SON DAKİKA

Kurhesini Aşireti Kürd'tür

Kurhesıni tarihiyle alakalı olarak yeterli yâda yetersiz çok sayıda iddialar bulunmaktadır. 11 Aralık, 2014 07:42 Güncelleme: 11 Aralık, 2014 07:42 Kurhesini Aşireti Kürd'tür

MUSTAFA BALBAL ([email protected])

İnsanların etnik kimliği asla tartışma konusu olamaz. Ancak, olay herhangi bir etnik kimlik üzerinden tahrifatlar yaratmak suretiyle rant devşirme etiksizliğine dönüşürse o zaman söz konusu olan kimlik kaçınılmaz bir tartışma konusu haline gelir. Takriben 1925'lerden beri Van'da meskûn olan ve Kürd asıllı olup, Irkçı-Türkçü çevrelerce haklarında “Azeri” oldukları yönünde kasıtlı fikirler öne sürülen ve toplum tarafından ise, ne yazık ki hakaret ölçüsünde “Ecem” diye nitelendirilen muteber “Kurhesıni” aşiretinin tahrif edilmek istenen etnisitesinden bahsetmekteyim. Irkçı-Türkçü bir anlayış doğrultusunda ne yazık ki bu aşiretin ismi kullanılarak hilkat bir dernek kurulmuş. Derneğin ismi ise, “Küresünniler Tarih ve Kültür Araştırma Derneği” dir. Kürdçe anlam ihtiva eden “Kurhesıni” kelimesinden özenle kaçınıldığı ve yerine ise özellikle Türkçeleştirilmiş/Türkçüleştirilmiş “Küresünniler” kelimesi kullanıldığı gözden kaçmamaktadır. Bu derneği kuran ve aynı zamanda başkanlığını yürüten şahıs ise, Ankara'da geçmişte TBMM'de milletvekili danışmanlığı yaptığı sıralarda keskin bir Kürd karşıtı olarak tanıdığım Oktay Aslantaş'dır. Keskin bir Kürd karşıtlığıyla bilinen Oktay Aslantaş kendi karanlık bakış açısı doğrultusunda şekillendirdiği derneğin tarihçe bölümüne bakıldığında, bir yığın ırkçı-Türkçü yazarların safsatalarıyla derneğe yön vermeğe çalıştığı anlaşılmaktadır. Hiçbir yazılı yâda sözlü dayanak ortaya koymadan, mış ve miş'lerle bu aşiretin Azeri Türk'ü olduğunu şiddetle iddia etmektedir. Derneğin tarihçesinde Azeri olduklarına dair ileri sürülen ve gerçeklerle alakası bulunmayan sayısızca ırkçı-Türkçü görüşler yer alırken, Kurhesıni'lerin Kürd olduklarını ileri süren hiçbir görüşe yer verilmemesi Oktay Aslantaş'ın bu konudaki karanlık niyetinin adeta ifşası anlamına gelmektedir. 2010 yılında yayınladığım “ÖZALP” isimli mahalli ansiklopedik çalışmamda Kurhesıni aşiretine geniş yer vermeme rağmen kitabımdaki bu konuya zerre kadar değinmemiştir. Çünkü kitabımda Kurhesıni'lerin Kürd olduğunu sözlü tarih ışığında ortaya koymuş olmam onun şahsi hesap ve karanlık ideolojisiyle örtüşmediği anlaşılmaktadır. Kitabımda Kurhesıni'lerin Kürd olduğunu bahsetmemden ötürü son derece sinirlenen Oktay Aslantaş adeta ağzı köpürürcesine ben ve öğretmen arkadaşım Saffet Atabay'la sert bir tartışmaya girmişti. Ankara'daki bu tartışmaya Van milletvekili Halil Kaya'da şahit olmuştu. Kürd'lüğü kendine hakaret olarak algılayan ve Kürdler'den bu derece nefret eden ve bu nefretini de açıkça dile getiren bir kişiyi ilk defa görüyordum. Keskin Kürd karşıtı bu şahıs, elde etmek istediği siyasi ve ekonomik rant uğruna saygın Kurhesıni aşiretinin etnik kimliği ve öz değerlerini nasıl istismar etmeğe çalıştığı açıkça gözlerinden okunuyordu. Bu nedenle kendisi gibi düşünmeyen hiçbir Kurhesini'nin bakış açısını kendisi gibi karanlık olan derneğin web sitesine aktarmadığı görülüyor. Dolayısıyla derneğin amaçlarından biri olan tarih ve araştırma maddesinin ihtivasına asla riayet etmediği görülmektedir. Çünkü, gerek buradaki, gerekse İran'daki Kurhesıni'lerle alakalı olarak sosyolojik ve bilimsel hiçbir araştırması gözükmemektedir. Tamamen bilimsellikten uzak, ırkçı-Türkçü derlemelerle yetinmiştir.

