VEFATININ 52. YILDÖNÜMÜNDE BEDİUZZAMAN SAİD-İ NURSİ HAZRETLERİ*
Konuşmamı kısa tutmaya ve Bediuzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin duruşu ve düşünce sistemiyle ilgili düşüncelerimi olabildiğince özetlemeye çalışacağım.
Bediuzaman Said-i Nursi Hazretleri denildiğinde ilk akla gelen:
Haksızlığa, zulme karşı başkaldıran mücadeleci ve dik duruşlu bir kişilik.
Özgürlük ve adalet için mücadele eden bir kişilik.
Cehalete, yoksulluğa ve ihtilafa savaş açan bir kişilik.
Durmaksızın bilginin peşinde koşan bir maratoncu.
Aydınlanan ve aydınlatan bir ışık.
Bence Said-i Nursi, Kürt kimlikli bir din adamından çok daha fazlasıdır.
İslam coğrafyasının yetiştirdiği büyük bir mütefekkir, büyük bir âlimdir.
Zamanının en derinlikli ve en büyük düşünce adamıdır.
Düşünce sistemini incelediğimizde onun hem Doğu, hem de Antik Yunan düşünürlerinden-filozoflarından çok iyi haberdar olduğunu görürüz.
Sokrat, Platon, Cami, Nizami, Farabi, İbni Sina, İbni Rüşt gibi isimlerin düşüncelerinden etkilendiğini ve yeni bir sentez oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Said-i Nursi, felsefi ekol olarak büyük İslam düşünürleri olan El Kindi, Farabi, İbni Sina, Ebu Maşer, Cabir İbni Hayam, Suhreverdi ve Xani gibi Meşaiye- İşrakiye yani Işıkçılık-Nurculuk ekolüne bağlıdır.
Filozof Xani, bu ekolün düşünce sistemini şöyle ifade eder:
Varlığı zorunlu olan birdir, o da Allah’ın yüce zatıdır
Varlığı zorunsuz olanlarsa, onun tüm mahlukatıdır
Birden bire göründü bir ışık ki soğutulmuş
Tüm kâinat soyutlanarak ondan çoğaltılmış
O ışık ki Züleyha Yusuf’ta gördü
Ferhat Şirin’de, Mecnun Leyla’da gördü
Filozof Xani’nin düşünce sistemini çok iyi anlayan ve onun bir takipçisi olan Said-i Nursi, aynı zamanda Vasıl Bin Atta gibi akılcı ve ahlakçı felsefe ekolüne de bağlıdır.
Bu düşünce sistemine göre "aklın egemenliği adalettir".
Ne yazık ki Said-i Nursi gibi büyük bir değer, İttihatçı-Kemalist rejimin zindanlarında uzun bir süre çürümeye terk edilmiş ya da deli muamelesi görmüştür.
Türkiye’de uzun yıllar Nurcu olarak bildiğimiz cemaat veya cemaatler de onu budayarak kendilerine yontmuş ve doğru anlaşılmasını engellemişlerdir.
Sol entelektüel kesim de ne yazık ki bu değerin hala farkında değildir.
Son 15-20 yıl içinde Med-Zehra Vakfı, Nûbahar çevresi sayesinde Said-i Nursi üzerindeki perde aralandı ve Onu anlamaya başladık.
Onun için bu arkadaşlara müteşekkiriz.
Bu toplantıyı düzenleyerek Sadi Nursi’nin çeşitli boyutlarıyla birlikte konuşulmasını sağlayan ve bir nebze de olsa daha iyi anlaşılmasına katkı sunan Bitlis Derneği yöneticilerine ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
*İstanbul Bağcılar Bitlis Derneği'nin düzenlediği Said-i Nursi’yi anma gecesinde yapılan konuşmadır.