Ey ihlâslı alimler ve ey insaflı hocalar!
Ey müderrisler ve ey Muvahhid müslümanlar!
Biliniz ki، bu zamanda bazı insanlar İslam dinini tahrif etmek, onun yerine bozuk itikatlarina ve boş heveslerine dayalı bir yeni din yerleştirip yaymak istiyorlar. Nitekim onlardan çeşitli taifeler zuhur etmiştir. Öğenin bir kısmı Sünneti Seniyyeyi bir bütün olarak inkar etmekte, sadece Kuranla yetinme iddiasıni yatmaktadır. Bu sınıf aslında Kur'an-ı Kerim'i de yalanlayan bir taifedir. Çünkü Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: "Resul size ne verdiyse alınız, sizi neden alıkoydu ise onu terk ediniz!" (Haşr Süresi, 7).
Bir diğer sınıf da Hz. Peygamber (s.a.s)'in sünneti konusundaki kendi kişisel hevasını hakem kabul etmiş, aklının isteğine uygun olanı kabul edip aklına uymayan kismini da inkar etmektedir.
Böylece bunlar müslümanlar arasında fitne ve fesadı ihdas etmekte, bu tavırlarıyla avam kesiminin Sünneti red etmesine ve sünnet aleyhinde kötüleyici tavırlar yakınması da sebep olmaktadırlar.
Bir diğer sınıf da Hz. Peygamber'in sünnetine kendi akıllarını musalllat kılıp bir çok uzak tevil ve tahrif yoluyla acayip ve garip bir şekilde yorumlar yapmaktadır. Bununla da güya İslam dini çağdaş bati düşünce akimlari arasında birlik olusturma gayretlerine girmektedirler.
Bir diğer sınıf da sünneti aşağılamakta, küçümsemekte , ne zaman sünnete uymaya davet edilse, "Bu sünnetler farz değildir, uymak gerekmez" diyerek insanların nazarında sünneti değersizleştirmeye çalışmaktadır. Onları bu iddiaya sürükleyen sebep ya imam zayıflığıdır, ya fasid mezheplerine dair tassup ve yobazlık, ya bazı liderlerinin hevasina tabi etmeleri, ya da sevmedikleri bazı şahısları kötüleme isteği, ya bir takım menfaatler ve gelirler elde etme temayülü, ya cehaletin onlara galip gelmesi, ya şöhret tutkunluğu ve insanlar arasında isimlerinin yayılmasını isteme ve arzulama duygularidir.
Ey Alimler
Bunların batıl davalarını reddetmek ve bozuk görüşlerini tenkit etmek üzere birleşin. Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Ümmetim arasında bidatlar zuhur ettiğinde alimin görevi ilmini izhar etmektir. Şayet bir alim bunu yapmazsa Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üstüne olsun. Allah ondan ne nafile ibadetleri ne de farz ibadetleri kabul etmez.
Hz. Peygamber diğer bir hadisinde de şöyle buyurmuştur. Bu ümmet bir müddet Allah’ın kitabı ile amel edecektir. Daha sonra bir müddette Rasulullah’ın sünnetiyle amel edecektir. Sonrasında da kendi görüşüyle amel edecektir. Ümmetim bir takım görüşlerle amel ettiğinde hem sapıtacak hem de saptıracaktır. Bu hadisi Ukayli Hz. Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir. Başka bir hadiste peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: Ben ümmetim hakkında sadece üç ihlal döneminden korkuyorum. Birincisi dünyalıkları bol olurda dünyalık üzerine birbirini kıskanırlar.
İkincisi kendilerine kitap açılır da mümin hoşuna giden tevili alır. Üçüncüsü de ilim sahibi birisini görür de ona hak ettiği değeri vermez ve onu zayi eder. Bu hadisi Taberani rivayet etmiştir. Bu hadisin işaret ettiği mana şudur: Cahiller Kuranı Kerimi tefsir edeceklerdir ve onu açıklamaya çalışacaklardır. Bunu yaparken de alimlere yaklaşmayacaklar ve alimlerden bir şey öğrenmeyeceklerdir.
Resulullah (sav) şöyle de buyurdu: Sizden birinizi koltuğu üzerinde oturup da benim emrettiğim emirlerden herhangi birisi ona arz edildiğinde ya da yasakladığım bir şey ona ulaştığında ben onu bunu bilmem sadece Allah’ın kitabında bulduklarıma uyarım dediğini görmeyeyim. Bu hadisi Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir.
Başka bir hadiste de peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: dikkat edin, şüphesiz ki bana kitap ve kitapla birlikte onun bir benzeri de verildi. Dikkat edin neredeyse çok yakında karnı tok ve koltuk üzerine oturmuş birileri çıkıp şöyle diyecekler: Bu Kuran size yeter. Sadece onda bulduğunuz helalleri helal kabul edin ve sadece onda bulduğunuz haramları kabul edin. Şunu bilin ki, Allahın Resulü de alanın haram kıldıklarının bir kısmını beyan eder.
Tacıl Usul yazarı der ki: Bu bazı sapık fırkaların, örneğin Kuranın zahirini alıpta onun mücmelini beyan eden müteşabihatını açıklayan muradını ortaya çıkaran sünneti terk eden Hariciler ve Rafizilerden haber vermektedir. İşte bu fırkalar haktan sapmışlardır. Zira sünnetin çeşitleri çoktur. Ve bizde ona tabi olmakla emrolunmuşuz. Nitekim Allah bir ayetinde şöyle buyurmuştur: Resul size ne verdiyse onu alınız. Size neyi yasakladıysa onu terk ediniz (Cilt 1, syf 46)
Said Bin Mansur’un İmran bin Husayin dan rivayet ettiğine göre onlar kendi aralarında hadis konusunda müzakere ederlerdi. Bir adam çıkıp bırakın bunları bize Allah’ın kitabını getirin dedi. İmran ona dediki: Sen ahmaksın. Sen hiç Allah’ın kitabında namazın bütün hükümleri ile tefsir edildiğini gördün mü? Sen hiç Allah’ın kitabında oruç ile ilgili hükümlerin açıklandığını gördün mü? Muhakkak ki Kuran bunları sağlam hükümler olarak getirmiştir. Sünnet ise bunları tefsir etmektedir.
İmamı Suyuti El Havi isimli kitabında kıyametin alametlerinden bahsederken sünnetin inkar edileceğinden ve bidatlerin de sünnetin yerine yerleştirileceğinden bahsetmektedir.
Allahım bize hakkı hak olarak gösterip ona uymayı nasip eyle. Batılı batıl olarak gösterip ondan uzak durmayı nasip eyle.
Hidayete tabi olanlara selam olsun!
Cenab-ı Hak Seydamız Molla Musa Celâliden razı olsun. Cenab-ı Hak rahmet eylesin. Makamını Âl-i eylesin. Mesrur Cennetinde ikrama mazhar eylesin.