‘ AHMET HANİ ? ‘ DEĞİL’ EHMEDÊ XANÎ ‘!
Zeynep Ekim Elbaşı
Kürt filozof ve şair Ehmedê Xanî hakkında 2010 yılında yapılan çalışmalar, ‘ Ehmedê Xanî Yıllığı- 2010 ‘ adı altında bir kitapta toplandı. Belge yayınlarının geçtiğimiz günlerde yayımladığı kitabı hazırlayanlar, Doğubayazıtlı üç araştırmacı: Mehmet, Bahar ve Nihat Gültekin. İki dilde yayımlanan ve üç bölümden oluşan kitapta, Ehmedê Xanî ile ilgili araştırma yazıları, yorum ve söyleşiler ile çeşitli haberler yer alıyor. Doğubayazıt’ın kültürel ve edebi varlığı üzerine çalışmalar yürüten Nihat Gültekin’le, Ehmedê Xanî’nin Kürt edebiyatı ve Kürt aydınlanmasındaki yeri üzerine konuştuk.
Son yıllarda Ehmedê Xanî hakkında bir çok yazı yazıldığını vurgulayan araştırmacı, bundan yaklaşık 350 yıl önce yaşayan ozanın yaşamını etkileyen iki önemli olay olduğunu söylüyor :”Ehmedê Xanî’nin doğumundan 12 yıl önceki Kasr-ı Şirin Antlaşmasıyla Kürtlerin ikiye bölünmesi söz konusu. Bir de ,Ehmedê Xanî dünyaya geldikten sonra Bitlis Beyliğinin dağılması var. Bu iki olay onun hayatına yön veriyor. 14 yaşında şiir yazmaya başlayan Xanî, kendi döneminde olup bitenlere karşı alternatif bir görüş dile getiriyor.”
Ehmedê Xanî’nin 32 yaşındayken yazdığı, ilk eseri olan ‘ Nubara Biçûkan’ın (Küçüklerin Turfandası ) çocuk eğitimiyle ilgili bir manifesto niteliğinde olduğunun altını çizen Gültekin, o dönemde egemen dilin Arapça, Farsça ve Osmanlıca olmasına karşın, bu eserin anadilinde yazılmış olmasının önemini vurguluyor.” Bu eser, Kürtlerin kendi anadilleriyle nasıl eğitim görebileceklerini işliyor. Xanî’nin kendi eserlerini yazarken başvurduğu dil anadilidir. Xanî sarayda katiplik yapmasına rağmen yönünü daima halkına doğrultmuş ve halk edebiyatını seçmiştir. Eserlerinde bunu görmek mümkündür. Aradan 350 yıl geçmesine rağmen, Ehmedê Xanî’nin halk üzerinde hala çok büyük bir etkisi var. Halk, hala ‘ Xanî Baba’ diye yemin ediyor. Bir kişi Ehmedê Xanî’nin ismini ağzına alıyorsa, o kesinlikle yalan olmaz. Ayrıca Doğubayazıt’ta İshak Paşa Sarayının 500 metre doğusundaki kabristanı da tüm Kürtler için bir ziyaret yeridir.
Xanî’nin Kürtler için büyük bir filozof ve şair olduğu halde fazla tanınmadığından yakınan Nihat Gültekin , araştırmalarının çıkış noktasının şairin daha çok tanınması olduğunu bir kez daha hatırlatıyor;” Xanî, Kürtlerin aydınlanmasında önemli bir rol oynamış, fakat Kürtler onun eserlerini ve düşüncelerini çok bilmiyor. Hiçbir destek yok , hiçbir teşvik yok, ama buna rağmen Xanî yaşadığımız bu coğrafyada en önemli filozof. Eserleri yabancı dillere de çevriliyor. İngilizce ve Fransızcaya çevrilmiş. Kürdistan da geçen yıl bir eseri Arapçaya çevrildi.
