MUSTAFA SÜRÜCÜ
Yeniden Doğuş
Yıl 1974
Bülent Ecevit'in çıkardığı af ile öğrenimi yarıda kesilen öğrencilere yeniden okula dönme yolu açılmıştı.
1966 yılında Van Sağlık Kolejinden 2. sınıftan 3. sınıfa geçiş sömestri tatilinde okuldan zorunlu ayrılıştan sonra aradan geçen 8 yıldan sonra tekrar okula dönme kararı almak gerçekten benim için çok ama çok zor bir karar oldu.
Kolu kanadı kırık hiç kuşlara rastladınız mı?...
Tıpkı o kuş gibi kolum kanadım kırıktı Kafamda bin bir türlü düşünce aynı anda gelip geçiyordu Bu düşünceler, beni yiyip bitiriyordu Şaşırmıştım. Bu şaşkınlık beni karamsar bir havaya sokmuştu. Acabalar kafamda üşüşüp duruyordu. Aradan geçen 8 yıldan sonra yaşça benden küçük gençlerle nasıl aynı sıralarda oturup öğrenimime devam edecektim. Onlar beni nasıl karşılayacaklardı?... Hele hele idarenin tutumu ne olacaktı?... bu ve buna benzer bir çok sorular beni çıkmaza sokuyordu Zor bir dönemden geçiyordum.
Nihayet kararımı verdim. Van Sağlık Kolejinin yolunu tuttum.
Van Sağlık Kolejine vardığım zaman doğrusu çok heyecanlıydım. Karışık duygular içerisindeydim. Direk müdürün odasına vurarak girdim. Kendimi tanıtarak okula başlayacağımı söyledim. Müdür koltuğunda oturan gözlüklü ve sonradan isminin Ali Yanar olduğunu öğrendiğim sert yapıya sahip olan kişi kafasını şöyle bir kaldırıp bana bakarak, sanki içinden yahu sen de nerden çıktın? edasıyla henüz yazılarınız gelmedi geldiği zaman gelirsiniz. Çok sert bir tarzda çıkabilirsiniz dedi.
Sanki başımdan kaynar sular dökülmüş gibi oldum Bin bir zorlukla okula dönme kararı almıştım, bu karşılama hiçte hoş olmadı. Zaten kolum kanadım kırıktı. Birde bu müdürün bu tavrı beni tamamen yıkmıştı.
Gayri ihtiyari salon kesiminde volta atmaya başladım. 8 yıl sürecinde yaşamın bana göstermiş olduğu o karanlık günlerin aydınlığa çıkacağı anda müdürün tavrı bütün hayallerimi alt üst etmişti. Tekrar okula dönmemde bu müdürle kesin olarak yıldızımızın barışmayacağını gördüm. Çok sinirlenmiştim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sağduyulu düşüncelerim hepsi birden bire yok olup gitmişti. Müdüre nasıl bir tavır takınıp oradan ayrılacağımı düşünürken odanın biri açıldı. Güleç yüzlü bir şahsiyet yanıma gelerek o sevecen tavrıyla nasıl yardımcı olabileceğini sordu. Ama ben onu dinlemeyerek volta atışıma devam ettim. Çünkü kafamı müdüre takmıştım.
Babacan tavırlı güler yüzlü sevecen kişi tekrar yanıma sokularak sıcak bir tavırla beni odasına davet ederek yardımcı olacağını söyledi. Aniden düşüncelerimden sıyrılıp voltayı keserek bu babacan tavırlı adamla birlikte odasına gittik.
Kendisine durumu izah ettim. Müdürün tavrının hoşuma gitmediğini belirttim. O babacan şahıs tüm sevecenliğiyle beni can kulağıyla dinledi.
Kendisinin müdür muavini olduğunu müdüründe tavrına bakmamamı zira yapısının öyle olduğunu aslında çok iyi bir insan olduğunu belirttikten sonra zaten nakli çıktığını yakın zamanda okuldan ayrılacağını kendisinin müdür olacağını ve bana her türlü yardımı yapacağını belirterek beni teskin etti.
Bu babacan tavırlı güleç yüzlü sevimli şahsiyet Mustafa Sürücü idi. Odadan çıkıştan sonra yeniden ümitlendim.
Okul başlangıcında okula geldiğimde muhterem Müdür Mustafa Sürücü gerçekten her türlü kolaylık ve yardımı bana gösterdi.
Okula 4. sınıftan başlayan yine benim gibi 8 sene ara veren ve imamlık yapan Cuma Özüsan vardı. O arkadaşla gündüzlü olarak okula devam ettik. Onun okul arkadaşı İrfan Taş müdür muaviniydi. Benim de eski dönem okul arkadaşım Cuma Gündüz'de müdür muaviniydi.
3. sınıftan okula devam etmem gerekiyordu. Doğrusu bu sınıfa girdiğimde daha önce korktuğum olmadı. Öğrenciler beni adeta çok sıcak karşıladılar. İlgileri korkularımı bitirmişti
Mustafa Sürücü hocamı 2 yıllık dönemde daha iyi tanıma olanağını buldum. İnsancıl ve sevecen yapısının yanı sıra o bir eğitim duayeniydi. O kadar güzel, o kadar hoş bir ders anlatışı vardı ki, örneklerle öğrencilere dersi sevdirirdi. Ben öylesine dersi sevdirerek öğrencilere anlatan başka bir öğretmeni düşünemiyorum. Ya insancıl yönü Bambaşka bir güzel duygu ile kişilere sevgiyle şefkatle bakardı. Ben ve Cuma yatılı olmamıza rağmen okulda etütlerden yararlanmamızı ve bütün risklere karşın okulda yemeklerden yararlanmamızı sağladı. Hatta son sınıfta okulda kalmamı da gerçekleştirdi. Böylesine büyük bir insandı. Ona her zaman sonsuz saygı ve sevgi duymuşumdur.
O büyük insanın huzurlarında ceketimin düğmesini ilikleyerek bir kez değil bin kez eğilirim. Cevdet Baycan