ŞEHR-İ VAN’A
Karanlığın ardında yarı açık gözlerin
Hiç geri gelmeyeceklerin terk ettiği yollarda
Belki son bir umutla
Hasta yatağında terk edilmiş gibi
Öylesine kırgın öylesine takatsiz.
Kulaklarında; koynunda yatanların, Yunus’un sessizliği
Ninnilerine hep ağıtların bulaşmış.
Yalınayak gecelere dayıyor başını gölün
Martıların gelişine el çırpmıyor artık
Yetim bir çocuğa benziyorsun şimdi
Dalga dalga yalnızlık esiyor üstüne
Üşüyor yüreğin
Molozlaşmış toprağına düşen her yaprak
Kezzaba boluyor yaranı ve yaramızı
Ağlıyor musun?
Böyle bükme boynunu ama ne olursun
Yarı açık gözlerine çöken karanlığa, karanlığımıza
Belki bir ışık düşer
Gölün öte yakasından
Akdamar’dan aşka çağrılırız belki
Kucak açar bir sevda bütün merhametiyle
Bir akşam üstü erkenden gölüne nazlı bir yakamoz iner belki
Tepeden ışıklarının seyrine dalar
Kaçak çayının boğusunda demleriz düşlerimizi
Tutuşturur ateşimizi ocaklarımızın
Pişen aşımızın dumanı tüter yine
Sonra
Flamingolar iner Erçeğe
Büyüleniriz
Kanat açar yüreğimiz Maviliklere
Yeter ki sen
Boynunu böyle bükme
Rukiye Gemicioğlu