SON DAKİKA

'Öncelik çıkan kemiklerin'

23 Ocak, 2012 16:48 Güncelleme: 23 Ocak, 2012 16:48 'Öncelik çıkan kemiklerin'
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Jandarma istihbarat binasının bahçesinde yapılan ve insan kafataslarının bulunduğu kazılarla ilgili konuştu.

DİYARBAKIR - Diyarbakır’da insan kafatası ve kemiklerinin çıktığı tarihi İçkale’de inceleme yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kazılarda ortaya çıkan kemiklerin hangi döneme ait olduğu konusunun aydınlanması için Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le görüşeceğini söyledi. Günay, bakanla görüşmesinde Adli Tıp Kurumu’nun elindeki işleri erteleyerek, önceliği Diyarbakır’da çıkan kemiklerin incelemesine vermesini isteyeceğini belirtti.

Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ı makamında ziyaret eden Bakan Günay,  gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Günay, Diyarbakır’da çıkan kemikler, Musa Anter’in yasaklanan kitabı, Fransa Senatosu’nda oylanacak Ermeni soykırımı iddiasının inkârının cezalandırılmasını öngören yasa teklifi ile aile filmlerinin desteklenmesi konularında konuştu.

Tamamlandıktan sonra Kültür ve Turizm açısında Türkiye’nin en önemli mekânlarından biri olacağını savunduğu İçkale’de son zamanlarda özel bir sorun yaşandığını hatırlatan bakan Günay, bir kazı sırasında tesadüfen ortaya çıkan kemiklerle ilgili şöyle dedi:

‘12 EYLÜL’DE BURADAKİ ÜRKÜTÜCÜ TABLOYU GÖRDÜM’

“İçkale’deki altyapı çalışmaları sırasında 4-5 metrekarelik bir alandan insan kemikleri çıktı ve sayısı şu anda zannediyorum 19'a ulaştı. İlk çıkanlar hemen adli tıpa gönderildi. Hangi döneme olduğuna ilişkin bilgileri adli tıp bize verecek. Çeşitli yorumlar yapılıyor. Ben İçkale’nin tarih içerisinde yaşadığı sıkıntıları çok yakından biliyorum. Bunu defaatle de kamuoyunda çeşitli vesilelerle paylaştım, parlamentoda da söyledim, 12 Eylül sonrasında sıkıyönetim nezarethanesi ve sıkıyönetim savcılığı olarak kullanıldığı dönemleri biliyorum. O dönemde eski bir milletvekili arkadaşımın dosyasını okumak için İçkale’ye gelmiştim. Oradaki ürkütücü verici tablo, görüntü, o duygu ortamı hala hafızamdan çıkmaz. Sonra 1990'lı yıllarda çok daha vahim kullanımlara konu edildiğini biliyoruz. JİTEM merkezi olarak kullanıldığına ilişkin bilgilerimiz var. Bunlarla ilgilimidir, yoksa daha eskiye mi gidiyor, bu konuda adli tıp bir görüş söyleyecek. Herhangi bir yorum yapmayı, şuanda ön yargılı bir kamuoyu oluşturmada sakıncalı sayarım. Bu yüzden ben de son bilgileri alıyorum, dikkatle takip ediyorum öteki arkadaşlarım gibi. Ama nihai bilgilerde gecikmeden dönüşte Adalet Bakanı arkadaşımızdan da rica edeceğim. Adli tıp çok geciktirmeden, belki elindeki bazı işleri erteleyip bu konuda yoğunlaşarak, bize bir tarih dönemi saptamasına imkân verecek olan bilgileri vermesi gerekiyor ki, bizim şuanda kaygı duyduğumuz gibi 1990'larla mı ilgilidir, yoksa çok daha eski tarih dönemlerine mi gidiyor? Bunu öğrenmiş olacağız. Eğer gerçekten bir katliam merkezi olarak kullanılmışsa elbette biz o acı hatıranın küllenmesini istemeyiz. Bir biçimde o acı hatıra ibret olsun diye onu da koruyacak olan ve hafızalara kalabilecek olan bir düzenlemeyi belki düşünebiliriz.”

