TUTAK'TA ÖCALAN'IN YAKALANIŞI PROTESTO EDİLDİ
Demokratik Bölgeler Partisi ve Halkın Demokrasi Partisi Tutak ilçe teşkilatları ortak basın açıklaması yaptı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya'da uluslar arası komplo ile yakalanışı nedeniyle Cumhuriyet Caddesinde basın açıklaması yapılarak süreç protesto edildi. HDP ve DBP adına Tutak Belediyesi Meclis Üyesi Ayhan Demirel basın açıklaması yaptı.
Kalabalık bir gurubun katıldığı açıklamada '' 15 Şubat, önderliğe karşı kurulan uluslar arası komplonun 16. yılıydı. Bu kirli uluslararası komplo, Önderliğe imha saldırısı olarak ortaya çıktı. Süreç, Önder Apo'nun 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkartılmasıyla başladı. Uluslararası komplonun amacı Kürt halkına yönelik geliştirilen soykırımı devam ettirmekti. İnkar ve imha sistemini yaşatmak, başarıya götürmekti hedef. Bunun için stratejileri, bu sistemi tehdit eden PKK'yı imha ve tasfiye etmek, PKK'yı tasfiye edebilmek için de saldırıyı önderliğe yöneltmekti. Önderliğin imhası temelinde PKK'yı tasfiye edebilmek, PKK'nin tasfiyesine dayanarak da Kürt soykırımını yürütmek. Çünkü PKK var oldukça Kürt soykırımını değil yürütmek, ayakta tutmak bile mümkün değildi. Soykırıma karşı büyük bir halk direnişi gelişiyordu. Yine Önderlik var oldukça, çalıştıkça da istendiği kadar gerillaya karşı savaşılsın, darbe vurulsun yeniden gerilla örgütleniyor, PKK yeniden canlandırılıyordu. Dolayısıyla Kürt soykırımını yürütmenin önünü açmak, zeminini güçlendirmek için PKK'nin tasfiyesi, onun için de Önderliğin etkisizleştirilmesi, imhası gerekiyordu. Ayrıca emperyalist güçler, PKK'nin tasfiye edilmemesi halinde hegemonik sistemin son iki yüz yıllık plan, proje ve ulus-devlet uygulamalarının büyük darbeler alabileceğinin ve bir daha kapanmayacak yırtılmalar ve boşluklara yol açabileceğinin farkındaydılar. Yıllar peş peşe geçip hareketin tasfiye edilemeyeceği anlaşıldıkça, tampon mekanizmalara yönelirdi. Liberalizmin tarihi boyunca uyguladığı kamçı ve şeker politikasına geçildi. Özellikle Avrupa üzerinden PKK'ye yönelik artan baskılara paralel olarak, alternatif gruplar daha çok beslenmeye ve sisteme entegre edilmeye çalışıldı. Bu amaç doğrultusunda sistemin bütün güçleri harekete geçtiler. Kürt soykırımını yürüten sistem tümüyle bu komploda yer aldı. Sistemin öncülüğü; ABD, İngiltere, İsrail komployu örgütleyip yönettiler. Bizzat Başkanlık tarafından koordine edildi. Yardımcıları bunu itiraf etmiş durumdalar, biliyoruz. Sistemin temel güçleri çeşitli pazarlıklar biçiminde de olsa komploda rol oynadılar.
Bu süreçte hedeflenen ve etkisizleştirilmeye çalışılan bu hareketin lideri Önder Apo'ydu. Halkından ve hareketinden kopararak etkisini kırmaya çalıştılar. Hareketin önderliksiz direnebileceğine ve savaşabileceğine pek de ihtimal vermiyorlardı. Onun için tüm saldırıları ve psikolojik savaşı önderliğin üzerine boşalttılar. Bu kuşatma, saldırı ve tehlike ortamında önder Apo'nun tutumu tüm gelişmeleri etkileyecekti. O da bu tarihsel sonuçları gören bir derinlikte ve bilgelikte hareket etti. Özgün ve yaratıcı bir düşünce ve duruşla sürece yön vermeye, hareketi ve halkı bu kıskaçtan kurtarmaya, farklı bir yol açmaya çalıştı. Büyük bir beyin gücü, yaratıcı politik yetenek ve farklı bir stratejiyle mücadeleyi bugüne taşıdı. Önder Apo hem PKK'yi yeniledi, hem de halkı daha fazla mücadeleye çekti. Her koşulda birliğin önderi ve çimentosu oldu. 16 yıl İmralı'da izole ederek, etkisini kırmaya çalışan devlete rağmen önder Apo bugün her zamankinden daha fazla etkili ve belirleyici bir konuma gelmiştir. Bu tamamen onun emeği ve beyin gücünün, duruşunun eseridir. Bu durum dost düşman artık herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Önderliğin tarihte örneği görülmeyen bu direniş ve duruşuna ne kadar vurgu yapılsa azdır diyoruz ve bu kirli komployu 16. Yılında tekrar tekrar lanetliyoruz.'' İfadeleri kullanıldı.
Açıklamanın ardından toplanan grup sloganlar attıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
İsmet Oğuzkan yazıyor...