Nihat GÜLTEKİN
*Güneyden Şiir Yağmuru
Şair Şêrko Bêkes
Eğer çiçekleri ayırırlarsa
Şiirlerimden
ölür dört mevsimimden biri.
Eğer sevdiğimi ayırırlarsa,
ölür dört mevsimimden biri.
Eğer ekmeği ayırırlarsa, ölür dört mevsimimden biri.
Eğer özgürlüğü ayırırlarsa,
ölür bütün mevsimlerim
ve o zaman
ben de ölürüm.
Bu dizelerin yazarı, ünlü Kürt şairi Şêrko Bêkes 4 Ağustos 2013 günü vefat etti. Babası Faik Bêkes de ünlü bir Kürt şairi idi. Şiirle alakalı bir evde 02.05.1940 yılında Süleymaniye de doğuyor. Şêrko Bêkes yalnızca günümüzün en usta Kürt şairlerinden biri değil, aynı zamanda Kürt halkının özgürlüğü için mücadele eden bir aydın, entelektüel ve bir militandı. Zaten bundan dolayıdır ki Irak Kürdistan'ında (1992 yılında) Kültür Bakanlığı da yaptı. Kadınlar üzerindeki baskıya karşı çıkarak kadınlara eşit haklar verilmesi için mücadele etti ve bu amaçla yapılan eylemlere katıldı. Kısacası o yaşamı boyunca özgür, eşit ve demokratik bir Kürdistan için mücadele etti. Ölümü üzerine Belge Yayınevinden çıkan kitabına tekrardan okuma ihtiyacı duydum. Güneyden Şiir Yağmuru adlı kitap Haziran 2011 de yayınlanmıştı. İlk kez Türkiyeli Kürtler Bêkes'in şiirlerini Türkçe okuma fırsatını yakalamışlardı. Şair, elli yılı aşkındır sözcüklerle, şiirle yaşıyor, halk sevgisiyle bütünleşmek ve daha çok şair yazmak istiyor. Şiirlerinde edebiyat coşkusuyla ve sanat sevgisiyle okuyan herkes şiirlerden büyük tarifsiz bir zevk alır.
Şiirlerini zevkle okuyan herkes, temiz doğada gezintilere çıkar. Şair kelimelerini doğanın bağ ve bayırlarının sözlüğünden çıkarıyor ve doğanın rengiyle şiirlerini süslemektedir. Bir anlamıyla şair Şêrko, şiirlerinde doğanın sözcüsüdür. Doğa ve doğadaki oluşumlarla sürekli birlikte yaşayan bir şair. Adeta insana şunu hissettiriyor, sanki doğaya nefes veriyor. Babası öğretmen olan Şêrko hayatını Kürdistan'ın birçok yerinde geçiriyor, sürekli yer değiştiriyor. Bu yüzden Şêrko'nun gözleri Kürdistan'ın doğasıyla açılıyor. Hayatının bu rengi doğaya hayranlık ve doğanın sözcüsü olmayı beraberinde getiriyor.
Şêrko Bêkesin annesi Şefîqe Hanım, şairin hayatında önemli bir rol oynuyor. Unutulmayacak en büyük katkısı ise Kürtçeyi sevmesindeki annesinin katkılarıdır. O annesinden sürekli şiir ve masal dinler. Bu konu için şunları der şair; Bana hep şarkılar söylerdi ve annemin o şarkılarını hiç unutmam. Anlattığı masalların ve söylediği şiirlerin etkisiyle dilde ve dilin sihrinde eridim diyor.
Şêrko Bêkes ilk şiirlerini 1957 yılında Jîn adlı gazetede yayınlar. 1968 Yılında ilk divanını Tirîfey Helbest(Şiirin Mehtabı) Bağdat'ta yayınlar. Başlangıçta Abdullah Goran ve Ehmed Herdî gibi modern şairlerin etkisinde yazar. Daha sonraları ise özellikle 1973 yılında yayınlanan Min Tînwyetîm be gir deşkê (Susuzluğum Kıvılcımla Diner)adlı divanından sonra, kendi dilini ve kendine ait stilini yaratır.
1965'te genç bir pêşmerge olarak
radyosunda bir mağaradan seslendi, şiirler okudu. O ses, 50 yıl boyunca Kürdistan'da devrimin de, şiirin de sesi oldu. Şêrko Bêkes'i tüm Kürdistan parçalarının şairi olarak görmek mümkün. Halkların duygu, özlem ve düşüncelerini haykırıyordu. Devrim ve direniş üzerine birçok sayıda şiir yazar, bu şiirler peşmergeler ve köylüler arasında ağızdan ağza dolaşmaktadır.
Ülkemde
Gazete lal doğar.
Ülkemde
Radyo sağır doğar.
