Nuri İzmir'de bir memur.Emeklisine az kalmış fakat memurluk yıllarında hiç mutlu olamadı. Çünkü bela hiç peşini bırakmadı,hep yanı başındaydı.Yalan söylerken de doğruyu söylerken de başı beladan kurtulamadı.
Her şeyden önce Nuri çok çalışkan ve dürüst biri.Görevinden dolayı da hiçbir cezası almamış. Aksine hep başarılı olmuş.
Peki neydi suçu ?
Aslında en büyük suçu Kürt olmaktı.Doğru söylemek ise suçunun faiziydi.Çocukken kendisine ezberletilen,ne mutlu Türküm diyene,bir Türk dünya'ya bedeldir...varlığım Türk varlığına armağan olsun...gibi sözleri o da çok sevdi,her kes gibi o da gururla Türk olduğuna inandı ve Türklüğü ile gurur duydu.
Ama.
Ona her zaman, hayır sen Türk değilsin,Kürt'sün dediler. Kürt olduğun aksanından ve Doğu'lu oluşundan belli dediler.Kırk yaşına gelinceye kadar Nuri hep Türk olduğunu hem kendisini ve hem de etrafını inandırmaya çalıştı ama başaramadı Sonunda canına tak etti ve kırkından sonra zar zor Kürtlüğünü kabul etti ve ben Kürt'üm demeye başladı
Ama.
Bu kez de ona bölücülük yapıyorsun demeye başladılar.Tepesi attı Nuri'nin.Önce onu canından bezdiren aslında Türk bile olmayan Arnavut müdürünü,
-Türk'üm dedim hayır sen Kürt'sün dedin,Kürtlüğümü kabul ettim bu kez de bölücülük yapı- yorsun diyorsun!...diye bağırarak bir güzel dövdü.
Devlet memurunu dövmekten ve hakaret etmekten Nuri'nin hakkında kamu davası açıldı.İki ay hapis cezası aldı.Hakim o cezayı paraya çevirdi ve sicili temiz olduğu için beş yıl içinde aynı suçu işlememek şartıyla kaldırdı.Fakat o günden sonra Nuri huzura kavuştu mu? Hayır.
Kürtlüğünü kabul etti ya o günden sonra doğruyu söylediği için bu kez Nuri'nin başı beladan kurtulamadı.Çünkü birileri sürekli olarak Kürtler hakkında düşmanca ve haksızca kötü şeyler söylüyorlardı.O zamana kadar sesini çıkarmayan Nuri onlarla tartışmaya başladı.Bu kez ona kavgacı ve geçimsiz diyerek dışlamaya başladılar.Bunu diyenler daha önce ona sen Kürt'sün Türk değilsin,Nuri Kürtlüğünü kabul edince de bölücülük yapıyorsun diyen aynı kişilerdi.
Nuri müdür olayından sonra onlarla da yumruk yumruğa kavga etmedi ama aksanı yüzünden sen nerelisin diye soranlarla,terörü bahane edip Kürtlere hakaret edenlerle ve fındık toplamaya gelen fakir Kürtleri ve inşat işçilerini hor görenlerle hep tartıştı.Haklarını savundu.Yalanı bırakıp doğruyu söylemeye başladığı için istenmeyen biri damgasını yemişti.İstiyorlardı ki o yine ben Türk'üm desin onlar da böbürlene böbürlene,hayır sen Türk değilsin biz Türk 'üz desinler ve böylece şişik egoları ile şoven duygularını tatmin etsinler.Nuri de,hayır artık sizin gi bi yalan söylemeyeceğim,diyordu.Onca yıl yalan söyledim de ne oldu?Ben Kürt'üm,Türk değilim.Türk'üm dediğim zaman kabul etmiyordunuz,beni buna siz zorladınız.Artık sizin aşağılık kompleksinizin tatmini ve egonuzun okşanması için malzeme olmayacağım.Bundan sonra sizin gibi sahtekarlık yapmayacağım ,neysem oyum diyeceğim.
O güne kadar Türk olmaya çalıştığı için çok sıkıntı yaşayan Nuri kimliğini kabul ettikten sonra birden bire çok rahatladığını anlamıştı.Zaten insanlar da onu buna zorlamıştı.
İşte böyle.Sizce Nuri'nin suçu ne? O yalan söylerken de doğruyu söylerken de zaten o ırkçılara yaranamamıştı.Zaten egoları şişik sahte milliyetçilerin tek dertleri insanlarla alay etmek, onları rencide ederek zevk almak ve aşağılık komplekslerini tatmin etmekten ibarettir,yoksa Türklük falan umurlarında bile değil.Halkı bir birlerine düşman ederek ülkeye en büyük zararı da bunlar veriyorlar..
2013-İstanbul resit_yamanhotmail.com
Reşit YAMAN