REŞİT YAMAN yazıyor...
Yıllar önceki öğrencilerim ve İsviçre'de romanlarımı okuyup bana mail atan yazar arkadaşım Hüseyin Can'ın daveti üzerine Avusturya, İsviçre,Almanya ve Linchtishtian'a on beş gün süren bir gezim oldu ve o geziden birkaç not aktarmak istiyorum.
Avrupa insanı çok eğitimli,insana karşı çok saygılı ve hoş görülüler.Orada her milletten in- san var.Avrupalıların hoş görüsü sayesinde çok rahatlar ve bizden gidenlerin çoğunun bir da- ha geri döneceklerini sanmıyorum, zaten çoğu oranın vatandaşı olmuş.
Orada çalışmayanların bile devletin sosyal politikası gereği bedava bir yaşam sürdürüyor olması da başka bir neden. Ayrıca iş sahası çok,yaşam standartları yüksek.Herkesin evinin önünde en az iki araba var.
Orada her hangi bir siyasi baskı olmadığı için de oldukça özgürler.
Trafikte,ayağını yola attığın zaman arabalar zınk duruyor.Geçiş önceliği her zaman yayanın. Buradaki gibi arabanın önünden kaçmak yok..
Beni en çok hayrete düşüren mezarlıkları oldu.Mezarlık değil de sanki çiçek bahçesi.Her me zarın başında mutlaka bir çiçek var.Süslü lambalar konmuş.Mezarlar arasında çakıl taşları dö şenmiş.Bazı mezarlar geceleri aydınlatılıyor.Güneşten enerji alıp gece yanan cell lambalar konmuş.
Bisiklet yolları var ama kasksız bisiklet süremezsiniz.Herkes boş vakitlerinde o yollarda bisi klet sürüyor.Sağlıklı yaşam ön planda,bunun için eğitilmişler.Bizdeki gibi saçma destanlar ve- ya politik amaçlı kişi hayatları ezberletilmiyor.Bilim ve eğitim daha çok önemsenmiş.Hafta sonları,anne ve babalar çocuklarını alıyor spor sahalarına götürüyorlar.Altı yaş grubundan baş layarak yaş gruplarına göre maçlar yaptırılıyor.Bu da sporun orada eğitim amaçlı kullanılması
nın bir başka örneği.Yani orada eğitim eğitim eğitim...
Bir diğer konu çöp olayı.Tanık olduğum Nuray-Aydın çiftinin buna çok titizlikle uydukları- nı,Aydın Beyİn arabasına binerek ayrı ayrı paketlediği çöpleri 1 km uzaklıtaki yere götürdü-ğünü,kağıtlar ayrı,camlar ayrı,giysiler ayrı,plastikler ayrı...kısacası her maddeyi ayrı kontey- inirlere attığını gördüm.Buna uymamanın cezası üç yüz Euro.ymuş.
Yol ve çevre kültürü hayranlık verici.Her taraf yemyeşil ve tertemiz.Kurallar konulmuş ve herkes mutlaka uyuyor.Oraya polis devletleri de denilebilir.Çünkü polis ,çok yetkili.Herkes konulan kurallara kesinlikle uyuyor ve Polis de bunu sağlıyor.Arabada arka koltukta oturan bile kemerini bağlamak zorunda.
Beni olumsuz etkileyen tek şey çocukların durumu oldu.Orada çocuğa tokat atamazsınız.Ço- cuk Avrupa'da kral.Onu istediğiniz gibi eğitemiyorsunuz.O size istediklerini yaptırıyor ve bu da zamanla onların çoğunun kural tanımayan birer serseri olmalarına neden oluyor.Çocukları- nın odalarına,ayaklarına yemek götüren aileler gördüm orada.Özellikle Türkiye 'den gitme ço cukların durumu çok acıklı.İki kültür arasında kalmış ve bocalayan bir kuşak oluşmuş.Anne-baba çaresiz ve ne yapacaklarını bilemiyorlar.
İsviçre çok pahalı.Oradaki vatandaşlarımızın oradan ev alamadıklarını gördüm.Ama Avus- turya ve Almanya'da çoğunun evleri var.Banka kredi veriyor,evi ipotek ediyor ve yirmi yıl bo yunca kira yerine evin taksitini ödeyerek ev sahibi oluyorlar ama vergiler de çok ve o konuda
asla af yok.Her şeyin vergisi var.Amele işçiliğini bile yapsanız bunu belgelendirmek ve vergi- sini ödemek zorundasınız aksi halde şikayet edilirseniz ceza yersiniz.Kazandığınız her kuruşu belgelendirmek ve vergisini ödemek zorundasınız.Orası kurallar ve yasalar ülkesi.
Avrupa korkuları olmayan bir kıta.Tek korkuları göçmen akını.Bizde ise korkular çok.Menfa at için yaratılan ırkçı ve mezhepçi baskılar ve korkular.Irkım,mezhebim veya kültürüm ülke- ye egemen olsun savaşları.Masum görünüşlü Bizans oyunları.Bu güzel ülkeye yakışmayan bu çirkin ve hain kişilerin yarattığı korkular ne yazık ki huzurumuzu kaçırmaya devam ediyor.