Kurhesıni tarihiyle alakalı olarak yeterli yâda yetersiz çok sayıda iddialar bulunmaktadır. Güçlü iddialardan bir tanesi de Kurhesıni aşireti içerisinde nüfuzlu bir aileye mensup olan gazeteci-yazar Günay Aslan'a aittir. Günay Aslan'ın önemli araştırmasına göre; Kurhesıni'ler, Kürd Şeddadi Devletinin kurucusu olan Muhammed Şeddad'ın mensup olduğu Rawadi aşiretine bağlı bir kabile olduğu ve zamanla bu kabilenin Şıkaki aşiret konfederasyonuna bağlı Evdoyi aşiretinin bir parçası haline gelmiştir. Yine Kurhesıni aşiretine mensup işadamı Süleyman Baran'ın iddiasına göre ise; Kurhesıni aşireti dört yüzyıl evvel Kuzey Irak'ın Barzan bölgesinden İran'a göç eden bir Kürd aşiretidir. Yine, Kurhesıni aşiretine mensup olan siyasetçi-sanatçı Aziz Tunçtürk'e göre; bu aşiretin Azeri'likle hiçbir alakasının bulunmadığı ve doğrudan doğruya Şıkaki konfederasyonuna bağlı bir Kürd aşireti olduğudur. İran'daki Kürd aşiretlerinin çoğu bu tezi desteklemektedir. İran'ın Selmas (Şapur) şehrine bağlı Hımam Köyünde ikamet eden Azernuş ailesiyle bu konuda yaptığım odak telefon görüşmesinde Hımam köyü başta olmak üzere, Keji, Istéran, Şorık, Sılav, Werdan, Yéstıkan, Oreban, Gorpiran, Çiçek, Mexin, Rıkawa, Hoder, Balo ve Welinde gibi isimleri tamamen Kürd'çe olan, daha birçok Kurhesıni köyü olduğunu, köy sakinlerinin tamamı ise Kürd'çe konuştuğu ve Kürd olduklarını somut delillerle ortaya koymuştu. Bazılarının neden Azeri Türkçesi konuştukları hususu ise tamamen spesifik bir konudur. Yani, İran Azerbaycan'ı sınırında yaşayan çok az sayıdaki Kurhesıni'ler daha çok Azeri'lere yakın meskûn olduklarından dolayı gündelik yaşamlarında genellikle Azeri Türkçesi kullandıkları bilinmektedir. Bu oranın oldukça düşük olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü, Van'da yaşayan Kurhesıni'lerin çoğu Kürdçe konuştukları, geriye kalan sadece birkaç köyün Azerice konuştukları bunun bariz ispatıdır. Örneğin; Xırabsorık, Çubuklu, Seydibeg, Dönerdere, Çırak, Kilimli, Sağmalı, Çermik, Sınd, Aksorguç, Keskol, Krato, Mıxkınér (Başkalede), Aşağı Axruk, Yukarı Axruk, Béjingir ve Lim olmak üzere toplam 17 Kurhesıni köyü tamamen Kürdçe konuşurken, Saray, Gém ve Lamızgirt gibi 3 köy ise Kürdçe ve Azericeyi aynı oranda kullandıkları bilinmektedir. Karagündüz, Alaköy, Kasımoğlu, Mollakasım, Zırvandanıs, İskele, Şahbağı ve Sıhke'den ibaret olan 8 köy ise tamamen Azerice konuşmaktadır. Dolayısıyla bu veriler ışığında hareketle, Kurhesıni aşiretinin yaklaşık %75'i aşkın oranda Kürdçe konuşmakta olup, kendini Kürd olarak tanımlamaktadır. Tamamen Azerice konuşulan köylerin yarısından fazlası ise, Kürdçe bilmemekle beraber Kürd olduklarını açık bir şekilde dile getirmekte olduğunu hesaba katarsak, Kendilerini Kürd olarak görenlerin oranı %85'leri geçmektedir. Bu ezici Kurhesıni çoğunluğu Kürd demokratik ulusal mücadelesine katkı sunmaktan asla imtina etmemektedir. Buda, karanlık bir oyunun figüranlığına soyunan Oktay Aslantaş ve gibilerinin yukarıdaki nicel verileri görmezden gelen ırkçı-Türkçülüğe dümen kırmasına karşı kale gibi bir duruş sergilemek manasına gelmektedir.

