Çukurca’da 24 askerin şehit edildiği saldırının ardından PKK’ya yönelik “sınır ötesi” harekât başladığında Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin Türkiye’ye geleceği açıklanmıştı.
Araya Van depreminin acıları girdi.
KCK’da akademisyenleri hedef alan operasyonlar başladı.
Sınırdaki askeri hareketliliğin Hakkâri çevresinde yoğunlaştığı anlaşıldı.
Barzani’nin beklenen ziyareti bayram öncesi gerçekleşti.
Iraklı lider Dışişleri Bakanı tarafından karşılandıktan sonra Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edildi, dün de Başbakan Erdoğan ile görüştü. Barzani BDP yöneticileriyle de bir araya geldi.
Yüksek düzeyli bu kabuller, resmi dilde ifadesini bulan Kuzey Irak’taki “bölgesel” yönetim liderliğiyle sınırlandırılmayacak bir “tanıma”ya işaret ediyor. Mesut Barzani de İstanbul’da görüştüğü gazetecilere, Başbakan Erdoğan’ın mart ayında Erbil’e yaptığı ziyaretin “tarihsel” önemini vurgulayarak, Başbakan’ın Kürt halkının “inkârı”na son verildiğini belirten sözlerini hatırlatmış.
Barzani Dolmabahçe görüşmesinden sonra da, hükümetin “demokratik açılım” politikasını övmüş. PKK’nın askeri eylemlerini sona erdirmesini istemiş.
2009-2011 arasındaki “ateşkes” süreçlerinde Barzani gibi Irak Cumhurbaşkanı Talabani de PKK’ya benzer çağrılarda bulunmuştu. Ancak bu retorik, “Kuzey Irak gerçeğini” değiştirmiyor.
PKK, Hakkâri’den Kandil’e dek uzanan, geniş bir coğrafyada “gerilla savaşı” veriyor.
“Demokratik açılım” 25 yıldır süren bu çatışmaları siyasi çözüme bağlayıp PKK’ya silah bıraktırmayı hedef alıyordu. Kürtlerin Anayasal hak talepleri yeniden “namlunun ucuna” geldi. Van’da “Muğlalı Kışlası”nın adının değiştirilmesi “ölü faylar”a benzeyen açılımdan tek hayat belirtisi olsa gerek.
Hükümet bu defa PKK’ya “müzakereler yoluyla” silah bıraktırmak yerine, PKK’nın silahlı güçlerini tümüyle etkisiz kılacak yeni bir planlama içinde. Barzani’den istenen de bu çözüme destek olması.
Radikal’de Cengiz Çandar yazdı. Barzani görüşmesinde Mehmet Ali Birand, “Üç opsiyondan hangisine yakınsınız?” diye sormuş: “Ya PKK’yı Kuzey Irak’ta siz bitirin ya birlikte bitirmemize yardımcı olun ya da bizim bitirmemizin yolunu açın.”
Mesut Barzani, “Cevabım hiçbiridir. Barış için rol oynamaya hazırım ama içinde savaşı barındıran hiçbir opsiyonun içinde olmam” diye konuşmuş. Geçmişte Kuzey Irak’ta yapılan askeri harekâtlardan sonuç alınamadığını da hatırlatmış.
PKK’nın bitirilmesi için üç aylık, altı aylık seçenekler sunanlar “Barzani’ye rağmen” Kuzey Irak’a girmenin sonuç getirmeyeceğini hesaplıyor olmalılar. ABD’nin de 2008’de olduğu gibi harekâta başlangıçta “yeşil ışık” yaksa bile desteğinin kısa süreli olacağını tahmin etmek güç değil.
Özetle, “Barzani cephesinde değişen bir şey yok!”
Sorunu yine siyaset çözecek.
Barışçı duygularla iyi bayramlar diliyorum.
Derya Sezak