Anadilinde eğitim gerçek olacak
Kürt edebiyatının zenginliğinden söz eden Gültekin, Xanî’nin Bedirhan’dan , Mehmet Uzun’a Kürtçe eser veren bir çok kişinin başvuru kaynağı olduğunun altını çizdi. Xanî’nin bilinmeyen birçok eseri olduğunu söyleyen araştırmacı, şairin en önemli özelliğinin dildeki ustalığı olduğunu vurguluyor :” Bir halkın dilini yok ederseniz, o halkı da yok ederseniz. Kültürünü, tarihini de yok etmiş olursunuz. Bir insan kendi anadiliyle yetişirse hayatta daha başarılı olur. Türkiye’nin gerçeğini biliyoruz. Bazı şeyler yok edildi, bazı şeyler inkar edildi, bazı şeyler imha edildi. Ama hep zulme karşı bir direniş var. Kürtler de diğer halklar gibi kendi dilleriyle eğitim görmek istiyor. Avrupa’nın bir çok yerine baktığımızda, devlet bir dilin yaşaması için kaynak ayırıyor. Ama Türkiye’de maalesef dil eğitimi pencerenin darlığına, ölçüsüne takılıyor. Bu kabul edilecek bir şey değildir. Diğer dillere karşı değiliz, ama nasıl diğer dilleri biliyorsak kendi anadilimizi de bilmek istiyoruz. Bu bir zenginliktir. Bugün Kültür Bakanlığı da Mem û Zîn’i yayımlıyor. Önemli olan, Mem û Zîn’i yayımlarken, Xanî’nin felsefesini de biraz olsun benimsemektir. O zaman Kürtlerin dile neden bu kadar sıkı tutundukları da anlaşılacaktır.”
Kürt Aydınlanmasının Miladı
Gültekin, Xanî’nin, Kürt aydınlanmasında bir milat olduğunu da söylüyor. “ Kürtler üç yüz yıl önce Ehmedê Xanî’nin sözlerini dinlemiş olsalardı, inanıyorum ki bugün çok farklı durumda olacaklardı “ diyen araştırmacı, çalışmayı iki dilde yaptıklarını fakat proje yerine oturduktan sonra bütünüyle Kürtçeye döneceklerini vurgulayıp, bunun, Xanî’ye olan saygının bir gereği olduğundan bahsediyor ;” Bu gün biz hala tapusuz bir halkız, ne olduğumuz belli değil. Diasporadaki Kürtlerin durumuna bakınca ortaya çıkıyor. Bu zamana kadar Suriye’deki Kürtlerin nüfusu bile yoktu. Kürtlerin Ehmedê Xanî döneminde daha özgür olduklarını bile söyleyebiliriz. Ehmedê Xanî Kürtçe yazdı diye kimse onu zindana atmamıştır. “
Ahmet Nerede
Kürtlerin sahip çıkmaya başlamasından sonra devletin Doğubayazıt’taki okullara Ehmedê Xanî’nin ismini vermeye başladığından bahseden Gültekin, ‘x ‘ harfi kullanılmadığı için onun isminin yanlış yazılmasından yakınıyor. “ Onların yazdığı şekli ile bu isim ‘ Ahmet nerede ‘ anlamına geliyor. Bu, devletin bir ayıbıdır. Bir harfle uğraşmak devlete ne kazandıracak ? Ehmedê Xanî ayrışmayı falan da istememiş, ‘Birbirimizi kabul edeceğiz ‘ demiş.
Nihat Gültekin bundan sonraki çalışmalarına ilişkin olarak şunları söylüyor;” Bundan sonra her sene bir Ehmedê Xanî yıllığı çıkaracağız. Ağrı Dağı isyanıyla ilgili bir çalışmamız var. Belgesel film yapmak istiyoruz ama ekonomik yetersizlikler engel oluyor. Bizim çalışma yaptığımız insanların çoğu yarın öbür gün olmayacak. Tanıklıklar yok olacak. Belgesel yapamasak da bile kitap haline dönüştürmeyi düşünüyoruz. Nasıl Ehmedê Xanî unutulmasın diye çaba gösteriyorsak, Ağrı Dağı İsyanı da hatırlanmalı. Orada devlete karşı 5-6 yıl süren bir direniş var. Bir de , Beyazıt tarihiyle ilgili bir çalışmamız var. Bizim büyüklerin söylediklerine göre orada yüz yıl önce daha farklı halklar da yaşıyormuş. Ermeniler yaşıyormuş. Tektipleştirme politikasından dolayı sadece bir halk kaldı. Orada yüz yıl önce neler olmuş ? Eski tarihi, kültürü yazmak istiyoruz. Bundan sonra hiç işlenilmeyen noktalara el atacağız.”
AGOS GAZETESİ
26 Ağustos 2011