DİYARBAKIR - "KCK" adı altında açılan davanın ara verilen duruşmasına, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ile ilgili telefon tapelerinin okunması ile devam edildi. Erbey'in başkanlığını yürüttüğü İHD faaliyetleri çerçevesinde görüştüğü veya görüş bildirdiği basın ya da kurumlarına ilişkin kısmın okunduğu telefon tapelerine avukatlar itiraz etti. İnsan Hakları Haftası dolayısı ile müvekkilin sadece Roj Tv, Dengê Mezopotamya Tv ve Radyosu ile Almanya'da Kürtçe olarak faaliyet yürüten bir radyoya bağlanmadığını, o dönem birden fazla ulusal ve yerel kanal ile radyoya bağlanarak hak ihlallerine ilişkin bilgi verdiğine dikkat çeken Av. Hayrettin Güzel, delillerin özellikle müvekkilin aleyhine toplanma kastının bulunduğunu vurguladı.
'Artık takdir sizin Kürtçe yasak mı? Değimli!'
Erbey ile ilgili gün boyu okunan ve suç teşkil ettiği iddia edilen telefon tapelerinde suç isnat edecek en ufak bir kanıtın bulunmadığını dile getiren Av. Fethi Gümüş, okunan belgelerin hiç birinde KCK ile bağlantı kurulabilecek "örgüt" kelimesinin dahi geçmediğine işaret etti. Yargılananın müvekkilin kendisi olması gerekirken, elde edilen delil ve telefon tapelerinin direk İHD faaliyetlerini kapsadığına vurgu yapan Gümüş, dernek faaliyetlerine ilişkin belgeleri okunmaması talebinde bulundu. Ardından söz alan Av. Feride Laçin ise, Kürt dili önündeki engeli Konya'da bir kadının 2 çocuğu ile Kürtçe konuşmasından kaynaklı "Gürültü kirliliği" yarattığı iddiasıyla 62 TL para cezasına çarptırıldığını belirterek, "Müvekkilimiz insan hakları savunucusu olarak Türkiye'de ve uluslararası yayın yapan bir çok gazete, ve televizyona insan hakları haftası dolayısı ile mülakat vermiştir. Mülakatında Konya'da anne ve 2 çocuğunun Kürtçe konuşmaları nedeniyle 'Gürültü kirliliği' yaptıkları iddiasıyla 62 TL para cezasına çarptırılmıştır. Bu konuda gerekli belgeler İHD'dedir. Artık takdir sizin Kürtçe yasak mı, değil mi?" dedi.
'Bir de bu kan niye durmuyor diyorsunuz'
Sanıklara Kürtçe konuştukları için uygulanan mikrofon yasadığına tepki göstererek "Sayın başkan; sizin diliniz içinde aynı şey uygulanırsa ne düşünürdünüz?" diye soran Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, "Hala Kürtçe konuşmak ve düşünmek yasak. Eğer mahkeme salonunda Kürtçe konuşmaya izin verilmiyorsa bu yasaktır. Şu an bu salonda Kürtçe konuşmak yasak. Sizin dilinizde böyle bir şey yapılsaydı biz kabul etmezdik. Biz Türkiye'yi ve Türk insanını seviyoruz. Mahkeme heyeti, eğer Kürtçe konuşmaya izin vermiyorsa sanıkları bıraksın konuşmalarını dışarıda yapsınlar" dedi. Her gün içlerinin yandığını dile getiren Aktar, konuşturulmadıkların, konuşmaya çalıştıklarında cezaevine atıldıklarını, yargılandıklarında ise yine konuşturulmadıklarını bildiren Aktar, "Birde bu kan niye durmuyor diyorsunuz. Bu iş bu şekilde çözülmez. Çünkü her gün ölümler oluyor. Ve kan akmaya devam ediyor. Siz bize itaat edin ve bize boyun eğin diyorsunuz. Başkası söyleyince haklı biz söyleyince haksız oluyoruz. Bu ülkede birlikte yaşamak adına olumlu bir karar verin" dedi.
Mahkeme başkanının savunması
Erbey'in Uğur Kaymaz'ın öldürülmesi ile ilgili bir TV kanalına verdiği demece ilişkin okunan telefon tapeleri ile ilgili söz alan Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, çocukların savaş döneminde polisler tarafından öldürüldüğünü söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz da "Sen savaş mı diyorsun buna. Çocukların polisler tarafından öldürüldüğünü nerden biliyorsun" dedi. Ardından söz alan Av. Fethi Gümüş Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz'a, 1993 yılında Diyarbakır'ın Lice İlçesi merkezinin askerler tarafından taranmasının ardından yaşamını yitiren 17 yurttaşa ilişkin Diyarbakır'a gelen ve kendisini çağıran dönemin Başbakan'ı Süleyman Demirel ile Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile arasında geçen diyalogu hatırlattı. Söz konusu dönemde Diyarbakır Barosu Başkanı olan Günüş, Başbakan Demirel'e "O tank topun devlete ait olduğunu nerden biliyorsun?" dediklerini söyledi. Mahkeme Başkanı'nın "O çocukların polisler tarafından öldürüldüğünü nerden biliyorsun" diyerek aynı anlayışı taşıdığı imasında bulunduğuna dikkat çeken Gümüş, "Siz taraf olmamalısınız. Eğer siz devleti korursanız, tarafsızlığınızı kaybedersiniz. Siz tarafsızlığınızı yitirmiş olursunuz" diye konuşurken, Mahkeme Başkanı Yılmaz ise "Bizi taraf tutmak ile suçlayamazsınız" diyerek kendisini savundu.
Verilen kısa aranın ardından duruşma 20 Ocak tarihine ertelendi. DİHA