Eyy Erdoğan!
Gülsüm Elvan'ın çığlığını duydun mu?
O çığlığa kulak verdin mi?
Gülsüm Elvan, Berkin Elvan'ın annesi.
Berkin Elvan daha 14 yaşındayken bir polis kurşunuyla hayata veda etmişti.
Gezi Parkı yaşanıyordu İstanbul'da.
Berkin, 16 Haziran 2013'de Okmeydanı'ndaki evinden ekmek almak için çıkmış, bir polis tarafından başından vurulmuş, 269 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirmişti.
Geçen gün davası vardı.
Sanık polisin tutuklanması talebi dördüncü kez reddedildi.
Olay anına ilişkin görüntülerin duruşma salonunda izletilmesinin ardından fenalaşan Gülsüm Elvan'ın çığlığı mahkeme koridorlarında yankılandı:
Kolun kopsaydı katil!
Filistin'deki 14 yaşındaki bir
çocuğun İsrail askerleri arasında
gözü kapalı olarak götürüldüğü o
fotoğrafı gördüm.
Ben de böyle şeylere karşıyım.
Benim çocuğum da 14 yaşındaydı.
Kendi ülkesinde katledilen
çocukları bir dönüp görsünler,
ondan sonra oraya buraya
söylensinler.
Aynı saatlerde, CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlıaşağıdaki tweet'i attı.
Erdoğan, İsrail bir terör
devletidir. 14 yaşındaki
çocukların gözleri bağlanıyor,
dipçikleniyor dediği
dakikalar; 14 yaşında,
polis tarafından
öldürülen #BerkinElvan
duruşmasında sanık
polis hakkında
tutuklama talebi
dördüncü kez reddedildi.
Eyy Erdoğan!
Anlaşılan o ki:
Bu çığlıklar Saray'dan duyulmuyor.
Anlaşılan o ki:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'de gördüğünü Türkiye'de görmüyor. Demek, kendi ülkesinde yaşanan acılara, haksızlıklara gözleri kapalı Erdoğan'ın.
Diyor ki:
Kudüs'ü çocuk katili bir ülkenin
insafına terk etmeyeceğiz.
Eyy Erdoğan!
Evet, İsrail'in devlet olarak kısa tarihinde kepaze sayfalar fazlasıyla vardır.
Evet, İsrail'in Filistin topraklarını işgalden başlayarak, Filistinlilere yaptığı haksızlıklar, Filistin halkına çektirdiği acılar malumdur.
Evet, İsrail devletinin sicili berbattır.
Peki ya Türkiye'nin sicili?
Türkiye'nin uzak ve yakın tarihindeki kepaze sayfalar?
Demek, kendi ülkesinde yaşanan acılara, haksızlıklara gözleri kapalı Erdoğan'ın
Eyy Erdoğan!
Dersim'i unuttun mu yoksa?
Bak hatırlatayım.
Tarih, 23 Kasım 2011.
AKP'nin il başkanları toplantısında bir konuşma yapıyorsun başbakan olarak:
1937, 1938 ve 1939 yıllarında
Dersim'de maalesef büyük bir
dram yaşanıyor.
Havadan, karadan toplarla
Dersim'de hareket eden her şey
katlediliyor.
Dersim yakın tarihimizdeki en acı
en trajik olaylardan biridir.
Çocukları da öldürme emri
veriliyor ama bu görevi yerine
getirecek biri bulunamıyor.
Nihayet kara suratlı bir adam
bulunuyor ve bir dere içinde
titreşe titreşe bekleyen 20
masumun işi bitiriliyor.
Murat Suyu'nun kandan kıpkırmızı
aktığını görenler olmuştur.
Dersim aydınlatılmayı bekleyen
bir faciadır.
Eğer devlet adına özür
dilenecekse, böyle bir
literatür varsa ben özür
dilerim diliyorum.
Eyy Erdoğan!
Altı yıl önce Başbakan olarak yaptığın bu konuşmada Dersim'den dolayı özür diliyorsun.
Ben o tarihte, bu konuşmandan dolayı seni destekleyen, kutlayan ender yazarlardan biriydim.
Şimdi unuttun mu sözlerini?..
Anlaşılan öyle.
Şimdi kalkmış, "Bu milletin tarihinde etnik temizlik yoktur, katliam, zulüm, işkence yoktur" diyebiliyorsun.
Oldu mu ya?..
Eyy Erdoğan!
Roboski katliamını hatırlıyor musun?
Yoksa onu da unuttun mu?
Oysa, üzerinden daha altı yıl ancak geçti.
Tarih, 28 Aralık 2011'di.
F-16 savaş uçaklarının bombardımanıyla 34 Kürt köylüsü hayata veda etti.
Bu katliamın da üstünü örten senin iktidarın oldu.
Sur, Cizre dahil birçok yerden, Varlık Vergisi'nden 6-7 Eylül'e kadar pek çok örnek verebilirim.
Geçiyorum.
Eyy Erdoğan!
O sayfaları sen unutsan, unutturmak istesen, tarih unutmayacak, biz unutmayacağız.