KÜRT SORUNUNDA GÜVEN SORUNUU
26 Haziran, 2012 04:28
•Güncelleme: 26 Haziran, 2012 04:28
KÜRT SORUNUNDA GÜVEN SORUNU
Türkiye gündeminde en çok tartışılan konu olan Kürt sorununda son günlerde umut verici gelişmeler yaşansa da çözüm ortamının sabote edilmesi endişesi toplumda oluşurken diğer yandan da güven sorunu var.
Eğer Türkiye'yi yönetenleri tarafından güven verici samimi adımlar atılırsa ki bu durum süresiz ateşkes haline gelebilir. Kalıcı bir barışın Kürt halkında yaratabileceği güvenlik kaygısını ortadan kaldırmaya dönük, gerekse demokratikleşme ve kolektif haklar için Anayasa'dan başlamak üzere yasal düzenlemelere ve yeni bir dönem açmaya dönük iradenin bir an evvel gösterilmesi gerekir.
Evrensel hak ve özgürlükler temelinde demokratik bir gelecek isteyen milyonlarca insan, temposu yükselen diplomasi trafiğinin doğru yollarda olup ölümcül kazalarla sonuçlanmamasını istiyor. Kürt sorununun çözüm yoluna girebilmesi için, öncelikle güven sorununun çözülmesi gerekiyor. Kürtlerin böyle derin bir güvensizlik yaşamalarının elbette çok önemli nedenleri var. Cumhuriyet'ten bugüne kadar Kürt halkını aldatarak, sindirmeye çalışarak, zindan politikasıyla, faili meçhul cinayetlerle, Kürtlerin özgürlük mücadelesini ortadan kaldırmaya yönelik bir siyasetin geliştiğini görüyoruz.
Açılım derken 10 binin üzerinde Kürt siyasetçisi, Belediye Başkanı, Hukukçu, Milletvekili, genç kadın, siyasi partinin il başkanları ve ilçe başkanları, yöneticileri bir bütün olarak düşünen, tartışan bütün Kürtleri hedef alan bir politika izlemektedir.
AKP hükümeti Kürt kurumlarına ve siyasi yapılarına karşı kapsamlı bir savaş geliştirerek sonuç almak istemektedir. Kürt halkının demokratik kurumlarına ve siyasetçilerine sudan gerekçelerle yönelerek hedeflediği her kişiyi tutuklatmakta ve siyasi soykırımı boyutlandırmış bulunmaktadır. İnkar edilmiş olmaları Kürt toplumunda ciddi bir güvensizlik ortaya çıkmaktadır. Aslında Kürtler AKP'ye güvenmiyorlar. Dolayısıyla AKP hükümetinin Kürtlere güven vermesi gerekiyor. Ne kadar acı verici olsun Kürtlerin ezici çoğunluğu şimdiye kadar yaşanan savaşın kendilerin kimlik, özgürlük, onur ve şeref kazandığına inanıyor. Kürt halkının çoğu kendilerinin barış isteğine ama ülkeyi yönetenlerin barışı engellediğine inanıyor. Demokratik bir yönetim altında dil ve kültürlerini barış içinde özgürce yaşayabilecekken bunu devletin engellediğini düşünüyor. Türk halkıyla kardeşçe yaşama iradesini gösteren Kürt halkına kalleş deme tabirini kullanan AKP'nin son günlerdeki açıklamaları güven sorununu daha da derinleştirmiştir. BDP'nin sürece dahil olmadan ucuz yoldan Kürt sorununda AKP ve CHP'nin işbirliğiyle oluşacak bir zeminde Kürt sorununa çözüm bulma mümkün değildir. Çözüm beklentisine girmek hele hele hiç mümkün değildir. AKP hükümetinin en son yaptıklarına baktığımızda Kürt açılımı diyerek toplumda bir beklenti yarattılar.
Fakat pratikleri ne oldu? Sözde pratik birbirlerini tutmadı. Dolayısıyla sözün bir inandırıcılığı olmadığı gibi güven duygusunun daha da zayıflamasına yol açtı. Bunun bir yanılgı veya kuruntu olmadığını her gün yaşanan olaylarda görüyoruz.
AKP Kürt sorununu kavramının içini doldurması gerekir. AKP iktidarı Kürt sorununu çözecekse her şeyden önce bu güvensizliği güvene dönüştürmek zorunda. Bunun içinde gerçekçi olması ve çok çalışması gerekir. Kürtler bir halktır. Ve bir halk olmanın bilinciyle bugün siyaset yürütüyor ve mücadele ediyor. Eğer Kürt sorununu çözmek istiyorlarsa iki yöntemi vardır. Birincisi; adil, eşit hak ve hukuka dayalı yaklaşımİkincisi; bütün Kürtleri öldürmektir. Başka yolu yoktur.
