SON DAKİKA

Erivan Radyosu Dengbejî Seyade Şamênin Ardından

Erivan Radyosu Dengbejî Seyade Şamênin Ardından 03 Ekim, 2013 08:40 Güncelleme: 03 Ekim, 2013 08:40 Erivan Radyosu Dengbejî Seyade Şamênin Ardından

Nihat GÜLTEKİN

NİHAT  GÜLTEKİN  YAZIYOR...

1939 tarihinde, Irak'ta kurulan ve Kürtçe yayın yapan Bağdat radyosu ile takriben aynı
dönemde, İran'da da Kürtçe yayın yapan Urmiye radyosu Kürt toplumunda yayın dili ve çizgisinden dolayı pek tutulmadı. Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yayın yapan Ermeni ulusal radyosu bünyesinde 1955 yılında Kürtçe yayın yapan bir bölüm kurulmuştu. Erivan radyosu, anlaşılır Serhat şivesiyle yayın yaparak, müzikte de enstrüman olarak genelde Kürtlere has Bılur ve Fiq (Kaval Ve Mey) kullandı. Böylece, Erivan radyosu süreç içerisinde dinlenen ortak bir Radyo düzeyine geldi. Erivan radyosu, dağılmış olan Kürt halkının, yarım asrı aşkın ortak sesi, ortak dili ve teselli ile özlemi olmayı başarıp günümüzde tarihsel bir değer kazanmıştır.

Kürtçe adların dahi telaffuzunun yasak olduğu dönemlerde iki saatlik Kürtçe yayın yapan Erivan radyosu;"Erivan Xeberdide, guhderên eziz, naha bibhêzın deng u behsên taze." yani, (ErivanRadyosu haberleri sunar, değerli dinleyiciler şimdi yeni haberler dinleyeceksiniz.) cümlesi radyonun kısa dalgasından dünyaya yayıldığında, bütün kulaklar Erivan'a döner, yasaklı anadilinde dünya havadisleri ile ilgili bir şeyler duymak isteyenler dikkat kesilirdi. Televizyon ve Radyonun çok yaygın olmadığı zamanlarda koca bir köyde en fazla iki tane radyo bulunurdu. Erivan radyosunun Kürtçe haber yayın saatinde radyonun bulunduğu ev her gece tıklım tıklım misafir dolup taşardı. Kürt toplumu, yarım asrı aşkın Kürtçe yayın yapan Erivan radyosu(Radyona Rewané)nun istasyonuna kilitlenip durdu. Bu Radyodan Kürtçe haberler, klamlar, stranlar, işitsel tiyatro ve hikâyeler dinlemek adeta bir ayrıcalık sayılırdı. Haberlerin hemen ardından spikerler, Kürtçe müzik programının başladığını şu unutulmaz cümleyle hep hatırlatırdı “Guhdarên Eziz dengê radyoya Erivanê, klamê cımeta Kurdan” (değerli dinleyiciler Erivan Sesi radyosundan Kürt toplumunun şarkıları)

Benim radyo ile tanışmam rahmetli babam Sayesinde oldu. Hatta bizim çevredeki birçok gencin tanışması da bu temelde gerçekleşti. Öğretmen Olan rahmetli babamın radyoya olan ilgisi bizi çok küçük yaşlarda radyoya, dolayısıyla Kürt kültür ve sanatına bağladığını rahatlıkla belirtebilirim. Radyodan söylenen Berivan'e türküsünden esinlenerek ilk kızına Berivan ismini vermişti vermesine nüfus müdürlüğü kayıtlara Neriman olarak geçirmişti. Yıllar sonra doğan ilk torununa Berivan adını vermiş, kayıtlara geçirmiş ve içindeki yarayı da ortadan kaldırmıştı. Yine hatırladığım kadarıyla, Erivan radyosunun yayınlarında bazen cızırtılar olurdu. Yine böylesi bir cızırtıda Berivanê türküsünü iyi dinlemediği için o güzelim radyosunu yere fırlatıp kırmıştı. Tabi dayanmamış hemen aldığı maaşıyla yeni bir radyo almıştı. Yine Bazidli Dengbej Seyadê Şame'nin ;

“Esmer eman eman eman
Çi kulîlkên dora çeman
Xelq zewicî ez û tu man
Xelq zewicî ez û tu man” stranına eşlik ederdi. O günlerde yaşanılanlar hep hayatımızda canlılığını korudu. Kısacası, Erivan radyosu bir dönemler tüm Kürtlerin sesi, dili ve ışığıydı. Onun sayesinde bizler Seyadê Şame'yi dinledik ve tanıdık.



