Yeni doğanlar, katledilenlerin isimlerini aldı
ŞIRNAK - Günlerin yeni bir yıla doğru evrildiği 28 Aralık 2011'de dünyaya gözlerini açmalarından çok önce çizilmiş, bölündükleri bir sınıra doğru yol alan çoğunluğu daha çocuk 34 yurttaş, Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski (Ortasu) köyünde Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak katledildi. Yaşandığı ilk andan itibaren üstü örtülmeye, saklanmaya çalışılan katliamın failleri de aradan geçen iki yıla rağmen ortaya çıkarılmadığı gibi, olaydan birinci dereceden sorumlu olan hükümette, bu sorumluluğu yerine getirmek yerine bu açık katliamın faillerini koruma yoluna gitti. Yitirdikleri yakınları için çıktıkları adalet yolcuğunda milyonlarla bir olan Roboskili aileler ise, adalet ararken cezalandırılmalarına rağmen ilk günkü acılarıyla hesap sormaya devam ediyor.
Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesi Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde TSK savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 yurttaşın katledilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, katledilenlerin yakınları hala siyah elbiseler giyerek yas tutmaya devam ediyor. Yakınlarını yitiren aileler bir yandan yas tutarken, bir yanda da yakınlarının anısını yaşatma gayretinde. Roboskili aileler eşlerinin, babalarının ve kardeşlerinin isimlerini yaşatmak için katliam yaşandığında daha anne karnında olan çocuklara doğduktan sonra yitirdiklerinin isimlerini verdi. Katliamda iki yakını ile birlikte henüz 13 yaşındaki oğlu Erkan'ı da yitiren annesi, yeni sahip olduğu oğlunu kaybettiği oğlunun ismini vermekteki amacını "Ona bu ismi vermemin nedeni, her zaman devletin gözü önünde olsun diye. Erkanları katledildikçe çoğaldıklarını görmelerini, anlamalarını istedim" diyerek dile getirmesi Roboski'de katliamdan sonra doğan çocuklara verilen isimlerin ismin yaşatılmasından daha öte bir anlam taşıdığını da ortaya koyuyor.
Hiç göremediği çocuğuna Nebi adını koydu
Nebi Encu, babası Selim Encu katledildiğinde anne karnında daha iki aylıktı. Selim Encu, doğacak çocukları için eşi Fatma'ya "erkek olursa ismini Nebi koyacağız" demişti. Yeni doğan Nebi dışında 4 çocuğu daha olan ailenin bu çocuklarından biri zihinsel engelli. Koruculuk maaşıyla tedavisini yaptıramadığı çocuğunun tedavisi için Ankara'da bir hastaneden randevu almıştı, ama paraya ihtiyacı olduğu için önce Federal Kürdistan Bölgesi'ne gidip, gelmesi gerekiyordu. Baba Encu engelli çocukları ile birlikte ailesinin diğer üyeleri için gittiği sınırdan geri dönmesine izin verilmedi. Geride kalan 5 çocuğu da yetim kaldı. 16 yıl boyunca devlete koruculuk yapan eşinin, yine devlet tarafından katledilmesine "Eşim onlara hem koruculuk yaptı ama koruculuk maaşı yetmediği için ticaret yapmaya gidince katlettiler. 34 insan onlara ne zarar verdi ki uçakla üstlrine bombalar yağdırıldı" diyerek tepki gösteriyor eşi Fatma.
Eşini yitirmesinin ardından oğlu Nebi'nin doğumuna dahi sevinemediklerini belirten anne Fatma Encu, çünkü acılarının dinmediğini, acılarını dindirecek hiçbir gelişmenin de yaşanmadığını ifade etti.
'Biz kaçakçılık yapmadık, geçtiğimiz de sınır değil'
'Devlet ve hükümet yetkililerine bir çağrınız ya da söylemek istediğiniz bir şey var mı?' diye sorduğumuzda ise, "Bundan sonra bizim onlara ne çağrımız olsun ki, iki yıl geçti, failler belli olmasına rağmen yargılanmadılar. Bizim ne talebimiz olsun, zaten her şey ortada. Geride bir kadın ve biri özürlü 5 küçük çocuk kaldı. Onlar görmüyorsa ya da görmemezlikten geliyorlarsa biz neyin çağrısını yapalım. Yetkililer 'onlar kaçakçıydılar' diyor. Biz kaçakçılık yapmadık, geçtiğimiz de sınır değil. Sınır olarak görmüyoruz, biz sadece ticaret yaptık. Birinin malını ya da parasını çalmadık. Ama onlar ayakkabı kutularında paraları götürüyorlar, kimsenin sesi çıkmıyor" yanıtını verdi.
