DİYARBAKIR - Baro Başkanı M. Emin Aktar, medya organlarının, şimdiden kararlarını verdiğini ve darağacı sehpalarını kurduğunu belirterek, "Başbakan, KCK davasının hem savcısı hem de yargıcı olmuştur. Geçmişin mazlumlarının bugün Kürtlere reva gördüğü ya kara toprak ya dört duvardır" dedi.
Diyarbakır Barosu'na bağlı avukatlar, dün birçok ilde "KCK" adı altında Diyarbakır'da 7 Türkiye genelinde toplam 47 meslektaşlarının gözaltına alınmasını Diyarbakır Adliyesi önünde oturma eylemi ile protesto etti. Cübbeleri ile adliye binası önünde toplanan avukatlar adına Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar açıklama yaptı. Gözaltına alınan meslektaşlarına yönelik suçlamalar konusunda "gizlilik" kararı gerekçesiyle bilgi sahibi olmadıklarını belirten Aktar, "Ancak yine kanıksanmış şekilde sözüm ona bazı medya organları, şimdiden kararlarını vermiş ve darağacı sehpalarını kurmuşlardır" dedi. "Sıkıyönetimler, olağanüstü haller yaşadığımız bu coğrafyada, toplum olarak büyük acılar çektik" diyen Aktar, "Bu baskıcı dönemleri aratmayan bir yargı ve idari pratik ile karşı karşıyayız. 'İleri demokrasi' hedefi ile yola çıkan bu hükümet, sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulamalarına nispet yaparcasına, toplumun tüm muhalif kesimlerine karşı adeta bir cadı avı başlatmıştır" şeklinde konuştu.
'Çalışkan savcılarımıza hatırlatıyoruz!'
Büyük bir gözaltı kampanyası ile tekçi ve totaliter bir rejime doğru büyük adımlarla ilerlendiğini ifade eden Aktar, "Her ne kadar başbakan ve hükümet yetkilileri bu cadı avının yargının işi olduğunu belirtmişlerse de, başbakanın hemen her gün adeta bir yargıç edasıyla bu devam eden dava ve soruşturmalar hakkında verdiği demeçler de göstermektedir ki artık mızrak çuvala sığmamaktadır" dedi. "Nitekim her operasyon, önce hükümet yetkilileri tarafından aleni bir şekilde tartışılmakta, ardından 'bağımsız ve tarafsız yargımız' harekete geçmekte, onu takiben de birçok basın yayın organında yalan, yanlı hatta zaman zaman ırkçılık kokan destekleyici haberlerle son bulmaktadır" diyen Aktar, "Başbakan yakın geçmişte başka bir davanın avukatı olmakla suçladığı siyasi rakiplerini aratırcasına, KCK davasının hem savcısı hem de yargıcı olmuştur. Hükümet ve yargının büyük bir ahenkle yürüttüğü bu tutuklama kampanyasına karşı görüş belirten birkaç yazar da Başbakan'ın gazabına uğramaktan kurtulamamıştır. Binlerce kişinin tutuklu yargılandığı ve henüz devam eden bu davalar hakkında her gün demeçler vermenin en basit anlamda 'adil yargılamayı etkileme suçunu oluşturduğunu' çalışkan savcılarımıza hatırlatıyoruz" dedi.
'Mazlumun zulmü'
Aktar açıklamasının devamında, "Geçmişte büyük acılar yaşayan bir politik gelenekten gelen bu hükümet elitinin, bugünkü pratiğini özetlemek gerekirse 'mazlumun zulmü' tabiri son derece uygun düşmektedir. Geçmişin mazlumlarının bugün Kürtlere reva gördüğü ya kara toprak ya dört duvardır" dedi. Aktar, "Yargının son uygulamaları dikkate alındığında, bu ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin bir anlamının kalmadığı ve toplumun bütün muhalif kesimlerinin kendilerini açık bir tehdit altında hissettiği bir döneme tanıklık etmekteyiz. Sivil anayasa için 'yol temizliği' yapılması yönündeki beklenti, hükümet tarafından kendisine muhalif olan toplumun bütün kesimlerini tutuklamak olarak anlaşılmakta ve öyle de davranılmaktadır. Bu koşulalar altında yapılacak anayasa, hükümetin kendi anayasası olacaktır" dedi. Aktar açıklamasının sonunda "Bir kez daha yineliyoruz, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için silahlar susmalı, basın düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Başta gözaltına alınan meslektaşlarımız olmak üzere, tüm politik tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır. Kürtlerin de bu ülkenin yurttaşları olduğunu yargı mercilerine bir kez daha hatırlatıyoruz" şeklinde konuştu.
Açıklamanın ardından avukatlar meslektaşlarının gözaltına alınmasını adliye binası önünde yaptıkları oturma eylemi ile protesto etti.
7 avukat gözaltında, 9'u hakkında gözaltı kararı
Öte taraftan dün Diyarbakır'da Av. Fuat Coşacak, Muharrem Şahin, Mehmet Ayata, Osman Çelik, Mehmet Nuri Deniz, Serkan Akbaş, Faik Özgür Erol'un gözaltına alındığı, ayrıca 9 baro avukatın ev ve iş yerlerine baskın düzenlendiği, evlerinde olmadıkları ve haklarında gözaltı kararı olduğu öğrenildi. Av. Meral Atasoy ile Baran Pamuk'un da gözaltında olmadığı, ancak haklarında gözaltı kararı olduğu öğrenildi. DİHA