Halepçe Katliamı, 8 yıl süren İran-Irak Savaşı'nda dönemin devlet başkanı Saddam Hüseyin'in Kürtlere karşı başlattığı "Enfal Hareketi'nin" son aşaması olarak gerçekleşti.
Saddam Hüseyin, savaşta İran'a destek vermekle suçladığı Halepçe halkının bombalanması emrini verdi. Bu emir üzerine 16 Mart 1988'de Halepçe semalarına gelen uçaklar, halkın üzerine gaz bombaları yağdırdı. 5 bin kişinin öldüğü saldırıda 7 bini aşkın insan yaralandı.
BÖLGEYE GİDEN İLK GAZETECİLERİN GÖRDÜKLERİ
Katliamı dünyaya duyuran gazetecilerden Ramazan Öztürk, o gün neler gördüğünü anlatmıştı. Katliamın gerçekleştirildiği 1988'in16 Mart günü ajanslardan gazeteye bir haber düştüğünü belirten Öztürk, "Savaş muhabiriydim. Tüm şiddetiyle süren İran-Irak savaşını izliyordum. 'Irak uçakları Halepçe bölgesine kimyasal bomba bıraktı, çok sayıda ölü var' diye bir haber okudum. Ben haberi alır almaz bölgeye gitmeye karar verdim. Gazete yönetimine anlattım. Bildiğim bir bölgeydi. Onlar da 'Git' dediler. Hemen İran'a hareket ettim. Benim gibi dünyanın çeşitli yerlerinden gelen gazeteciler vardı. Askeri uçakla bizi Hürremşehr'e götürdüler. İki helikopter ile bölgeye gittik."dedi.
6 BİN CESEDİN KOKUSU ŞEHRİ SARMIŞTI
Halepçe'ye geldiklerinde helikopterlerin gazetecileri şehrin dışında açık bir alana bıraktıklarını kaydeden Ramazan Öztürk, askerlerin kendilerine "Akşam üstü şu saatte geleceğiz ve sizi alacağız. Gelmeyen olursa burada kalırsınız" dediğini ve ardından gaz maskesi ve panzehir dağıttığını söyledi. İndikleri yerde hayvan cesetleri gördüğünü anlatan Öztürk şöyle konuştu: "Hayvanların çoğu ölmüştü. 'Eğer gaz şehrin dışını bu kadar etkilemişse şehir ne durumdadır?' diye düşündüm. Korkuyordum. Şehrin içine ilk girdiğim itibariyle sokakların sağında solunda cesetlerle karşılaştım. Çok sayıda ceset vardı. Bu cesetler daha çok kadınlara, yaşlı insanlara, bebeklere, çocuklara aitti. Görüntüleri çok feciydi. Kiminin derisi kabarmıştı, sıcak su dökülmüş gibi. Kimi yanmış kimi morarmış. Sofra başında yemek yiyen anne, baba, çocuklar ölmüş. Birbirlerine sarılmış halde can vermişler. Kapı eşiğinde anne ve çocuklar. Katliamın üçüncü günüydü. Cesetler kokuyordu. Dayanılmaz bir koku vardı. 6 bin insanın kokusunu düşünün."
BİR BABA VE KUCAĞINDA BEBEĞİ
Gördüğü manzara karşısında bir yandan ağladığını ve bir yandan da mesleki olarak, "Ben bu katliamı nasıl anlatacağım, kaç fotoğrafla katliamı anlatabilirim?" diye düşündüğünü belirten Öztürk, "Öyle çarpıcı fotoğraflar almalıyım ki bu katliamı anlatayım. Saniyelerle yarışıyorduk. Irak uçakları tepemizde uçuyordu. Her an bombalar başımıza düşebilirdi. İran askerleri çok seri hareket etmemizi istiyordu. Derken bu sembol olan 'sessiz tanık' fotoğrafı, Ömer Havar. O görüntüye rastladım. Bir evin dış kapısındaki merdiven basamaklarına kapanmış bir baba ve kucağında bir bebek. Çok etkilendim. 'İşte aradığım bu' dedim. Farklı açılardan sürekli deklanşöre bastım. İran askerleri ikaz etti, 'Gidelim' diye. Onlar ayrılmışlar, sonra benim olmadığımı farketmişler. İki asker yanıma geldi 'Hadi gidelim' diye. Ben hala çekiyorum. Sonra kollarıma girmişler, beni sürükleyerek uzaklaştırdılar." şeklinde konuştu.
ENFAL HAREKATI
Baas rejimi tarafından Kürt milletine uygulanan katliamlar Enfal olarak adlandırılıyor. Her yıl 14 Nisan günü, Enfal Harekâtı (Arapça'da savaş ganimetleri) kurbanları anılıyor. Harekât, 1986'nın başından, 1989'a kadar sürdü. Enfal'de en az 183 bin kişi katledildi, 4 bin köy yerle bir edildi ve en az 1 milyon insan göçzede oldu. Harekatta1800 okul, 300 hastane, 3000 cami ve 27 kilise yıkıldı.
Halepçe katliamı Enfal katliamlarının en küçük ölçekli olanıydı. Halepçe Katliamı, 28 yıl önce, 16 Mart 1988'de, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin döneminde yaşandı. İran ile savaş halinde bulunan Saddam Hüseyin, Kürt halkına karşı da Enfal adını verdiği bir yoketme hareketine girişti.
Bu hareket kapsamında Halepçe kasabasına kimyasal bombalar atıldı. Katliamda 5 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti, binlerce insan yaralanırken, binlerce kişi de kayboldu.