Kurhesıni'lerin Türkiye'ye göçü, arşivlerde yer almayacak kadar yakın bir tarihte vuku bulmuştur. Takriben 1925'lerde oluşan bu göçü hatırlayanların birçoğu hala hayattadır. İşte bu nedenle, Oktay Aslantaş ve onun gibileri konuyu saptırarak, Azerbaycan, Orta Asya ve Giresun'dan gelme safsatasıyla belgeseller çektirip kafaları bulandırarak, somut mekân ve delillerden rant uğruna kaçınmaları adeta bir komedidir. Bu komedinin bir devamı olan “Azeriyiz” iddiasını ortaya atan Oktay Aslantaş'a sormazlar mı Sımko Ağa'dan kaçan Kurhesıni'ler maden Azeriydiler neden elli metre ötedeki İran Azerbaycan'ına sığınmadılar? Neden dörtyüz kilometrelik yolu teperek Türkiye'ye sığınmayı tercih ettiler? Çünkü Kurhesiniler hem Kürd, hem de Sünni olduklarından Azeriler tarafından tümden katliama uğrayacaklarını bildiklerinden dolayı, doğal olarak Türkiye'deki Sünni Kürd aşiret bölgelerini tercih etmişlerdi.

Kurhesıni'ler, Evdoyi aşiretine mensup olan Sımko Ağanın çok yakın akrabası sayılırlar. Dolayısıyla Kürd sayılırlar. Zaman zaman Tahran kapılarına dayanacak kadar güçlü bir orduya sahip olan Sımko Ağanın sancaktarlarından bazıları Kurhesıni aşiretine mensup cesur kişilerdi. Örneğin; Selman Bey, Nezir bey ve Muhtar Mehmet'dir. Muhtar Mehmet İskele köyünden birçok ailenin büyük dedeleridir. Muhtemelen İskele'li Oktay Aslantaş'ın da yakın akrabasıdır.