Ülkemde
Televizyon kör doğar
Ülkemde bunların
sağ doğmasını isteyenler
dilsizleştirilirler ve öldürülürler
sağırlaştırılırlar ve öldürülürler
körleştirilirler ve öldürülürler
Ülkemde.
1970 Yılında Husên Arif, Celal Mîrza Kerîm ve Kakemem Botanî gibi bazı şair ve yazarlarla birlikte RIWANGE(Rasathane ) adlı bildiriyi dağıtırlar. Bu bildirinin dağıtılmasındaki amaç Kürt dili ve edebiyatının modernleşmesi idi. Şüphesiz bu bu bildirinin dağıtılmasından sonraki aşamalarda Kürt dili ve edebiyatında olumlu gelişmeler ve sonuçların ortaya çıkmasına önayak oldu.
1975 yılında Kürt özgürlük mücadelesi yenilince Irak'ın güneyine sürgün edilir. Güney Irak'ta sürgünde iken Kaziwe( Tanyeri) adlı şiir divanını yazar. Böylece Koç(Göç) adlı ilk uzun şiirini de o sürgünde yazar. Koç adlı uzun şiiri 1980 yılında Bêkesin şiir sanatında apayrı bir dönemin başlangıcı oluyor. O Kürt tarihinin ve kültürünün kaynaklarına dönüp, kendine ait modern bir tarzda şiirlerinde nakış nakış işliyor. Şêrko Bêkes dört yıl sonra 1979 yılında tekrar Süleymaniye geri döner. 1970lilerin ortalarında Şiirli Posterlerin yazımına başlıyor, bu şiirler Şêrko Bêkes e yeni bur ufuk kazandırıyor. Kısa, ama şiirinde çok anlamlı ve geniş mesajlar içeren, şiirine de yeni bir ruh yükleyen Bêkes'e ait bir stil. Şair o yıllarda şiir tarzına yakın üç piyesi de yazmaktadır.
Şêrko Bêkes Arap edebiyatı aracılığıyla dünya edebiyatıyla tanışıyor, büyük şairler arasında Walt Whitman'ın (1819-1892) şiirlerine hayrandır. Her ne kadar o şiiri yazıyorsa da, aslında edebiyat eserleri arasında en çok roman okur. Rubar adlı kitabını 1983 yılında yayımlar. Onun bu eseri aslında bir tür şiir dilinde yazılmış öykülerdir. Bu da Kürt edebiyatında ayrı bir ufuktur.
İkinci defa 1984-88 yılları arasında peşmerge olarak yaşamaya karar veriyor, o peşmerge gruplarıyla birlikte sömürgeci güçlerden kurtarılmış alanlarda kalıyor. Daha çok baskılardan kurtulmak için dağın yolunu tercih ediyor. Ülkesinin politik koşullarının katlanılmayacak boyutlara ulaşmasından dolayı, Şêrko Bêkes 1986 yılında Kürdistan'dan çıkıyor. İtalya'ya gidiyor. Daha sonra İsveç'e ulaşıyor. 1987 yılında İsveç'te Kurt Tucholsky* edebiyat ödülüne layık görülüyor. Ödül dönemin Başbakanı İngvar Carlsson(1934) tarafından Bêkese veriliyor.
1990 yılında Şêrko Bêkes'in şiirine damgasını vuran Derbendî Pepûle(Kelebek Boğazı ), Kürt şiirinin büyük bir değişimden geçtiğini ispatladı. Birçok edebiyatçı ve edebiyat eleştirmeni tarafından Kelebek Boğazı Kürt şiirinde bir dil devrimi olarak da değerlendiriliyor. Kelebek Boğazı Kürtçe şiirinde yüzyılın kitabı olarak değerlendirilmektedir.
Bu akşam bir rüyam gerçek oluyor
Ve vatanım Nalî'nin bakışından
Sesinden
ve sakalından
Geliyor ve bana ulaşıyor
Bu akşam ben
Mutlu bir hüzünüm
Yavaş ve sessiz bir merakım
Bu akşam çocukluğum
Yeşil ve kırmızı hatıra üzerine yağıyor
Bu akşam
kelebek boğazı oluyorum
Ve
Annem de
bembeyaz bir hazal...