"KİTAP YASAKLAYAN VARSA ONUN İÇİN ÜZÜLÜRÜM"

Faili Meçhul bir cinayete kurban giden Musa Anter’in kitaplarının da aralarında bulunduğu bazı kitapların yasaklanmasını eleştiren bakan Günay, “Ben herhangi bir kitabın, şiirin, resmin yasaklanması çağını çok geride bıraktığımızı düşünüyorum. Hala eğer kitap yasaklayarak, şiir, şarkı yasaklayarak bir yere varacağını sanan hukuk adamları varsa, onlar için üzülürüm. Elbette şiddetin övülmesi, şiddetin önerilmesi, desteklenmesi, evrensel hukuk mevzuatında kısıtlanmıştır, bu yasaktır. Bunun dışında herhangi bir yasak getirilemez düşüncesindeyim. Ben Musa Anter’i bir miktar sağlığında da takip etmiştim. Esprili bir dille Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne katkı yapan bir insandı. Bütün faili meçhuller yüreğimizi kanatmıştır. Ama ben Musa Anter’i özellikle hatırlarım. Onun kitabı ile ilgili bir yasak getirilme anlayışını doğrusu çok anlayışla karşılayamam. Takip ediyorum. Ama bugünlerde başka iyi bir haber vardı. Uzun yıllardır yasaklanmış olan birçok kitabın üzerindeki yasakların kaldırılacağı ile ilgili... Ben bu ikinci haberin doğru olmasını umut ediyorum” dedi.

‘GERGİNLİK YARATMAK BİZİM İŞİMİZ DEĞİL’

Fransa parlamentosunda oylanan “Ermeni soykırımı iddiasının inkârının cezalandırılmasını öngören yasa teklifi konusunda misilleme yapacak mısınız?” şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan Günay, şöyle devam etti:

“Ben Kültür ve Turizm alanında çalışıyorum. Yani barışı tesis etmenin altyapısı üzerinde çalışıyorum. Gerginlikler yaratmak bizim işimiz değil. Bunun misillemesini sanıyorum ki Dışişleri Bakanlığımız ve Başbakanımız belirleyecektir. Biz de kendimize düşün alanlarda dikkatlice üzerimize düşeni yapmaya çalışacağız. Ama özel bir yaptırım gayreti bizim işimiz değildir. Ben Fransız parlamentosunun, senatosunun bugün akla aykırı bu kararı reddedeceği, ya da görüşmeyeceği, görüşmeleri kabul etmeyeceği umudunu taşıyorum. Biz kendi işimizi yapıyoruz, siyasi gerginlikler üzerinden yapmıyoruz. Örneğim biz Fransız Arkeoloji Enstitüsünün Türkiye'de yaptığı iki kazı çalışmasını bu gerginliklerden önce iptal ettik. Neden?  Çünkü yaptıkları işi doğru yapmamışlar.”

Sinema çevreleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yaşanan “destek” tartışmalarına da değinen Günay, “Bu konuda tamamen bir yanlış anlaşılma var. Genel Müdür Vekili arkadaşım yeni bir arayışımızı dile getirirken, sanıyorum bir bilgi karartması yapılmış. O karartmanın da biraz içeriden kaynaklandığını sanıyoruz. Çünkü bazı görev değişiklikleri oldu bu sarıda. Görevini bırakan arkadaşlar sanıyorum ki, yanlış bir yorumun yapılmasına yol açmışlar. Destek aynen sürüyor. Destek 7 yıldan beri sürüyor ve 5 yıldır bunu ben uyguluyorum. O sayede Türk sinema seyircisi 2 milyondan, 20-25 milyonlara geldi. Türk sinema filmleri 10'lardan, 60-70’lere ulaştı. Ulusal ve uluslararası alanlarda da çok büyük ödüller alıyoruz. Bu destek aynen sürüyor. Ayrıca gişeden başarılı olmuş bütün halk tarafından sevilmiş, barışa, insan haklarına, aile yapımızın, toplumsal dayanışmamızın güçlenmesine katkı yapmış filmlere ek bir teşvik verebilir miyiz diye bir arayışımız var. Bu ikisini birbirine karıştırmış arkadaşlar... Veya bazıları karıştırmasına katkı yapmışlar. Bir film gösterime girmiş ve büyük bir gişe başarısı elde etmişse ve biz onu destekliyorsak burada sansürden söz edilebilir mi? Ayrıca sinema salonlarını teşvik etme gibi bir arayışımız var” diye konuştu.

‘İÇKALE’DE KAYNAK SORUNU YOK’

Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Bakan Günay’ın Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel değerlerine her yönden büyük katkılar sağladığını açıkladı. Tarihi İçkale ve Surlarla ilgili çalışmaların sürdüğünü belirten Vali Toprak, tarihi mekânların restorasyonu ve turizme kazandırılması konusunda mali kaynak sorunu yaşanmadığını ve üç yıl içerisinde bu alanlarda kullanılmak üzere yaklaşık 60 milyon liralık kaynağın kente gönderildiğini kaydetti.

Ntv

Yorum Ekle