ANKARA- Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar’ı ‘çete yöneticisi olmak’ suçundan mahkûm ettiği kararının gerekçesinde ‘Susurluk çetesi’ üyelerinin pervasızlıklarına dikkat çekti. MİT’çi Tarık Ümit’in kaçırılması olayı anlatılırken ‘çete üyesi’ (aynı zamanda Ergenekon sanığı) eski Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin’in MİT’i ‘çatışırız’ diyerek tehdit ettiği belirtildi. Durum Ağar’a iletildiğinde şu yanıt alınmış: “Bizim tosunlar bana sormadan bir şey yapmazlar.”
Ağar’ın ‘çete yöneticiliği’ suçundan mahkûm olduğu kararın gerekçesinde Susurluk çetesine dair değerlendirmeler yapıldı. Gerekçeli kararda şu saptamalar yer aldı:
Suç işleme makinesi
“Korkut Eken’in de ifadelerinde açıkladığı gibi daha önceleri uyuşturucu ve cinayet suçlarını işleyen şahıslarla yapılan işbirliği ve faaliyetlerle kullandırılan özel kimlik ve yaşadışı yetkiler (bu şahıslar sonradan ne kadar iyi niyetli olarak hareket edip devlet lehine bir takım faaliyetlerde bulunsalar da, bu faaliyetleri önceki suçluluklarını ortadan kaldırmaz, haklı göstermez) nedeniyle suç işleme makinesi gibi rahatlıkla uyuşturucu ticareti yapan ve cinayet işleyebilen bu şahısların verilen kimlik, belge ve yetkilerinden sonra kontrolün sağlanmadığı bir gerçektir.”
Adalete teslim edeceğine
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün uyuşturucu sanığı Yaşar Öz ile katliam sanığı Abdullah Çatlı’ya yurtdışı görevler vermek yerine derhal yakalaması gerekirdi. Anayasamızda ya da yasalarımızda ve diğer mevzuatımızda Emniyet Genel Müdürü’ne yurtiçinde ve yurtdışında aranan uyuşturucu ve katliam sanıklarının yurtdışında şu ya da bu şekilde operasyonlarda kullanmasına izin veren hüküm de bulunmaktadır. Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’ün kullanımına verilen belgelerdeki benzerliğin dikkat çekici olduğu bu şahıslarından birisinin uyuşturucu taciri diğerinin ise katliam suçundan mahkemece aranan firari bir sanık olduğu, bu iki şahsa da bu belgeleri düzenleyerek verenin ise başlıca görevi bu şahısları yakalayıp adalete teslim etmek olan dönemin Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar olduğu anlaşılmıştır.
Yaşar Öz’ün ihbar üzerine evinde yapılan aramada, Mehmet Ağar imzalı özel silah taşıma ve emniyette uzman olduğuna dair belge ile resmi kanallarca düzenlettirilmiş (esasında sahte) kendisine ve Tarık Ümit’e ait pasaport ve yine mevzuata uygun olarak düzenlenmiş silah ruhsatları ve iki silah yakalanmıştır. Mehmet Ağar, Yaşar Öz isimli kişide yakalanan silahlar ve belgelerin bir kurye ile gönderilmesini ve Öz’ün serbest bırakılmasını istedi. Ağar’ın emir ve talimatı doğrultusunda serbest bırakıldı. İkametgâhında ele geçirilen silahlar ile belge asılları bir zarfa konularak Ankara’ya gönderildi.
Susurluk’ta bir İranlı
Gerekçeli kararda, uyuşturucu kaçakçısı ‘İranlı Lokman Ghodsi Mohboob Alan’ın’ İstanbul’dan yakalandıktan sonra Susurluk çetesi üyesi İbrahim Şahin tarafından nasıl serbest bıraktırıldığı da anlatıldı. Kararda İranlı uyuşturucu kaçakçısının 1994 yılında 42 kilo eroin ile yakalandığı ve bu suçtan sekiz ay cezaevinde kaldığına dikkat çekildi. Bu kişinin Ankara’da PKK kampları konusunda dinlenildiği iddiasının inandırıcı olmadığı belirtilen gerekçeli kararda şu değerlendirme yapıldı: “Ömer Lütfü Topal cinayetine karışan polislerin Ankara’ya getirilmesi gibi Ankara’da hiçbir işi olmadığı halde, İranlı şahsın önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne sonra da buradan Özel Harekât Daire Başkanlığı’na teslimi ve nihayet hükümlü sanık İbrahim Şahin tarafından serbest bırakılmasını sağlamıştır.”
MİT’i de tehdit etmişler
Karardan: Teşekkül faaliyetlerini ve tehditlerini o denli pervasızca sürdürür hale gelmiştir ki, Tarık Ümit’in (MİT’çi) kaçırılması olayından sonra kendi bilgi kaynaklarının kaçırılıp öldürülmesinden endişe duyan MİT görevlileri durumu İbrahim Şahin’e ilettiklerinde sonuç alamamışlar, bunun üzerine bu konudaki tahkikatı yürüten Jandarma Ahnmet Altıntaş’a yardımcı olmuşlar, ancak Şahin’in bu tür faaliyetler ‘emniyet teşkilatı ile MİT teşkilatının çatışmasını gerektirir’ tehdidi üzerine geri çekilmek zorunda kalmışlar. Durumun iletildiği zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da ‘Bizim tosunlar bana sormadan bir şey yapamazlar, ilgileneceğim’ diyerek konuyla ilgilenmemiş, teşekkülün faaliyetlerine göz yummuştur.”