'Erkan'ı kaybetti yeni doğan çocuğuna Erkan ismini verdi'
Felek Encu, katliamda oğlu Erkan Encu ile birlikte iki kaynını kaybetti. Katledildiğinde oğlu Erkan henüz 13 yaşındaydı. Yitirdiği oğlundan sonra birkaç ay önce bir erkek evlat dünyaya getiren anne, yitirdiği oğlunun ismini yeni doğan oğluna verdi. "Oğlum geçen yıl Şubat ayında 14 yaşına girecekti ama zalimler izin vermedi. O zalimler ellini kolunu sallayarak hala ortalıkta kimin evini yakacağının peşindeler. Bizi görmüyorlar, biz sanki yokmuşuz gibi davranıyorlar, bizi hiçe sayıyorlar. Eşim korucu gazisidir, ama bunu söylemekte utanıyoruz. Çünkü bizi koruculuk yapmaya zorladılar ve şimdi bizi katlettikleri gibi sorumlulardan da hesap sormuyorlar" diyen anne Felek Encu, yeni doğan oğluna Erkan adını verse de çoğunu bu ismi kullanamadığını belirtiyor daha söylerken duyduğu acı nedeniyle. O yüzden de Can diye sesleniyor küçük oğluna. Duyduğu acıyı bilen yakınları da Can diye seviyor küçük çocuğa.
'Katledildikçe çoğaldıklarını görmeleri için Erkan adını verdim'
Oğluna farklı bir isimle seslenmesine rağmen ona neden Erkan adını verdiğini ise, "Ona bu ismi vermemin nedeni her zaman devletin gözü önünde olsun diye. Erkanları katledildikçe çoğaldıklarını görmelerini, anlamalarını istedim. Kendilerinden utansınlar diye verdim bu ismi" diyerek açıklıyor.
Katliamdan sonra kendileri için ne evde ne de köyde bir mutluluk olanağı kalmadığını die getiren anne, yetkililere duyduğu öfkeyi ise şu sözlerle kelimelere döktü: "Madem ki devlet böyle yapıyor. Bu failler yargılanıp cezalandırılmazsa, gerekirse 34 çocuk doğurup katledilenlerin isimlerini vereceğim. Onları yetiştirip gerilla yapacağım. Biz barış diyoruz olmuyor, faillerini bulun, yargılayın diyoruz olmuyor. İstanbul'da bir kedi, bir eşek kuyuya düşüyor, bütün itfaiye ekipleri, doktorlar, yetkililer seferber oluyor. Biz ise Kürt olduğumuz için hayvanlarımızlu birlikte katlediliyoruz. Bizim için de seferber olunsa ya! Hayvanseverler, bırakın insanları hayvanlar için seferber olsa ya! Gelen ambulans bile emir gelinceye kadar saatlerce Uludere'de bekletildi. Yüreğimize büyük bir acı koydular, yüreğimizi paramparça ettiler. Biz de vereceğimiz mücadele ile onların yüreğini paramparça edeceğiz, bunu böyle bilsinler."
'9 yıl çocuğun olması için bekledi ama onu göremedi'
Roboski'de, dünyaya yaşanan katliamdan sonra gözlerini açanlardan biri de 1,5 yaşındaki Hüsnü. Eşi Hüsnü Encu'nun katledilmesinden 7 ay sonra dünyaya bir erkek çocuğu getiren eşi Semire Encu, eşi Hüsnü'nün adını koydu. Çok istemelerine rağmen 9 yıl boyunca çocuk sahibi olamayan çift, tedaviler sonucu 3 denemelerinde çocuk sahibi. Semire Encu, eşine bu müjdeyi sınıra gitmeden hemen önce vermişti. Duyduğu kaygılar nedeniyle eşinden sınırın öte yanına geçmemesini istese de eşi Hüsnü doğacak olan çocuklarının geleceği için biraz daha gitmesi gerektiğini ama daha sonra bırakacağının sözünü vererk, kendisini bekleyen ölüme gitti.
Eşiyle yarım kalan mutlulukları "Eşim daha çok kız çocuğu olmasını isterdi ismini de Kader koyacağını söylüyordu. Doğduktan sonra eşimin ismini verdik ama onun ismini çok dile getiremiyoruz. Bebek diye çağırıyoruz, büyüdüğünde ancak ismi ile çağırırız" diyen anne Semire Encu, "Başımızda büyük bir katliam geçti. Ben oğlumun babasız büyümesini istemiyordum. Sınıra gittiğinde çok korkuyor ve endişeleniyordum. Oğlumun ona baba demesini, onunla oynamasını istiyordum ama bu hayallerimizin hepsi yıkıldı" sözleriyle tarif eden anneyi her gün biraz daha acıtan yeni yeni konuşmaya başlayan oğlunun babasının duvarda asılı fotoğrafına bakıp 'Baba' demesi.
'Oğlum öfke dolu olacak'
Oğlu Hüsnü'nün büyüyüp, babasının devlet tarafından katledildiğini öğreneceği anda devlete karşı çok büyük öfke duyacağını belirten anne, "Bu olayla ilgili bizi tatmin edecek herhangi bir adım atılmadı. Bize sadece biz bu katliamı yaptık, alın tazminatınızı ve sussun diyorlar. Ama biz hiçbir zaman susmayacağız ve davamızın peşini bırakmayacağız. Bu failler yargılanıp cezalandırılıncaya kadar biz de mücadelemizi sürdüreceğiz" diyerek noktaladı sözlerini.