SON DAKİKA

'Kürt sorununu çözerse Nobel'e aday olur'

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland: Başbakan Erdoğan Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulursa Nobel'e aday olur. 04 Şubat, 2013 08:02 Güncelleme: 04 Şubat, 2013 08:02 'Kürt sorununu çözerse Nobel'e aday olur'

Türkiye'nin de 1949 yılından bu yana üyesiolduğu Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi'nin Genel Sekreteri ThorbjornJagland, Türkiye'de medya özgürlüğü konusunda Adalet Bakanlığıtarafından düzenlenen uluslararası bir konferansa katılmak üzere 5Şubat'ta Ankara'ya geliyor.Aynı zamanda Nobel Barış Ödülü Komitesi Başkanı olan Jagland, Ankara'dan sonra Hatay'da Suriyeli mültecileri ziyaret edecek.

Jagland'ın Türkiye ziyareti öncesi NTV'ye verdiği röportaj:

Türkiye'de medya özgürlüğü konusunda son zamanlarda gerek Avrupa Birliği, gerekse Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Komiseri'nden eleştiriler gelmekte. Siz Avrupa Konseyi Genel Sekreteri olarak günümüz Türkiye'sinde medya özgürlüğünü nasıl görüyorsunuz?

Türkiye'ninbu konuda belli sorunları var. Tüm bu eleştirilerin temel noktasınıelbette hapisteki gazeteciler oluşturuyor. Yasaların değiştirilmesi içinçalışılıyor. Ben de şahsen temel sorunun burada yattığı inancındayım.Örneğin terörle mücadele yasaları sadece gazetecilerin değil insanlarınçok kolay biçimde hapse atılmalarına neden oluyor. Bu aynı zamanda birzihniyet meselesi. Hukuk sisteminde ifade özgürlüğüne saygı şu an içinAvrupa standartlarında değil. Biz Avrupa Konseyi olarak AdaletBakanlığı'yla beraber yasaların reformu üzerinde çalışıyoruz. Türkyargıçlarını Strasbourg'a getirerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiiçtihadını öğrenmelerini sağlıyor ve böylelikle ifade özgürlüğünü Avrupastandartlarında yorumlamalarının önünü açıyoruz.

Bu konuda Türk makamlarına mesajlarınız olacak mı?

YasalarıAvrupa standartları çizgisinde değiştirmeleri çağrısında bulunacağım.Terörle mücadele yasaları gözden geçirilmeli. Şiddete teşvik elbetteyasadışıdır. Avrupa'da da suçtur. Fakat Türkiye'de çok geniş biçimdeyorumlanıyor. Yasaların yorumlanmasında sorun var, yani mahkemelerdüzeyinde de degişikliğine ihtiyaç var.

DÖRDÜNCÜ REFORM PAKETİ

Sadece yasalar değil, zihniyet de değişmeli diyorsunuz...

Mutlaka.Fakat son zamanlarda parlamentodan geçen yargı reformu paketlerini dememnuniyet verici bulduğumuzu söylemeliyim. Şimdi de bizim içinolağanüstü öneme sahip olan ve terörle mücadele ve bu konuyla bağlantılıolarak özel yetkili mahkemeleri kapsayan dördüncü reform paketinibekliyoruz.

MÜZAKERELERDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE...

Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden birini Kürt sorunu oluşturuyor. Türk hükümeti ile PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan arasında diyalog başlatıldı. Siz eskiden Norveç Başbakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yaptınız ve bu süreçte Sri Lanka hükümeti ile Tamil Kaplanları arasındaki diyalog sürecinde aktif rol oynadınız. Bu role dayanarak bugün Türk hükümetine ne gibi tavsiyelerde bulunurdunuz?

SadeceSri Linka değil İsrail ile Filistinliler arasındaki diyalog sürecine dekatıldım. Bu tür süreçlerdeki tehlike, daima iki tarafta da sorununbitmesine karşı çıkacak olanlar ve sorunun varlığından geçinenlerolmasıdır. Bu çevreler o kadar sorunla yaşamaya alışmışlardır kigelecekleri de sorunun varlığına bağlıdır. Yani, barış sürecini öldürmekisteyenler olacaktır. Türkiye'de şu anda devam eden müzakerelerdeki enbüyük tehlike de buradadır. Taraflar, ne pahasına olursa olsunmüzakereleri kesmemeli ve iki taraftaki aşırıların müzakereleriöldürmesine izin vermemelidirler.

KÜRT HALKI ÇÖZÜMDEN YANA

Bu işin sihirli bir formülü var mı?

Hayır,sanmıyorum. Fakat her iki taraf da kararlı olmalı. Şu anda Türkiye'deyürütülen müzakerelerde cesaret verici olan toplumun bu konudabilgilendiriliyor olmasıdır. Ben Türkiye'de halkın soruna çözümistediğine inanıyorum. Bu sorun yıllardır sürüyor, çok sayıda insanhayatını yitirdi. Tüm topluma zarar veriyor. İnsanlar sadece çözümbulunmasını istiyor. Müzakereler sırasında kamu desteği çok önemli. Benşahsen Kürt halkının çözümden yana olduğu düşüncesindeyim. Silahlımücadele kendilerine fazla bir şey sağlamadı. Pratikte, günlük yaşamdadeğişiklik istiyorlar.

TARAFSIZ OLDUĞU İÇİN NORVEÇ'E GÜVENİYORLAR

Siz Norveçli bir siyasetçisiniz. Türk hükümeti ile PKK arasındaki müzakereler ilk olarak Norveç'in başkenti Oslo'da başladı. Kolombiya'daki benzer bir sorunla ilgili görüşmeler de Oslo'da yürütülüyor. Norveç'in bu tür müzakerelerde özel bir yeri mi var?

