, 657 sayılı kanunu kaldırarak kamu emekçilerinin iş güvencesini yok etmeyi hedeflediklerini şimdiden ilan etmiştir.
AKP’nin “Kamu Emekçileriyle Toplu Sözleşme Yapacağız” söylemi kocaman bir yalandır. AKP iktidarının aslında kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapmak değil, sadece yapıyor görünmek istediği yaklaşık bir aydır Bakanlar Kurulunda bekletilen yasa taslağının içeriği ile net olarak ortaya çıkmıştır. Toplu Sözleşme sürecinde kamu emekçilerinin haklarını savunacak olan ve salt çoğunlukla karar alacak olan Kamu Görevlileri Sendikaları heyetinin 7 üyesinin 4’ü yandaş konfederasyona verilmektedir. Anlaşmazlık durumunda son sözü söyleyecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun çoğunluğu kendisi tarafından atanmaktadır. Belediyelerde toplu sözleşme yapmak imkânsız hale getirilmektedir.
Kısacası bu taslakta kamu emekçilerinin grev hakkı, örgütlenme özgürlüğü, özlük ve demokratik haklarının toplu sözleşmede görüşülmesi yoktur.

Değerli Basın Emekçileri

AKP iktidarı kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükler alanını genişletmekten değil aksine daraltmaktan yana olduğunu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınc’ın açıklamaları ile itiraf etmiş bulunmaktadır. Sayın Arınç, geçtiğimiz Pazar günü yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin 4688 Sayılı yasada yapılacak değişikliklerde de toplu sözleşme konusunda da yandaş konfederasyonlarının taleplerini dikkate alacağını itiraf etmiştir.

Sayın Bakana ve AKP hükümetine soruyoruz. Madem başından beri yasayı da toplu sözleşmeyi de yandaş konfederasyonunuzun isteklerine göre düzenleyecektiniz niye Üçlü Danışma Kurulu, teknik komisyon toplantıları yaptınız? Bizi bu toplantılara süs olsun diye mi çağırdınız?

Sayın bakan yaptığı açıklamada sadece bu itirafta bulunmamış aynı zamanda yandaş konfederasyona methiyeler dizerken konfederasyonumuz hakkında iftira ve çarpıtmalarla dolu beyanatlarda bulunmuştur. Yaptığımız basın açıklamasıyla Sayın Arınc’a gereken cevabı verdik. Ayrıca kamu emekçileri arasında fitne ve fesat yaratmaya dönük açıklamaları hakkında suç duyurusunda da bulunduk. Bu nedenle konu hakkında uzun uzadıya açıklama yapma gereği görmüyoruz. Sadece, hakkımızda yapılan iftiralara, çarpıtmalarına en güzel cevabın demokrasi mücadelesi ile bütünleşen, dün kuruluşunun 16. yıldönümünü kutladığımız KESK’in tarihi olduğunu söylemek yeterlidir sanırım.
Değerli Basın Emekçileri

AKP iktidarı ne kadar çarpıtmaya çalışırsa çalışsın, bu konuda ne kadar ustalaşırsa ustalaşsın bu ülkenin gerçekleri ortadadır. Bugün ülkemizde açlık sınırı 1.000 TL, yoksulluk sınırı ise 3.000 TL dir. Bu ülkenin kamu emekçileri ise ortalama 1.500 TL maaş almaktadır. Milyonlarca insanımıza layık görülen 659 TL’lik asgari ücretten bile vergi kesintisi yapılmaktadır. Temel tüketim ürünlerine yılda %40’a varan zam yapan AKP iktidarının bakanları “bunlar zam değil güncelleme” diyerek halkla dalga geçmektedir. Hükümet, gerçek enflasyon rakamlarını çarpıtarak maaşlarımıza %3 – %4 gibi sefalet artışı yapmaya devam etmektedir. Yıllardır maaşlarımıza yapılan yüzdelik zamlar “Ek Ödeme” statüsüne sokularak emekliliğimize yansıtılmadığı için çalışırken yaşadığımız sefalet koşulları emekliliğimizde daha da derinleşmektedir. Ek ödemeler emekliliğe yansıtılmadığı için emekli maaşlarımız yarıya düşmektedir.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi AKP iktidarı bu gün %40’ları aşan kayıt dışılığı çözerek vergide adaleti sağlamak yerine vergi yükünü de emekçilerin sırtına bindirmektedir. Yılbaşında maaşlarımıza  %3- %4 zam yapanlar, bu zamlardan çok daha fazlası yılın ikinci yarısından itibaren vergi kesintisiyle bizden geri almaktadır. Yani kamu emekçileri Temmuz ayından itibaren Ocak ayında aldığı maaşın altında maaş almak zorunda kalmaktadır.
Yıllardır orta ve büyük sermayeden vergi almaktan özellikle kaçınan, bunun için çok sayıda yasal düzenleme yapan hükümet, ay sonunu zor getiren ücretlilerin “gelir vergisi dilimi” konusundaki mağduriyetlerini giderici adımlar atmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Bunun yerine  “eşit işe eşit ücret getiriyoruz” diye çıkardığı 666 sayılı KHK ile bürokratlarının maaşlarını artırırken 1,8 milyon kamu emekçisinin maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapmamaktadır. Kamuda başından beri var olan eşitsizliği ve ayrımcılığı daha da derinleştirdikleri düzenlemeyi  “eşit işe eşit ücret verdik” diyerek yutturmaya çalışmaktadır.
Değerli Basın Emekçileri,
Ülkemizde verilen emek ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olan sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinin hepimize öğrettiği şeyler vardır. Bunların en önemlisi dehaklarımızı ancak mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Konfederasyonumuz bu gerçeği uzun yıllardan beri sürdürdüğü mücadelesinin geleneği haline getirmiştir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve güvenle bu geleneği sürdürmeye kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz.
Ø Grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir Toplu Sözleşme düzeni için,

 

Ø Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine son verilmesi için,

 

Ø “KHK Demokrasi ”sine son verilmesi için,

 

Ø Her türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilerek tüm çalışanlara kadrolu iş güvencesi sağlanması için,

 

Ø Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için,

 

Ø Emekçilere dayatılan angarya ve zorunlu fazla mesaiye son verilmesi için,

 

Ø Temel ücretlerin artırılarak, gerçek bir eşit işe eşit ücret sistemi için,

 

Ø Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansıtılması için,

 

Ø Net asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için,

Ø Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için,


Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla görevli her sendikanın, konfederasyonun yapması gerekeni yapıp, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın bize tanıdığı hakkımızı kullanarak 21 Aralık’ta, “en uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu,  ışığın en az olduğu günde aydınlığı arttırmak için” Grev yapacağız.

Buradan diğer konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz: Hiçbir şekilde sorumlusu olmadığımız bu çarpık düzenin bedelini ödememek için, temel haklarımız için, gelin hep birlikte mücadeleyi yükseltelim. 21 Aralık’ta yapacağımız grevle haklarımıza yapılan saldırılara sesiz kalmayacağımızı hep birlikte gösterelim.

Son söz olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimiz korunması ve geliştirilmesi için başından beri sürdürdüğümüz mücadelemizin bugün yok edilmek istenen tüm değerlerinin egemenlerin bir lütuftu olmadığı bilinciyle, dişimizle tırnağımızla verdiğimiz mücadelemizle kazandığımız haklarımızın yok edilmesine seyirci kalmayacağız.


Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın KESK!

 

Yorum Ekle