ÇAĞDAŞ KAPLAN / DİHA
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile avukatlarının görüşmeleri, 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana "hava muhalefeti", "gemi bozuk" "faaliyet yok" gibi fiili gerekçelerle engellenmeye devam ediyor.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi'nde PKK Lideri Öcalan ile 16-17 Ocak tarihlerinde görüşen ve avukatların müvekkilleri ile görüşmelerinin engellenmesine dair uzun süredir sessizliğini koruyan Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) dün düzenlediği basın toplantısı ile yıllık faaliyet raporunu açıkladı.
Raporu açıklayan CPT heyeti içerisinde yer alan CPT Başkan Yardımcısı Jean-Pierre Restellini, Öcalan'ın temel hakları konusunda var olan aksaklıkların giderilmesi konusunda sorunların hala varlığını koruduğunu vurgularken, buna karşı aktif mücadele yürütememelerinin gerekçesinin ise Öcalan'ın kendilerine, "Lütfen siz CPT olarak benim durumumla pek ilgilenmeyin, ben kendi durumumu Adalet Bakanlığı ile kendim konuşmayı tercih ederim" demesinden kaynaklandığını ileri sürmüştü. CPT'nin yaptığı açıklamayı değerlendiren Öcalan'ın avukatı Mazlum Dinç, CPT'nin gerekçeler arkasına sığınmaması gerektiğini ve ağırlaştırılmış işkence koşulları anlamına gelen avukat görüşlerinin ve savunma hakkının engellenmesi ile tecrit gibi konularda aktif mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana avukatları olarak müvekkilleri Öcalan ile inandırıcı olamayan gerekçelerle görüştürülmediklerinin altını çizen Dinç, avukat müvekkil görüşmesinin temel bir hak olduğunu ve bu hakkın da gerek uluslararası sözleşmeler gerekse de Anayasa'da ve yasalarda güvence altına alındığını söyledi. Hükümetin bu temel hak noktasında karar verme tasarrufunun olamayacağına işaret eden Dinç, "Ama hükümet tarafından bu engellerin çıkartıldığını ve siyasi gerekçelerle görüşmelerimizin engellendiğini Başbakan'ın da zaman zaman açıklamalarda yaptığı itirafları oluyor. Tabi bu bir suç aynı zamanda. Buna karşı hukuksal alanda da girişimlerimizi yaptık ve yapmaya devam edeceğiz" dedi.
'CPT aktif bir tutum sergilemeli'
Görüşmelerinin engellenmesi konusunda daha önce CPT yetkililerine durumu düzenli olarak hazırladıkları raporlarla ilettiklerini ifade eden Dinç, CPT yetkilileri ile yüz yüze yaptıkları görüşmelerde de bu temel hak ihlalini gündeme getirdiklerini söyledi. CPT'nin son yaptığı açıklamada Öcalan'ın temel haklarının ihlali yönünde sıkıntıların hala devam edildiğine işaret edildiğini belirten Dinç, daha önceki yıllarda da CPT'nin hazırladığı raporlarda bu konuyu gündemleştirdiğini hatırlattı. Ama gelinen aşamada 27 Temmuz 2011'den bu yana müvekkilleri ile görüşmelerinin engellenmesi karşısında CPT'nin sessizliğini koruduğuna dikkat çeken Dinç, "Daha önceki CPT raporlarında 3 aylık avukat görüşmesinin kesilmesi bile kabul edilemez olarak görülüyordu. Ancak uzun süredir görüştürülmüyor olmamıza rağmen aktif bir tutum sahibi olunamadı. CPT yetkilisi bu durumu Sayın Öcalan'ın 'Benin durumumla pek ilgilenmeyin, ben durumumu Adelet Bakanlığı ile görüşmeyi tercih ederim' ifadelerine bağlıyor. Tabi Sayın Öcalan'ın orada gerçekleştirdiği diyalog nasıl oldu onu bilemeyiz. Kendileri de bize aktarmadı birebir o diyalogu. Sayın Öcalan bunu söylemiş olabilir. Ancak bu mevcut tecrit bu durumunu meşrulaştırmaz ve pasif tutumlarını meşrulaştırmaz" dedi.
CPT'nin gerekçeler arkasına sığınmaması gerektiğini de ekleyen Dinç, "Avukatların görüşünün engellenmesi, savunma hakkının engellenmesi ve tecrit ağırlaştırılmış işkence koşullarıdır. Kişinin kendisi durumumla ilgilenilmesin dese dahi aktif bir şekilde ilgilenmesi gerekir. CPT'nin bu açıklamanın arkasına sığınmaması gerektiğini ve aktif bir tutum alması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
'Hükümet bir an önce adım atmalı'
CPT heyeti ile Öcalan'ın görüştüğü dönemde Öcalan'ın sürecin başında olduğunu ve devlet yetkilileri ile yoğun bir görüşme içerisinde olduğunu hatırlatan Dinç, o dönemde Öcalan'ın başlayan sürecin temel aktörü durumunda olduğunun devlet tarafından da kabul edildiğini ve süreçteki aktör rolünü oynayabileceği koşulların yaratılması için devlet tarafından bir takım sözlerin de verildiğini bildiklerini söyledi. Dinç, "Bu zaman zaman BDP heyetinin Öcalan ile yaptıkları görüşmelerde basına yansıyan da bir durum. Bu temel de devletin verdiği sözler de var. Çünkü işin doğası gereği böyle olması gerekiyor. Benzer sorunların uluslararası deneyimlerinde de mevcut. Sayın Öcalan temel bir aktör olarak kabul edilmişse Öcalan'ın koşullarının da rolünü oynayabilmesi için değiştirilmesi gerekiyor. Daha önce sayın Öcalan bunu 'sağlık güvenlik özgürlük koşullarının sağlanması' olarak formüle etmişti. Ancak bu konuda da hiçbir gelişme olmadığını var olan BDP heyeti görüşmelerine dahi müdahale edildiğini görüyoruz. Koşulların hala olumlu olarak değiştirilmediğini görüyoruz" dedi.