Yukarıda belirttiğimiz gibi Erivan radyosunun değerli dengbejlerinden biri de Seyadê Şame 'dir.  Seyadê Şame'nin trajik yaşamını çok fazla bilenimiz yok. Sadece yanık sesine özlem duyarız. Fakat onun Erivan radyosuna gelmesi ve sesini topluma yayması çok büyük acılar pahasına ulaşmıştır. Kendisi Bazid'li ve 1922 doğumludur. Seyadê Şame, 1942 yılında ekonomik bir iş sonucu pasaportsuz olarak İran sınırında yakalanıyor. Direk Erzurum Ceza
Evine konuluyor. Kısa bir dönem sonra tahliye oluyor, ailesine döndükten sonra çıkan sürgün kararı üzerine Alaca'ya gitmek zorunda kalıyor. Seyadê Şame'nin ailesi Çorum ilinin Alaca kasabasına sürgün ediliyor.

 

Sürgün yaşamı kadar ağır ve düşündürücü olan bir durumla karşılaşıyorlar. Alaca'ya gelindikten kısa bir süre sonra, ailenin en büyüğü Seyadê Şamê tutuklanıyor. Direk Erzurum Cezaevine götürülüyor. Bu tutukluluk kendisini epey zorluyor ama en zorlandığı konu ise suçlandığı madde idi. Seyadê Şame “Devlet aleyhine casusluk yapmak” suçundan tekrardan yakalanıyor ve Erzurum cezaevine konuluyor. Erzurum Cezaevinde askerlik yapan Bazid'li bir asker de var. Ara sıra görüşmeleri de oluyor. Seyadê Şame üç yıl cezaevinde kaldıktan sonra cezaevinden firar eder. Firar etmesinde Bazid'li askerin rolü var. Bazid'li askerin temin ettiği eye ile, Seyadê Şame hücre penceresinin demir parmaklıklarını keserek cezaevinden firar eder. Bu firar haberi ailesine geldiğinde ailesi inanmıyor ve şöyle diyorlar;” Na Rom xayîne, wana Seyad kuştine me dixapînin dibên fîrare”.Erivan radyosuna gitmesine vesile olan Erzurum cezaevinden kaçışı, daha sonra tüm ayrıntıları ile açığa çıkıyor.

1945 yılı kışında Erzurum'dan yürüyerek Türkiye Sınırını aşıp İran'a geçer. İran'a iltica eder. İran o dönemler, Sovyetlerin İşgali altındaydı. Sovyetler Birliği, İran'ı 1946 'da boşaltıyor. Geri çekilirken orada yaşayan birçok pasaportsuz, kimliksiz insanı beraberinde Sovyetler Birliğine götürür. Seyadê Şame de bu gidenlerin içindedir. Seyadê Şame oraya gittikten sonra, Sovyetler Birliğinin vatandaşı olur. Seyadê Şame'nın Sovyetlerde vatandaşlığa geçmesiyle Bazid'deki ailesi Kürtçülük yanında Komünist bir aile olarak tanınmaya başlar. Orada da Seyadê Şame rahatlığa kavuşmaz. Bu sefer de Türk casusu ithamıyla Sovyetlerde tutuklanıyor ve Sibirya'ya gönderiliyor. On bir yıl Sibirya'daki kamplarda yaşamak zorunda kalır. Stalin'nin ölümünden sonra çıkarılan af ile, Ermenistan'ın başkenti Erivan'a yerleşir. Bir arkadaşının önerisiyle, uzun yıllar Erivan radyosunun Kürtçe bölümünde ses sanatçısı olarak çalışır. Seyadê Şame'nin karizmatik kişiliği nedeniyle radyodan tüm Kürtler tarafından kısa sürede tanınır hale gelir. Gözü pek, zeki, girişken ve lider bir kişilik olan Seyadê Şame Erivan Radyosunda Apo türküsüyle büyük beğeni kazanır.