BizimNorveç olarak bü tür sorunların çözümünün kolaylaştırılması konusundadeneyimimiz var. Bizim yaptığımızı arabuluculuk olarak değil, taraflararasında ve tamamen tarafsız biçimde kolaylaştırıcılık olaraktanımlayabilirim. Sanırım be nedenden ötürü Norveç birçok çevredenkolaylaştırıcılık için talepler alıyor. Biz Norveç olarak küçük birülkeyiz ve bu tür sorunların çözümünden özel bir çıkarımız yok.Dolayısıyla taraflar bu tür sorunlarla ilgili görüşmelerde kendiçıkarını düşünmediği ve tarafsız olduğu için Norveç'e güveniyorlar.

Norveç Türk hükümeti ile PKK arasındaki görüşmeleri kolaylaştırıcı rolüne devam ediyor mu, etmeli mi?

İhtiyaçolursa neden olmasın. Fakat bu işin en iyi yolu iki taraf arasında Türktopraklarında doğrudan görüşme yapılmasıdır. Böyle olması aradakolaylaştırıcı ya da arabulucunun olmasından çok daha iyidir. Bu nedenleşu anda yapılanın yapılabileceğin en iyisi olduğunu düşünüyorum.Görüşmeler açık ve saydam biçimde gerçekleşiyor, kamu desteği sağlanıyorve taraflar arasında doğrudan görüşmeler sürüyor.

ERDOĞAN BARIŞÇIL ÇÖZÜM BULURSA NOBEL'E ADAY OLUR

Siz aynı zamanda Norveç Nobel Barış Komitesi başkanısınız. Eğer Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Kürt sorununa barışçıl çözüm bulursa Nobel Barış Ödülünü alabilir mi?

Bukonuda hiçbir yorumda bulunamam. Bu tür şeylerden genelde konuşmayız.Fakat barış yapanları, gerçekleştirenleri daima onurlandırmışızdır,elbette.

Sorumu başka biçimde sorayım: Kürt sorununa barışçıl çözüm bulmuş olan Türkiye Başbakanı'nı Nobel Barış Ödülü'nün potansiyel adayları arasında görür müydünüz?

Buradane söylesem Nobel Barış Komitesi açısından hatalı olur. Fakatsöylediğiniz gerçekleşirse ben Sayın Erdoğan'ın veya tarafların çok kişitarafından aday gösterileceğine eminim.

CHP'DE BÜYÜK DEĞİŞİKLİK GÖRÜYORUM

Siz aynı zamanda bir sosyal demokratsınız, sosyal demokrat ailenin üyesisiniz. Yakından tanıdğınız CHP'nin Kürt sorunu hakkındaki yaklaşımını nasıl görüyorsunuz?

CHP'debüyük değişiklik görüyorum. Daha önceleri milliyetçi bir çizgisi vardı.Katı tutumluydular. Şimdi müzakereleri destekliyorlar. Bunu iyi yöndebir değişim olarak görüyorum. Müzakereleri muhalefetin onayı olmadanyürütmenin zor olduğunu biliyorum. CHP'nin bu konuda işbirliğine dahayatkın olmasını ve soruna çare bulunmasını bir ihtiyaç olarak görmesinimemnuniyet verici buluyorum.

AVRUPA BU MESAJI NOT ETMELİ

Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılım konusunda Avrupa kulislerinde de yankılanan ifadeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benbunun Avrupa'ya bir sinyal olduğu düşüncesindeyim. Sayın ErdoğanTürkiye'nin değişik seçenekleri olduğu mesajını veriyor. Sadece haritayabakarak Türkiye'nin değişik yönlere gidebileceğini anlayabilirsiniz.Sanıyorum Avrupa bu mesajı bir yere not etmeli ve çıkarının ne olduğunusorgulamalı. Ben şahsen Türkiye'nin Avrupa yolunda devam etmesininAvrupa'nın çıkarına olduğu görüşündeyim. Bunun Türkiye'nin de çıkarınaolduğunu düşünüyorum. Ama aynı zamanda Türkiye'nin çevresindeki ülkelerve coğrafyayla daha sıkı işbirliği içinde olmak istemesini de anlıyorum.Bu gayet doğal. Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konumda olup da tek yönebakamazsınız.

Türkiye'nin AB üyelik perspektifinin avukatlarından biri olarak tanınıyorsunuz. Ancak AB bugün için Türkiye'yi tam üye yapacak konumda değil. Sizin ülkeniz Norveç de AB üyesi değil ama AB ile çok sıkı ilişkileri var. Türkiye'ye AB-Norveç türü bir ilişki tavsiye eder miydiniz?

EğerTürkiye'nin arzusu bu yöndeyse bu bir alternatif olabilir. Bana göreTürkiye için önemli olan, AB'ye tam üye veya AB ile özel bir ilişkiiçinde olsun, Avrupa'nın parçası kalmaktır. Önemli olan budur. BizNorveç olarak AB üyesi değiliz ama tüm yasalarımızı AB'nin iç pazarhukukuyla bağdaşık hale getirdik. Schengen anlaşmasının parçasıyız. ABile birçok özel anlaşmamız var. Kendimizi Avrupa ailesinin iyi bir ferdiolarak görürüz. Bu da özellikle iş dünyası açısından çok önemlidir.Bunun, yani Avrupa ailesinin ferdi olarak küresel pazarlarda olmanınTürkiye için de önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette Avrupa Konseyiiçinde olup demokrasi ve hukuk devleti bağlamında Avrupa standartlarındave Avrupa ailesinin ferdi olmanın da Türkiye'nin ticari ve siyasiortakları için önemini unutmamak gerekiyor.

 

Yorum Ekle