Bakan Dinçer, KırıkkaleÜniversitesi'nde, 2012-2013 akademik yılının başlaması dolayısıyla düzenlenen törende,yükseköğretim kurumlarının, toplumların gelişmesi ve kalkınmasında her zaman öncü rol üstlendiğini bildirdi.
Hükümetleri döneminde beşeri sermayeye yapılan yatırımın, her zaman bütün yatırımlardan daha önemli öncelikli olduğuna dikkati çeken Bakan Dinçer, şöyle devam etti:
''Bu önem doğrultusunda yüksek öğretime yapılan yatırımlar da geometrik bir şekilde artmıştır. Üniversitelerin yurt sathında yaygınlaştırılması,okullaşma oranlarının artışı, yüksek öğretim ve Ar-Ge bütçelerinin rekor düzeyde yükseltilmesi, bilgi ve teknoloji üretiminin Türkiye'nin önde gelen gündem maddelerinden biri olması, bundan 10 yıl önce hayal bile edilemeyecek bir konumdaydı. 2002'de 53'ü devlet, 23'ü vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 76 üniversite bulunmaktaydı. Dolayısıyla yükseköğretime olan talep ile arz arasında büyük bir uçurum vardı. 2003-2012 yılları arasında 50'si devlet, 47'si vakıf üniversitesi olmak üzere 92 yeni üniversitenin kurulmasıyla toplam üniversite sayımız 103 devlet, 65'i vakıf olmak üzere 168'e çıktı. 2002-2003 akademik yılında 1 milyon 798 bin 623 öğrencimiz öğrenim görürken, 2011-2012 akademik yılında yükseköğretime erişen öğrenci sayısı 4 milyon 112 bin 687 olmuştur. 10 yıl içinde öğrenci sayısındaki artış tam yüzde 129 olmuştur. Öğretim elamanı sayısında bu süre içinde yüzde 56'lık bir artış sağlanmıştır.''
Bakan Dinçer, bugün yükseköğretimde okullaşma oranlarının 2002 yılıyla kıyas edilemeyecek kadar önemli bir düzeye geldiğini dile getirdi.
Yükseköğretimde net okullaşma oranının 2002'de yüzde 14,65 olduğunu, bu oranın 2011-2012 akademik yılında yüzde 35,51'e yükseldiğini anlatan Bakan Dinçer, şunları söyledi:
''9. Kalkınma Planında, 2013 yılında yüksek öğretimde brüt okullaşmaoranının yüzde 48'e çıkarılması hedefleniyor. Bu hedefe bundan iki yıl önce ulaştık ve geçtik. Geçtiğimiz yıl ise üniversitelerin okullaşma oranı yüzde 66,23 oldu. Dünya ülkelerinin sürekli olarak hedeflerini revize ettiği, çıtayı daha yükseklere çıkardığı düşünülecek olursa özellikle yükseköğretimalanında çok daha atmamamız gereken adım olduğunu söylemekteyiz. Tüm dünyanın özellikle 2010'lu yıllardan itibaren eğitim stratejilerini değiştirmeye başladığını ve yeni hedefler ortaya koyduğunu belirtirsek, eğitimde yapılan yatırımların ne anlama geldiğini bundan sonra da neler yapmamız gerektiği konusunda çok önemli sonuçlar çıkarma imkanımız olur. Bugün net okullaşma oranını, yani çağ nüfusun üniversiteli olma oranını yüzde 35'e çıkardık. Bugün üniversite arzı ile üniversite talebi arasında bir denge sağladık. Geçen yıl liselerden yaklaşık 780 bin öğrencimiz mezun olmuşken, geçen yıl doğrudan doğruya örgün eğitime 160 bin civarında öğrenciyi kabul ettik.''
Bakan Dinçer, 2009'da tüm dünyada ortaöğretimde okulların çağ nüfusuna göre okullaşma oranlarının yüzde 88 olduğunu ve ülkelerin bunu yüzde 90'ın üzerine çıkarmak için programlar geliştirdiğini bildirdi.
Türkiye'de 2002'de ortaöğretimde okullaşma oranının yüzde 51 olduğunu, tüm tedbir, teşvik ve yatırımlara rağmen bunun son 8-10 yılda yüzde 69'a çıktığını anlatan Bakan Dinçer, ''Tüm dünya, özellikle Avrupa Birliği (AB), ABD, toplam nüfusunun üniversite mezunu olma oranını yüzde 40'a çıkarmayı hedeflerken Türkiye'de bu oran henüz yüzde 5'tir'' dedi.
Bakan Dinçer, 2010'dan sonra Japonya ve Güney Kore'de, çağ nüfusunun yüzde 100'ünün üniversite mezunu olmasının hedeflendiğini vurgulayarak, tüm bu göstergelerin, ''Bu kadar üniversiteyi açmaya gerek var mıydı-'' şeklindeki tartışmaların anlamsız olduğunu ortaya çıkardığını belirtti.
''Bu ülkede üniversite açmaya, toplam arz ile toplam talebi karşılayacak şekilde bunu sağlamaya devam edeceğiz'' diyen Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Aslında bugün anlamsız tartışmalar yapılıyor. Üniversite mezunu olmanın sadece istihdamla ilişkisi kurularak bir tartışma yürütülüyor. Üniversite mezunu olmanın sadece istihdamla bağının kurularak yapılacak tartışma, Türkiye'nin insan kaynakları üzerinden yürütülen uluslararası rekabette konumu görmemek veya hedeflerini şaşırtmak anlamına gelecektir. Çünkü tüm dünya, üniversite mezunu olmuş insanlar arasından seçerek geliştirdiği rekabet gücü yüksek uzmanlarla kendisini konumlandırmaya çalışırken Türkiye'de bu anlamda ciddi sorunlar olduğunu söylemek lazım.
Dünyayla mukayese edildiğinde üniversite mezunlarının istihdam ve bilime oranları, AB ortalamasından yukarıdadır. Ülkemizde üniversite mezunlarının istihdam edilme oranı yüzde 72'dir. Yüzde 71 oranında kızlarımız, yüzde 73 oranında erkeklerimiz istihdam edilmektedir. Türkiye'deki işsizlerin yüzde 60'tan fazlası lise mezunudur. AB ortalamasına baktığınızda ise Avrupa'da ve gelişmiş ülkelerin pek çoğunda üniversite mezunu olanların istihdam edilme oranları yüzde 69'dur. Böyle bakılacak olursa Türkiye, daha başarılı olduğu alanda eleştiri yağmuruna tutuluyor.''
Törene, Kırıkkale Valisi Ali Kolat, Belediye Başkanı Veli Korkmaz, KırıkkaleÜniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Yıldız, İl Jandarma Alay Komutanı Ünsal Ağaoğlu, İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, kamu kurum ve kuruluşların idarecilerin yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz tarafından, ''Enflasyon ve enflasyon hedeflenmesi'' konusunda ilk ders verildi.