Firardan tam 15 yıl sonra bir gün bir çocuk Seyad amca Erivan radyosunda konuşuyor, stran söylüyor diye bağırarak aileye haber veriyor. Yukarda söylediğimiz Esmer eman eman ve Apo stranlarını söylemeden önce şunları der;”'Ez Seyadê Şame, fîrarê destê romê, niha penaberim Rewanê”. Aile sevinir sevinmesine bir türlü Sovyet Cumhuriyetine gitme olanağı
olmaz. Ta ki 1990 yılına kadar. Daha sonra kardeşi Erivan'a gider, yıllar sonra da olsa abisi Seyad ile karşılaşır. Seyadê Şame buradan firar edip Rusya'ya Giderken eşi Zülfünaz'ı da burada bırakır. Giderken uzun yıllar orada kaldığı için haliyle evlenir ve çoluk çocuğa karışır. 1991 yılında Bazid'e baba evine döner. Tam tamına elli yıla yakın bir zaman ayrılığın üzerinde geçer. Evdekilerle bir bir tanışır, tanıdıkları tanımadıkları olur. Oturduğu odanın aşağı kısmında oturan Zülfünaz'ın gözü hep Seyadın üzerinde olur. O ara Seyad sorar ;”Siz bu kız kardeşimi tanıştırmadınız?”. Orada bulunanlardan biri ;”Seyad bu Zulfinaz'dır, hala da seni bekliyor” der. Seyad bir ax çekiyor, sanki belindeki ipler kopuyor. Utanıyor, artık Zülfinaz'ın yüzüne bakamaz oluyor.


Seyadê Şamê Bazid'te iken biz bir grup öğretmen arkadaş gidip Seyadê Şamê ziyaret etmek istedik. Hepimiz kafamızda soracağımız sorularla eve yürümüştük. Seyad bizler için Kürtlüğün bir sembolü idi. Eve vardığımızda Seyat başka bir yere gittiği için görüşememiştik. Birde o zamanlar Seyad'ın başının tekrardan belaya girmemesi için onu göz nuru gibi koruyup, kolluyorlardı. Öğretmen olduğumuz için köylere dönmek zorunda kalmıştık. Ondan sonra da bir daha bir araya gelemedik ve Seyad'ı görme durumumuz olmadı. Seyad birçok yeri dolaşır, birçok kişiyle görüşme olanağına kavuşur. Seyad Bazid'te iken, yaklaşık 50 yıl önce onu hapishaneden kaçıran Bazid'liyi de ısrarla görmek ister. Hem Seyadın Bazid'de az kalması, hem de bazı korkulardan dolayı buluşma gerçekleşmiyor. Seyad Bazid'den ayrıldıktan sonra Gürcüstan'a geçer. Belli bir Süre sonra ailesinin eline bir mektup ulaşır. Mektupta Seyad'ın vefat ettiği yazılıdır.

 

Tabi Seyadê Şame'nin Erzurum cezaevinden kaçmasına yardımcı olan O isimsiz Bazid'liyi ancak yıllar sonra öğrenecektim. Hem çok şaşıracak, hem çok sevinecektim. Onu Erzurum cezaevinden kaçıran benim Mehmet Gültekin amcam'dı. Herkes ona Xalê Guro derdi. Mehmet amcamız 6 yıl önce vefat etti. O kaçış olayını ondan dinlemeyi çok isterdim, fakat nasip olmadı. Aileden aldığım bilgiye göre bu meseleyi hep saklı tutmuş, son yıllarında güvendiği birkaç akrabaya anlatmış. Bu olayın bilinmesini, fakat fazla konuşulmamasını istemiş. Mehmet amca nereden bilecekti ki hemşerilik adına yaptığı yardımın Seyadê Şame'nın Erivan'da, giderek tüm Kürtler arasında tanıtacağını ve Kürt kültürüne büyük katkı yapacağını. Bazid ve çevresi yetişmiş birçok dengbej, çirokbêj, hozan ve hünermendin kümelendiği bir kültür merkeziydi. Bu kültür merkezinde Seyadê Şamenin Erivan'daki sesi büyük yankı oluşturmuştu.

Ölümünün 21. yılında rahmetle anıyorum.

 

Yorum Ekle