SON DAKİKA

Dede ölüme baba sürgüne gitti

26 Kasım, 2011 04:22 Güncelleme: 26 Kasım, 2011 04:22 Dede ölüme baba sürgüne gitti

Dersim olayları şu günlerde siyasetin gündemine gelse de aslında yıllardır mağdurlarının hayatlarında hep kanayan bir yara olarak varlığını sürdürüyor. Belirsiz mezarlar, sürgünlerle dağılan aileler ve hâlâ akıbeti belirsiz binlerce Dersimli... İşte bu acıklı hikâyelerden birisi de Orta Asya’dan göç edip Horasan’dan Anadolu topraklarına giren, Fırat suyunu iz sürüp Dersim’e yerleşen Türkmen Alevisi Kılıçkaya ailesinin trajedisi. Hâlâ gözleri dolarak anlatıyor Ali Kılıçkaya, Zini Gediği’nde dedesinin kurşuna dizilmesini, babasının sürgüne gönderilmesini. “Askerler fotoğraflarını çekip hayvan gibi trene bindirmişler, uyudukları yere tuvaletini yapmışlar. Kız kardeşim trende açlıktan toprak yiyerek ölmüş” diyor elindeki siyah beyaz fotoğrafı göstererek. O fotoğraf bile acı bir hatıra. Çünkü, tanımadıkları aileler de zorla sokulmuş kadraja. Sırf, sürgün değil bir ‘ıslah’ projesi olduğunu kanıtlamak için...
Dersim’in karanlık tarihinin belki de en az bilinen yönü Zini Gediği denilen yerde kurşuna dizilen binlerce insanın akıbetidir. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde mütevazı bir kahvehane işleten 56 yaşındaki Ali Kılıçkaya, eşi ve iki çocuğu ile Dersim zulmünün izlerini taşıyan aileden biri. 

Zini’nin karanlık tarihi

Sene 1937’yi gösterdiğinde Zini Gediği’nde yeğeni ile birlikte isyan ettikleri gerekçesiyle gözleri ve elleri bağlanarak kurşuna dizilmiş dedesi. Bu olayı o dönemden hayatta kalan kimse olmadığı için yıllar sonra tetiği çeken asker anlatmış. Dedenin öldürülmesi ile Kılıçkaya ailesinin dramı bitmemiş. Oğul Cavit Kılıçkaya isyan suçlamasıyla eşi, iki çocuğu ile birlikte Balıkesir’in Susurluk ilçesine sürgüne gönderilmiş. Binlerce Dersimli Erzincan ve Tunceli’de hazır bekletilen trenlere tıka basa bindirilmiş. Kılıçkaya olayı şöyle anlatıyor: “Rahmetli babamın anlattığına göre, bizi topladılar diyor, fotoğrafımızı çekip trene bindiriyorlardı hayvan gibi. 50 kişilik vagonlara 100 kişi dolduruyorlarmış. Tuvalet olarak bindikleri vagonu kullanmışlar ve ancak bu şekilde 1 ayda Balıkesir’e ulaşmışlar, çok çileler çekmişler. Kız kardeşim açlıktan vagonda toprak yiyerek küf yiyerek Balıkesir’e gitmiş. Sonrasında ise karnı şiştiği için vefat etmiş. Ama bu resimdeki kız kardeşimin ismini bilmiyorum. Babam bunları bana 15 yıl sonra sürgünün ardından anlattı. Buradaki mallarımıza devlet el koyduğu için babamlara Susurluk’ta çok güzel yerler vermişler, yamaç bir alanda ama kıraç bir yer. Ama oradaki köylüler uyanık olduğu için elinden almışlar. Dersim’deki dışlamalar orada da yaşanmış.” 15 yıl sonra devlet ‘Artık sürgün bitti’ demiş. Babası tekrar köye döndüğünde devlet el koyduğu malları kendisine iade etmiş. Hatta Hazine yardımı da yapılmış. Ancak babasının üzerine kayıtlı arazi olduğu için devlet amcasının oğlu Mehmet Kılıçkaya’ya 100 dönüm arazi vermiş. Kılıçkaya, sürgünde amcalarından birinin de Sivas’a gönderildiğini ama bir daha izini bulamadıklarını söylüyor. İstanbul’da ikamet eden kız kardeşiyle ise zaman zaman o dönemleri konuşuyorlarmış.

Sürgün hatırası!

1938 yılında sürgüne tabi tutulan aileden geriye tek bir kare fotoğraf kaldı. Ayakta duran Cavit Kılıçkaya. Önünde oturan ilk eşi Hanım Kılıçkaya. Hanım Kılıçkaya’nın kucağındaki kız çocuğu trende toprak yiyerek hayatını kaybetti. Ayakta duran örtülü kadın ise aileden değil. Zorla fotoğraf karesine alınmış. Aynı şekilde Cavit Kılıçkaya’nın diğer yanındaki çocuk da başka köyden. Siyah beyaz entarili erkek çocuğu ise Süleyman Kılıçkaya. Ali Kılıçkaya’nın ağabeyi. Bu fotoğrafı bir asker çekmiş. Arka planda kara bir örtü ile sahne hazırlanmış. Ayakta duran kadının elinde sakladığı bir kâğıt parçası var. Kâğıdın sürgün yeri ile ilgili bilgi notu olduğu tahmin ediliyor.

Geçmişleriyle nasıl yüzleştiler?

* ABD, 2010’da yerlilerden özür dileyen yasayı Kongre’den geçirdi. Tazminat öngörülmedi.
* 2008’de dönemin Avustralya Başbakanı Kevin Rudd Aborjinlere yönelik soykırım ve asimilasyon politikalarından dolayı özür diledi. Tazminat talebi karşılanmadı.
* Almanya 2004’te 100 yıl önce Namibya’da Herero kabilesinden 65 kişinin katli nedeniyle özür diledi ama 4 milyar dolar tazminat talebini reddetti.
* 2000’de Hollanda Yahudiler, Çingeneler ve Endonezyalılardan özür dileyip 180 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.
* 1998’de Kanada, yerlilerden özür diledi.
* Rusya lideri Boris Yeltsin 1943-1944’te Çeçen, İnguş ve Tatar gibi halkların sürülmesinden dolayı özür diledi. Tazminatlar ödendi.
* 1993’te Güney Afrika Cumhuriyeti ‘apartheid’ rejiminden dolayı özür diledi.
* 1993’te Japonya Başbakanı Tomiichi Murayama 1937’de 200 bin Asyalı kadının seks kölesi olarak kullanılmasından dolayı özür diledi. Ancak halefleri özrü geri aldı.
* 1993’te Britanya Kraliçesi II. Elizabeth 1863’te Yeni Zelanda’da Maorilerin topraklarının gaspı yüzünden özür dileyip 39 bin dönümlük araziyi iade edip 112 milyon dolar tazminat ödedi.
* 1988’de ABD, 2. Dünya Savaşı’nda toplama kamplarında tutulan Japon asıllı vatandaşlarından özür dileyip 1.2 milyar dolar tazminat ödedi.
* 1970’te Batı Almanya Şansölyesi Willy Brandt, Varşova Gettosu’nda öldürülen Yahudiler için diz çöküp özür diledi.

Yorum Ekle