ŞEX’İN KERAMETİ...
Köleci, feodal, kapitalist ve sosyalist toplumların hepsinde insanların hukuk, eğitim, sağlık sorunları olur. İİnsanlara, örnegin hastahane ve doktor hizmeti sunmazsanız, onlar da muskacı hocaya gider. Kısacası aşiret toplamunda, hacı, hoca, ufürükcü şeyh ve ağanın yüklendiği toplumsal görevler var. Onlar toplumsal ihtiyaçlara cevap veren insanlardır.
Bu konuda çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Sosyasilt kimselerle bile dostluk kuran bir şeyh tanımıştım. Her konuda sohbet edecek kadar demokrat bir kimseydi. Ağa, bey ve şeyhlere yönelik eleştirilerimi sakin bir şekilde dinler ve "bunların yerini dolduracak kurumlar oluşturulmadan bizden şikayet etmeniz doğru bir yaklaşım değil"derdi. Bir gün bana, çözdüğü bir toplumsal problemi anlatınca, ne demek istediğini daha iyi anlamıştım.
"...bir gün yakın köylerden birinden, iyileştirmem için bir genç kız getirmişlerdi. Kızım delirdigini, üstünü başını yırttığını, insanlara saldırdıgını söylüyorlardı.
kızı ilk görüşümde bölesine kötü bir ruhsal bozukluk içinde olmadığını anlamıştım. Kızın ciddi bir sıkıntı ve açmaz içinde olduğu belliydi. Kızın anne ve babasını dışarı çıkardım. Sevecen bir ses tonuyla ´bak evladım, ben her şeyi bilen bir alimim ve senin deli olmadığını, ancak önemli bir derdin olduğunu da biliyorum. Şayet bana derdini anlatırsan, seni bu derten kurtarırım. Allah ve Kuran-ı Kerim üzerine yemin ediyorum ki sırrını hiç kimseye anlatmayacam. Sırrın ben, sen ve Allah arasında kalacak; "
Bu sözlerim üzerine kız ayaklarıma kapandı, ağlayarak konuşmaya başladı. 'Birkaç ay önce biri bana tecavüz etti şimdi babam beni köyden biri ile evlendirmek istiyor. Durumumun anlaşılması halinde iki aile birbirinr girecek. Belki bir çok insan, baba ve kardeşlerim ölecek. Onun için deli numarası yapıyorum ki, kimse benimle evlenmesin; '
Kıza, "sen hiç merak etme, senin bu sorununu çözeceğim;" deyip onu rahatlattım. Daha sonra anne ve babasını çağırdım. Onlara kızın kayınpederi ve kayınvalidesiyle birlikta bana gelmesini söyledim.
Bir gün sonra hep beraber geldiler. Kızın annesini, babasını, kayınpeder ve kayınvalidesini karşıma alıp şöyle dedim: ‘sizlerin de bildiği gibi çeşit çeşit cin var. Bazı cinler insanlara aşık olurlar. Bir cin de bu kıza aşık olmuş ve başka bir erkekle buluşmasın diye kızın rahmine girmiş. Ben kızı bu cinden kurtarırım ama, cin çıkarken kötülük için kızın bakireliğini bozar. Eğer evet derseniz sizlerin huzurunda, cini kızın rahminden çıkarırım; ‘
önerime kuşkuyla bakmaları üzerine onları ikna etmek için konuşmaya devam ettim. ´Kızı bu haliyle bırakmak bir günahtır. Bu günahın hesabı ahirette sizlerde sorulacak.," dedim. Sonuçta onları razı ettim.
Sonra kızı çağırdım.Başına tülbent,önüne içinde 7 fasulye olan bir tas koydum. Kitabımı açıp okuyup kızın başını üflemeye başladım.Bir süre sonra kızın başındaki tülbenti kaldırdım. Kıza' evladım,artık hiç merak etme.Bu cin seni asla rahatsız etmeyecektir.Düğününe gelip nikahını da ben kıyacağım.Hediye olarakta bana güzel bir yüm çorap öreceksin' diyip onları yolcu ettim.
"Söyle bakalım toplumumuzda yaşanılan bu ve buna benzer sorunları kim çözecek? Vali mi? Kaymakam mı? Jandarma Komutanı mı? Hakim mi? Savcı mı? Milletvekili? "
Şimdi de ben siz e soruyorum. Bu sorunları vatandaşlarına saygı göstermeyen halktan soyutlanmış, eğitim, sağlık, ekonomi,trafik,can namus güvencesi temel sorunların çözmeyen bu bozuk düzenin sahipleri mi çözecek?
Yönettiği toplumdaki çok halklı,çok sınıflı,çok kültürlü,çok dili,çok dinli ve mezhepli çoğulcu yapıyı ret ve inkar eden düşünceyi suç kapsamına alıp bu çoğulculuğu teke indirmek için toplumu cendereye alıp sıkıştıran bu anlayış,Kürtleri aşiretçi yapıdan kurtaramaz. Egemenler tam aksine ,çözülme sürecine girmiş aşiretlerin işbirlikçi önderlerini milletvekili yaparak,onlara beylik vererek,ihale vererek,bu çağdaş yapıyı güçlendiriyor.
Bu açıdan ağa,bey,aşiret reisi,şeyh ve dedelerin peşinden gidenleri kınamak,onları sorumlu tutmak doğru değildir.Bu insanlar,içinde bulundukları somut koşullara göre davranıyorlar
Kaynak: Yılmaz Çamlıbel'in kervan yürüyor kitabından,S:68-69-70…
Yılmaz ÇAMLIBEL