Derbendî Pepûle Bêkesin 287 sayfadan oluşan kitabıdır. Bu çalışma Kürt edebiyatında tarzı itibariyle yeni yaratılmış bir eserdir. Bu eser Şêrko Bêkesin diğer uzun eserlerini ve baladlarını yazmasının önünü açıyor. Örneğin Xaç û Mar û Rojjimêrî Şaîrê (Haç, Yılan ve Bir Şairin Takvimi), Bonname(Kokuname), Rengdan(Renk Vazosu), Goristanî Çirakan(Lambaların Mezarlığı), Marşî Berdekan (Taşların Marşı), ve düz yazılar Kûrsî( Kürsü), Milwanke(Kolye) adlı eserleri yazıyor. Şair ve yazar arkadaşlarıyla birlikte 1998 yılında Serdem(Çağdaş) adlı yayın ve dağıtım şirketini kuruyorlar. Yaklaşık on üç yıldır yayın alanında aktif bir şekilde edebiyat eserlerinin yayın ve dağıtımını yapmaktadırlar.
Şêrko Bêkes şimdiye kadar şiir, öykü ve tiyatro eserlerinden oluşan toplam 41 kitap yazmıştır. Şiirleri İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Hollandaca, Arapça, Farsça ve Türkçe dillerine çevrilerek dünya edebiyatına kazandırılmıştır. Şêrko Bêkes, Kürt edebiyatı alanında büyük eserler yazmayı başarıp, Kürt edebiyatının modernleşmesinde büyük bir emeği ve rolü vardır. Şêrko Bêkes; Halkına ve vatanına olan sevgisinden yola çıkarak daha fazla şiir yazmak şiarına dair eserler üretmiştir.
Ve denir ki Şêrko Bêkes, 2 yıl önce vasiyetnamesini yazmıştı: Beni Süleymaniye'deki Azadî Parkına, 1983 şehitleri için kurulan anıtın yanına gömün. Orada nefesim kesilmez. Genç kadınlar, erkekler, sevgililer misafirim olur.
Ve 4 Ağustos 2013 sabahı son nefesini verirken belki de bu dizelerini söylüyordu: Kimsesizliğim çıplak değil
Ölünceye kadar
Yetiyor ona karanlık giysileriniz
Susuzluğum ne çeşmesiz
Ve ne de susuzdur
Ölünceye kadar
Yetiyor ona gözyaşlarınızın ırmağı.
Cehennemin rüzgârsız değil
Ölünceye kadar
Yetiyor ona soğuk nefesiniz.
Uzundur
Uzundur
Bu gurbetlik ve gurbet mevsimim.
Duruyorum, duruyorum, duruyorum
Servi ağacına dönüşünceye kadar
Can servi ağacım!
Şimdi sen benimsin.
O yüzden ben bunu yaptım
Eğer ben ölürsem.
Bir Yunan filozofu türkü yapanların gücü kanun yapanların gücünden daha fazladır demiştir. Bir kez daha Şêrko Bêkes'i kaybettiğimizde bu sözün doğruluğu üzerine yoğunlaştım. İnsan bazı şeyleri daha iyi anlıyor. Şairin etki ve gücü hiç azalmadan sürecektir. Yine yapıcılığı, yaratıcılığı her gün hissedilecektir. Halk içindeki varlığı, etki ve gücü her gün daha da artacaktır. Bir toplum edebiyatçılarına, sanatçılarına, şairlerine değer veriyorsa yaşamayı ve özgürlüğü hak etmiştir. Sanatçılarına, şairlerine değer veren toplumlar güçlü toplumlardır. Kürtler belki geçmişte bunu pek anlayamadılar. Eğer bugün Kürtler var ise, bir Kürtlükten söz ediyorsak bunda en büyük emek edebiyatçılara, şairlere ve sanatçılara aittir. Bu açıdan da bizler toplum olarak Şêrko Bêkeslere minnet borçludur.
Şêrko Bêkesleri yaşamda unutmamak önemli. Onları okumak ve okutarak bir nebze de olsa yaşamsallaştırabiliriz. Şairimizin okunacak eserlerini yayınlamak ve halka ulaştırmak için de mutlaka kurumlarımızın devreye girmesi gerekir. Şairlerin, sanatçıların ve edebiyatçıların gücü sonsuza kadar sürer. Çünkü yaptıkları iş kutsaldır. Dolayısıyla kişilikleri de kutsaldır. Ölümsüzlükleri de buradan gelir. Şair Şêrko Bêkes ölümsüzdür.
*Kurt Tucholsky; 1890-1935 yılları arasında yaşamış Alman yazar. 1933 Yılında Tucholsky'nin de Kitapları Alman Nazi faşizmi tarafından yakılıyor ve Alman vatandaşlığından atılıyor. Zürich ve Fransa üzerinden İsveçe kaçıyor. 1935 yılında isveçte yaşama gözlerini yumuyor. Tucholsky'nin 60. ölüm yıldönümü nedeniyle 1995 yılından beri iki yıllık arayla Tucholsky ödülü haksızlığa ve zulme eserleriyle karşı çıkan gazeteci ve yazarlara verilmektedir.
* Güneyden Şiir Yağmuru Belge Yayınları