Yıllarca ömrümüz Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan'ı dinlemek ile geçti. Bunları takiben 12 Eylül darbesi Kenan Evren'in ölümlü, işkenceli yılları ardından Özal'lı, Çiller'li faali meçhullü bol yıllar. Yakılmış binlerce köy sokaklara atılmış ve toplumsallıkları ve kültürleri hedeflenmiş milyonlarca insan ve 50 bini aşkın insanın yaşamasına mal olmuş, kuralsız ve kirli bir savaş ile geçti.
Şimdi de Türkiye'nin köklü dönüşümü ve Kürt sorununun çözümü için kullanacağına devleti ele geçirmeye kendini adayan, özel kirli savaş hükümeti haline gelen, böylesi bir ortamın devam etmesini istemekle ve bunun içinde yoğun bir çaba içerisinde olan ve ömrümüzün geri kalanı AKP ve Fetullah Gülen cemaatini dinlemekle geçecek. AKP hükümeti başta Kürtler olmak üzere kendisine karşı çıkan her kesime saldırılarını pervasızca sürdürüyor. Yıllardan beri Kürt, Türk ve öteki etnik kökenli yurttaşlarla aynı devlet çatısı altında gönüllü ortak yaşamayı yok ediyor. AKP öyle bir ruhsal bozulma halini yaşamakta ki KCK ile uzaktan ve yakından hiç alakası olmayan binlerce kişiyi siyasi soykırım operasyonları çerçevesinde rehin alarak zindanlara atıyor. Kürt halkının demokrasi mücadelesi karşısında içine girdiği ideolojik ve toplumsal yenilgiden ve yaşadığı çaresizlik, zayıflık ve zavallılığından dolayı halka terör estirmektedir. Operasyonların bir hükümet operasyonu ve tamamen siyasal içerikli olduğu açıktır. AKP yandaşları basın AKP'nin faşist politikalarını haklı çıkarma ve meşrulaştırma Türkiye eski Türkiye değil diyerek bu siyasi soykırım operasyonlarını meşrulaştırma çabası içerisindedirler. AKP hükümeti vuruyor, onlarda daha iyi vurması için teşvik ediyorlar.
AKP halk üzerinde demokratik siyaset üzerinde görülmedik baskı yapılırken demokrasiden ve hukuktan vazgeçmeyeceğiz diyorlar. Açılım sürecinde söz ediyorlar.
Bülent Arınç Kürt kimliğini tanıyacaklarını ve haklarını vs. vereceklerini söylüyor.
Ne kadar ilginç değil mi?
Madem Kürt'lerin kimlik hakları var ve vereceksiniz o zaman neden binlerce insanı ailesinden işinden koparıp hapislere tıkıyorsunuz.
Bir yandan dışarıda insan bırakmayacaksınız bir yandan da haklarını vereceğiz diyorsunuz.
AKP'ye bakılırsa aslında Kürt sorunu kalmamış. Büyük reformlar ve devrimler olmuş. Gelişmeler çok büyük, inkar ve asimilasyonun ortadan kaldırıldığını söylüyor.
Gerçek şu ki;
AKP akla hayale gelmedik senaryonlar uyduruyor, gülünç demogojiler üretiyorlar. Utanmazca, pişkince yalan söylemenin sanatını icra ediyorlar. Gerçeğin tersi bir imaj ve algı yaratarak toplumu aldatıyorlar. Yalan, oyun, hile ve tuzak AKP iktidarının cephaneliğindeki temel silahlardır.
Peki, ne olacak bundan sonra bilmem ama işler hiçte iyi gitmem emekte. Halkları tutuklamak, tehdit etmek ve ceza ile korkutmak olsa olsa siyasal bir cehaletin göstergesi olabilir.
Eğer AKP hükümeti oy kazanmak için bugün ki yoldan yürümeye devam ederse kesinlikle çok tehlikeli.
Bir Türk-Kürt kutuplaşmasına neden olacak. AKP hükümeti ya şimdi ki yoldan yürüyerek bu kutuplaşmayı keskinleştirerek, birlikte yaşama imkanını yok edecek, yada şimdiki politikasının iflasını kabul ederek, yeniden barış ve çözüm için müzakere sürecini başlatacak.
Bu ülkede geçmişte yapılan hatalarla milletimize de ülkemize de ağır bedeller ödetildi.
Buna tekrar razı olamayız. Savaş ve çözümsüzlük yolunda yürüyerek hiçbir yere varılmaz. Gerçekten çözüm isteniyorsa artık açık, özgür ve demokratik siyasetin zamanı gelmiştir. Bu yol tıkanmakla olmaz.