Ahmet ALTAN-Taraf
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök mahkemede tanıklık yaptı dün, kendine özgü sakin üslubuyla Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarını gördüğünü söyledi.
Emin olamadığım için işlem yapmadım dedi ama bu planların varlığı da bir kez daha kayıtlara geçti.
Darbeci generaller ve onların hiç bitmeyen darbe planları.
Öylesine pervasızdılar ki saklamaya bile uğraşmıyorlardı, darbe yapmak sanki onların asli göreviymiş gibi davranıyorlardı.
İktidarları sonsuza dek sürecekmiş inancı içindeydiler.
Öldürecekleri, tutuklayacakları insanların listelerini düzenliyorlar, herkesi fişliyorlardı.
Sırf iktidarlarını sürdürebilmek için yaşadıkları ülkeyi altüst etmeyi göze alıyorlar, suikastlar, bombalamalar, karışıklıklar planlıyorlar, Ergenekon denen örgütü de darbe yolunu kanla açmak için kullanıyorlardı.
Çok acı çektirdiler.
Kendi mesleklerinde en üst basamaklara ulaşmak onlara yetmedi, hep daha fazlasını, hak etmediklerini istediler, bunun için her şeyi mubah gördüler, insanlara böcekmiş gibi davrandılar, işkenceciler yetiştirdiler, onları beslediler, korudular, işkencehanelerde öldürülenlerin dosyalarını sakladılar.
Korkutmak, bildikleri tek siyasetti.
Toplum korkmaktan vazgeçince, halkın oylarıyla seçilen AKP korkmuyorum deyince devrildiler.
Bugün mahkemelerde yargılanıyorlar.
İsimlerinin yanında darbe sanığı yazıyor.
Darbeciler devrildiler ama ne yazık ki onların işkencecileri, onları devirenler tarafından baştacı ediliyor.
Eskiden orgenerallerin, suçüstü yakalanan JİTEM suikastçıları için kullandığı tanırım, iyi çocuktur referansı, geçen gün Markar Esayan'ın yazdığı gibi, şimdi darbecilerin döneminden kalmış işkence sanıkları için sivil bakanlar tarafından kullanılıyor.
Daha da beteri, o darbecilerin hukuku küçümseyen yaklaşımlarının hâlâ tedavülde olması.
Geçmişte, suç işlemiş generaller parlamentonun ya da hukukun çağrılarına kibirli küstahlıklarıylagelmiyorum diye cevap verirlerdi, şimdi suça bulaşan generallerin aldığı çağrılara gelmeyecekdiye siviller cevap veriyor.
Uludere'yi o dönemlerde bombalasalar kimse soruşturamazdı, şimdi de kimse soruşturamıyor.
O zamanlar soruşturmayı generaller önlerdi, şimdi siviller önlüyor.
Demokraside aldığımız yol şimdilik bu kadar.
Hukuku eskiden generaller çiğnerken, bu görevi şimdi siviller devraldı.
Uludere'de uçaklar insanları bombalıyor ama soruşturmayı siviller engelliyor.
Hrant Dink'i Ergenekon'un öldürmesi ama suçluların ortaya çıkmasını sivil iktidarın duraklatması gibi.
Eskiden ordunun karıştığı esrarengiz işler olurdu, topluma kimse hesap vermez, kimse açıklama yapmazdı.
Suriye'ye düşürülen uçağın kim tarafından gönderildiğini bilemezdik, şimdi de bilemiyoruz.
Bakın, Şemdinli'de günlerden beri çatışmalar oluyor.
Ne olduğunu bilen, açıklayan kimse yok.
Söylenenlere göre PKK 500 kişilik bir grupla gelmiş, yanlarında uçaksavarlar, Doçka'lar varmış, onca adam oraya nasıl fark edilmeden sızmış, o ağır silahlar nasıl görünmeden bölgeye gelmiş, aynı eskiden olduğu gibi şimdi de sır hepimize.
Haberler, son anda MİT'in aldığı istihbarat sayesinde PKK'nın Şemdinli'ye girmesi engellendi diyor.
Heronlar 500 kişinin toplandığını görmemiş mi?
Ağır silahlar fark edilmemiş mi?
Çatışmalar dokuz gündür sürüyor, üstelik haberlere göre PKK'nın Şemdinli'ye girmesini önlemeye çalışıyorlar, saldıran PKK'nın 500 militanı haberlere göre, savunmada olan ise 800 bin kişilik ordu.
PKK'nın Şemdinli'nin bir kilometre yakınına kadar geldiğini söyleyen haberler de var.
Tabii bütün bu haberlerin tuhaflığının yanında çok başka gelişmeler de yaşanıyor.
Bölgede bir tür sıkıyönetim uygulanıyor.
Aynı eskiden olduğu gibi.
Mesele öylesine bir sır ki, Melih Altıok'un kulis haberine göre Şemdinli olayının iktidarın zirvesinde bile konuşulması yasak.
Neden Şemdinli için hiçbir açıklama yapılmıyor?
Bu ismi konmamış sıkıyönetim nereden çıktı?
Bu gizlilik, haberlerdeki bu tuhaflık, kuşkuları ve söylentileri arttırıyor kaçınılmaz olarak, buçatışmanın açık ya da kapalı yeni bir sıkıyönetim uygulamasının başlangıcı olduğu söylentileri bile var.
Doğru mu bu söylentiler?
Şemdinli çatışmalarındaki gelişmeler yeni bir sıkıyönetim uygulaması için bahane olarak mı kullanılacak?
Endişelenmekte çok haksız değiliz, düşünün ki Halep'teki çatışmalar konusunda Şemdinli'deki çatışmalardan daha fazla bilgimiz bulunuyor, başka memlekette ne olduğunu biliyoruz ama kendi memleketimizde ne olduğunu bilmiyoruz.
Hükümet Halep için açıklama yapıyor ama Şemdinli için yapmıyor.
Darbeciler hapiste.
Ama zihniyetleri Uludere'de, Suriye'de düşen uçakta, Şemdinli'de yaşıyor.
Darbecilerden kurtulduk ama zihniyetlerinden hâlâ kurtulamadık.