Türkiye gündeminde en çok tartışılan konu olan Kürt sorununda son günlerde umut verici gelişmeler yaşansa da çözüm ortamının sabote edilmesi endişesi toplumda oluşurken diğer yandan da güven sorunu var. Eğer Türkiye'yi yönetenleri tarafından güven verici samimi adımlar atılırsa ki bu durum süresiz ateşkes haline gelebilir. Kalıcı bir barışın Kürt halkında yaratabileceği güvenlik kaygısını ortadan kaldırmaya dönük, gerekse demokratikleşme ve kolektif haklar için Anayasa'dan başlamak üzere yasal düzenlemelere ve yeni bir dönem açmaya dönük iradenin bir an evvel gösterilmesi gerekir. Evrensel hak ve özgürlükler temelinde demokratik bir gelecek isteyen milyonlarca insan, temposu yükselen diplomasi trafiğinin doğru yollarda olup ölümcül kazalarla sonuçlanmamasını istiyor. Kürt sorununun çözüm yoluna girebilmesi için, öncelikle güven sorununun çözülmesi gerekiyor. Kürtlerin böyle derin bir güvensizlik yaşamalarının elbette çok önemli nedenleri var. Cumhuriyet'ten bugüne kadar Kürt halkını aldatarak, sindirmeye çalışarak, zindan politikasıyla, faili meçhul cinayetlerle, Kürtlerin özgürlük mücadelesini ortadan kaldırmaya yönelik bir siyasetin geliştiğini görüyoruz. Açılım derken 10 binin üzerinde Kürt siyasetçisi, Belediye Başkanı, Hukukçu, Milletvekili, genç kadın, siyasi partinin il başkanları ve ilçe başkanları, yöneticileri bir bütün olarak düşünen, tartışan bütün Kürtleri hedef alan bir politika izlemektedir. AKP hükümeti Kürt kurumlarına ve siyasi yapılarına karşı kapsamlı bir savaş geliştirerek sonuç almak istemektedir. Kürt halkının demokratik kurumlarına ve siyasetçilerine sudan gerekçelerle yönelerek hedeflediği her kişiyi tutuklatmakta ve siyasi soykırımı boyutlandırmış bulunmaktadır. İnkar edilmiş olmaları Kürt toplumunda ciddi bir güvensizlik ortaya çıkmaktadır. Aslında Kürtler AKP'ye güvenmiyorlar. Dolayısıyla AKP hükümetinin Kürtlere güven vermesi gerekiyor. Ne kadar acı verici olsun Kürtlerin ezici çoğunluğu şimdiye kadar yaşanan savaşın kendilerin kimlik, özgürlük, onur ve şeref kazandığına inanıyor. Kürt halkının çoğu kendilerinin barış isteğine ama ülkeyi yönetenlerin barışı engellediğine inanıyor. Demokratik bir yönetim altında dil ve kültürlerini barış içinde özgürce yaşayabilecekken bunu devletin engellediğini düşünüyor. Türk halkıyla kardeşçe yaşama iradesini gösteren Kürt halkına kalleş deme tabirini kullanan AKP'nin son günlerdeki açıklamaları güven sorununu daha da derinleştirmiştir. BDP'nin sürece dahil olmadan ucuz yoldan Kürt sorununda AKP ve CHP'nin işbirliğiyle oluşacak bir zeminde Kürt sorununa çözüm bulma mümkün değildir. Çözüm beklentisine girmek hele hele hiç mümkün değildir. AKP hükümetinin en son yaptıklarına baktığımızda Kürt açılımı diyerek toplumda bir beklenti yarattılar. Fakat pratikleri ne oldu? Sözde pratik birbirlerini tutmadı. Dolayısıyla sözün bir inandırıcılığı olmadığı gibi güven duygusunun daha da zayıflamasına yol açtı. Bunun bir yanılgı veya kuruntu olmadığını her gün yaşanan olaylarda görüyoruz. AKP Kürt sorununu kavramının içini doldurması gerekir. AKP iktidarı Kürt sorununu çözecekse her şeyden önce bu güvensizliği güvene dönüştürmek zorunda. Bunun içinde gerçekçi olması ve çok çalışması gerekir. Kürtler bir halktır. Ve bir halk olmanın bilinciyle bugün siyaset yürütüyor ve mücadele ediyor. Eğer Kürt sorununu çözmek istiyorlarsa iki yöntemi vardır. Birincisi; adil, eşit hak ve hukuka dayalı yaklaşımİkincisi; bütün Kürtleri öldürmektir. Başka yolu yoktur.