ERKAN ÇAPRAZ / YÜKSEKOVA HABER
ANKARA - 1993 yılında, Tansu Çiller'in açıkladığı bir liste ile hedef haline getirilen ve sonrasında seri bir biçimde öldürülen Kürt işadamlarının cinayetlerinin araştırılması, bu cinayetlere göz yuman veya teşvik eden dönemin hükümet veya devlet yetkililerinin tespit edilmesi ve bugüne kadar etkili bir şekilde yürütülmeyen yargı soruşturmasına Meclis'in katkı sunarak karanlık kalan bu döneme ışık tutmasını sağlamak amacıyla Meclis Araştırması açılmasını isteyen BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, önergesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:
Doksanlı yılların başından itibaren Kürt halkına dönük topyekûn bir saldırı başlatılmış ve bölgenin her alanında, her kesime dönük birçok toplu cinayet işlenmiştir. Gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler, hak savunucuları, yoksul köylü Kürtler ve işadamları bu cinayetlerin kurbanları olmuştur. Faili meçhul cinayetler diye adlandırılan bu cinayetlerin işadamlarına dönük işlenmesi 1993 yılından sonra, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in, Kürt işadamlarının adlarından oluşan bir listeyi açıklaması ve bu kişileri hedef göstermesiyle başlamıştır. Ardından dönemin karanlık cinayetlerine sahne olan Adapazarı-İzmit-Sapanca üçgeninde, seri bir biçimde Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay gibi Kürt işadamlarının ölü bedenleri bulunmuştur.
Çiller'in; Teröre haraç veren iş adamlarını ve sanatçıları biliyoruz, onlardan hesap soracağız sözleri ile seri bir biçimde başlayan ve dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın; Devlet adına bin operasyon yaptık sözleriyle devletin ilgili kurumlarının açıkça bu cinayetlerden bilgisi olduğıı, hatta ötesinde süreci başlatmış olabileceği hususunda açıklayıcı ifadelere karşın, bugüne kadar bu cinayetlerin aydınlatılmasına ve failler ile bu seri cinayetlerin arkasındaki güç odakları net bir şekilde tespit edilmemiş ve yargı önüne çıkarılmamıştır. Kürt işadamlarına dönük bu sistematik cinayetler ve tasfiyelerin faillerini, arkadaki güç odaklarını, çeteleri ortaya çıkaracak düzgün bir yargısal süreç hiç yaşanmamıştır. Soruşturmalar gizli yürütülmüş, işadamlarını hedef alarak adeta bu cinayetlerin tetiğini çeken Çiller ve Ağar hakkında hiçbir soruşturma başlatılmamış ve bu cinayetlerin failleri ile bu cinayetleri teşvik eden veya emrini veren devlet içindeki kişiler ve yapılar açığa çıkartılmamıştır.
Üstelik Tansu Çiller'in sözünden sonra başlayan Kürt işadamlarının tasfiyesi süreci sadece bu dönemle sınırlı kalmamıştır. 1993 yılının Haziran ayında, yani Kürt işadamlarının katledilmesi ve tasfiyesinin 3 ay öncesinde, Nokta Dergisi; 100 Kürt zengini kapağıyla bir analiz yayınlamış ve Türkiye'nin en zengin ilk on kişisinin içinde altı Kürt işadamını sıralamıştır. Yani Çiller'in kontra güçlerin hedefine koyduğu Kürt işadamları, dönemin sayılı zenginleri arasında bulunmaktadır. Ancak Kürt işadamlarına dönük cinayetler ve tasfiye süreci, bu yıllardan sonra da devam etmiş ve bugün Kürt sermayesi ve Kürt işadamları tamamen tasfiye edilmiştir. Dolayısıyla, 90'lı yıllarda cinayetlerle başlayan Kürt işadamlarının tasfiyesi, farklı yol ve yöntemlerle günümüze kadar sürmüş ve halen devam etmektedir. Nitekim bugün ülkenin en zenginleri listesinde, 1993 yılında açıklanan listelerin aksine hiçbir Kürt işadamı yer almamakta, yer alan isimler de itibarsızlaştırmak veya sindirilmek suretiyle devlet aklının Kürtlere dönük ayırımcı yaklaşımının bir sonucu olarak tasfiye olmuştur.
Buradan yola çıkarak; içinden geçtiğimiz ve yeni bir Türkiye'nin kapısını araladığımız demokratik çözüm ve barış sürecini fırsat bilerek, devlet aklının bütünüyle geçmişten gelen alışkanlık ve reflekslerini değiştireceğini ümit edip; onurlu, eşit, adil bir barışı sağlamak konusunda geçmişle hesaplaşmanın hayati bir önem taşıdığından hareketle, önümüzdeki sürece ışık tutacak bir soruşturma yapılması ve katledilen Kürt işadamlarının failleri ve arkasındaki güç odaklarının araştırılarak tespit edilmesi için halkın iradesini temsil eden ve bu süreçte inisiyatif alması gereken Meclis'in devreye girmesi gerekmektedir. Bu hususta kamuoyu tarafından bilinen, devlet içindeki paralel kontra yapının ve bu yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen başta dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve diğer bütün devlet ve hükümet yetkililerinin bu kanlı süreçteki sorumluluklarının açığa çıkartılması da oldukça zaruridir. Bu nedenle bir Meclis Araştırması açılması elzemdir.