Ses ve söz ustalarıdır, dengbêjler. Kürtçede deng ses demek, bêj ise sese biçim verendir, söyleyendir. Dolayısıyla sese can verendir. Dengbêjlik bu kadar değil, sözü müziğe çevirendir aynı zamanda. Tarihi olayları, sözün ve sesin ahengi ile günümüze taşıyan ustalardır, dengbêjler. Aşk, ayrılık, kahramanlık, sadakat, yoksulluk, göç, talan vb… konular işlenir, dengbêjlerin kılamlarında.�
Kürt coğrafyasında en çok bilinen ve dinlenen Dengbêjler şunlardır: Evdalê Zeynê, Zahro, Huseyno, Apê Bekırê Îdırî, Arif Cizrawi, Salıhê Qûbînî, Mahmud Qızıl, Şahê Dengbêjan Şakıro, Reso, Şeroyê Bıro, Karapetê Xaço, Feyzoyê Rızo, Egidê Cımo, Zadina Şekır, Kawis Axa, Meyremxan, İsa Berwarî, Eyşe Şan ve daha niceleri. Televizyon ve radyoların icadıyla dengbêjlikte de gerileme oldu. Her ölen dengbêj kendisiyle bir tarih gömdü.
Genç nesiller daha çok Avrupa tarzı müzikleri tercih ederken, sanki dengbêjlik sadece yaşlılara hitab eden bir müzikmiş gibi angılandı. Hata bazen horlandı, küçümsendi. Oysa ki Kürt kültürünün en önemli taşıyıcılarından biri de dengbêjliktir. Kürt Siyasi mücadelesine paralel olarak, Kürt kültürüne ilgi arttı ve bu zeminde dengbêjliğe ilgi de artmaya başladı. Başta Diyarbakır, Van ve Hakkari olmak üzere Dengbêj evleri kuruldu ve bu ölmek üzere olan kültüre sahip çıkıldı.
Bu güne gelirsek, Dengbêjlerimizin durumu çok da sanıldığı kadar iyi değildir. 21-24 Temmuz tarihleri arasında Van Belediyesi”nin organize ettiği festival kapsamında dengbêjlerin sorunlarını daha yakından dinleme fırsatını yakaladık. Dengbêjlerin çektiği çilelere, 1998-1999″da İstanbul- Unkapanı”da müzik şirketlerinde çalışırken tanık olmuştum.
Öncelikle bu festival için Van Belediyesine ve emeği geçenlere teşekkür ederim. Bu festivalde Asker Cizrawi, Zahro, Mehmet Ali ve Van Degbêjleri ile görüştüğümde bir şeylerin eksik kaldığını üzülerek fark ettim. Son 30 yılda ölen Dengbêjlerin tamamı yoksulluk içinde ölmüş. Dengbêj Zahro”nun, verdiği örnekler çok çarpıcıdır. M. Arif Cizrawi ömrünün son demlerinde yoksulluk içinde geçirmiş ve Bağdat”ta bir camide dilencilik yaparak geçimini sağlamış.Yine Zahro”nun anlattığına göre; Şakiro”nun hocası kabul edilen Reso da yaşlılığında Muş”un Bulanık İlçesine bağlı Melekork Köyü”nde çobanlık yapmak zorunda kalmış. Kadın dengbêjlerinin sesi olan Ayşe Şan, İzmir Kadifekale”de ki evinde öldükten dört gün sonra fark ediliyor. Yani kültürümüzün can damarına ilgi bu olmamalıdır.
Dengbêj Zahro, Reso ile ilgili çok ilginç bir anekdot anlattı. Aynen aktarıyorum. Reso”nun oğlu çok hastalanır ve artık ölüm döşeğindedir. Gecenin bir vaktinde Reso, hasta oğlunun yanında kürsünün üstünde uyuklarken bir at kişnemesiyle uyanır. Kapıyı açar ve karanlıkta ki bu davetsiz misafiri içeri buyur eder. Atlı, içeri giremeyeceğini ve geliş nedenini de şöyle açıklar: “Babam benim için kız istemeye gitti ama kızın babası Dengbêj Reso gelirse kızı veririm yoksa verilecek kızım yok demiş”. Reso, bir ölüm döşeğinde ki oğluna bakar, bir de evliliği tehlikeye giren karşısında ki gence bakar ve der ki “ Gelirim ama gelini getirdikten sonra beklemem, dönerim” der. Damat adayı da kabul eder ve yola koyulurlar. Reso, kızın babasının köyüne altı saatlik yoldan sonra ulaşır. İçi kan ağlaya ağlaya kılamları söyleyip kızın babasının gönlünü hoş eder ve kızı gelin olarak da getirirler. Damadın evine gelindiğinde, Reso ölüm döşeğinde ki oğlu için dönmek ister ve damadın babasına hoşça kal der. İşte burada çok ibretlik bir olay yaşanır. Dengbêjlerimize verdiğimiz değerin ölçüsünü gösterir. Damadın babası Reso”ya , onca fedakarlığa karşı, güle güle demeden şu cümleyi sarf eder: “Eğer gelinin sandığı açılsaydı sana bir çift çorap verirdim ama şimdi kim uğraşır ki”. İşte bu bakış açısından dolayı Dengbêjlerimiz sefalet içinde öldüler.
Yüzlerce belediyelerimiz ve derneklerimiz var. Kurulacak bir komisyon vasıtasıyla dengbêjler tespit edilerek, finanse edilebilir yada cüzi bir maaş bağlanabilir. Hiç olmasa her belediye bir kişiyi koruma altına alsa bize yakışmayan bu durum da hal olur.
Dengbêjliğin, yeniden canlanması ve ilgi görmesi, artık üniversite öğrencileri tarafından dinleniyor olması önemlidir. Artık her açılışta, kutlamada, festivalde, düğünde dengbêjleri görmek de sevindiricidir. Dilimizin taşıyıcısı, sesin ve sözün ustalarını maddi ve manevi sıkıntılardan kurtarmak gerekir. Yoksa yeni nesilde, dengbêj yetişmiyor ve dengbêjlerimizin yaş ortalaması da 70″lerdedir. En çok iş belediyelere düşer. Dengbêj evleri desteklenerek de katkı sağlanabilir.
Yeni nesil genç arkadaşlara da bir çağrım var: Dengbêjleri dinlemeyen Kürt müziğini de anlayamaz. Çünkü müziğimizin temelidir. Modern parçaların tamamı dengbêjlerden beslenir. Onun için önce temeli sağlam tutmak gerekir. Şakiro ile Serhad bölgesi kültürü hissedilir, M.Arif Cizrawi ile Cizîra Botan tınısı dinlenir, Karapetê Xaço ile Kürt-Ermeni mirası fark edilir, Meyremxan ve Ayşe Şan”la Kadın dengbêjlerin de olduğu öğrenilir. Bu dengbêjler, Kürt kültürünün lezzet duraklarıdır. Buralara uğramadan kalbiniz ve yüreğiniz doymaz.