Kurhesini aşireti üzerinden siyasi ve ekonomik rant devşirmeye çalışan Oktay Aslantaş, Kurhesıni aşiretinin Türkiye'ye geliş serüveniyle ilgili hiçbir sosyolojik saptamada bulunmamaktadır. Konuya sosyolojik açıdan yaklaştığımızda, Kürhesıni'lerin İran'dan Türkiye'ye göç serüveninin neden ve niçinleri burada belirttiğimiz gibidir. Bu bağlamda göç konusunu sözlü tarih ölçüsünde irdelediğimizde, Sımko Ağa faktörünün baskın olduğunu görmekteyiz. Geniş ve etkin Şıkaki aşiret konfederasyonuna hükmettiği ölçüde, Türkiye'deki sınır aşiretleri üzerinde de göreceli bir nüfuza sahip olan Sımko Ağa'nın Kurhesıni'lere ilişkin sert tutumu söz konusudur. Kurhesıni aşireti göçüyle ilgili güçlü iddialardan birine göre; Sımko Ağa'nın ordusuyla Ermeniler arasında “Merşuni” çatışması yaşanır. Kurhesıni'ler bu çatışmada, Sımko Ağa'nın ordusu içerisindeki kendi düşmanları olan bazı atlı savaşçılara karşı otlar arasına sivri kazıklar çakmak suretiyle tuzaklar kurarak birçok savaşçının ölümüne ve yaralanmasına neden olduğu söylenir. Bundan dolayı, Sımko Ağa'nın çok sert bir tutumuyla karşılaşırlar. Sımko Ağa'nın sert tutumundan muzdarip olan Kurhesıni'lerin bu kesimi Türkiye'ye kaçmak mecburiyetinde kalır.

Bu nedenle Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakılan Kurhesıni'lerden bazıları Sımko Ağa'nın baskısını sebep göstererek Kürd'lüğe tepki olarak kendilerini Azeri olarak nitelendirdiler. Sistemle entegre olmaya çalışan bu kesime karşı Van'daki birçok Kürd aşireti zamanla tepkiler vermeye başladı. Bu yönlü tepkiler zaman zaman kabararak tatsız olaylara varacak ölçüde vuku bulunca, Kürd refleksine karşı bir kısım Kurhesıni savunma güdüsüyle sistemin daha da merkezine doğru pozisyon almaya çalıştılar. Bu tür olumsuz yaklaşımlar bölgenin siyasi realitesine tezat yaratacak şekilde siyasi rant elde etmek isteyen Oktay Aslantaş gibi kişiliklerin türemesine zemin yarattı. Kurhesıni aşiretinin temiz duygularını istismar eden bu tür kişilikler zaman zaman arenalarda boy göstermeğe çalışsalar da, gerek bölgenin mevcut siyasi koşulları ve gerekse sağduyulu Kurhesıni aşireti, karanlık bir oyunun figüranı olmaya çalışan ve zurnanın son deliği bile sayılmayan Oktay Aslantaş ve gibilerine müsaade etmeyecekleri dünden aşikârdır.

 

Yorumlar
T
TÜRKMEN4 gün önce

Kuresunni Türk Oğlu Türktür, Geldiği tarihte 1925 değil 1800-1820 tarihleridir, Urmiye Hoy Tebriz bölgesinde KureSUNNİ köyleri vardır, varsa tanıdığın İranlı tanıdığın sor bakalım İran da onlara hangi millet derle, Kürtler çoğaldıkça her yeri kendilerinin sanıyor, fazla değil 20 yıl önce bile Van ilçeleri değil Van merkezde Kürtler azınlıktı, Hani Kürt olsakta sorun değil ama Kürt Olmayana Kürtsün diye dayatmak bir asimilasyondur, İngilizin Fransızın yaptığıdır, Kürtler bin yıllardır bir devlet kurmadan Asur Urartu Roma Arap Türk Devletleri altında yasamia bir topluluk ve hiç bir devlet ne diline ne dinine ne ırkına karışmıştır, (Atatürk Dönemi hariç) Şimdi çoğunluk olduğunuzu zannedip yanınızda yaşayan komşularınıza akrabalarınıza bir şeyleri dayatmaktan vazgeçin, kim Türk Kim Kürt çok önemli değil insan olalım....

F
Ferit3 hafta önce

İşinize geldimi küresunni kürttür işiniz bittiğinde acemdir kimse küresnnileri basamak olarak kullanamaz ermenilerde kürt kabul ediyorsunuz

F
Fırat seven5 ay önce

Gurhasiniler kürttür

K
Küresinli6 ay önce

Saçma bir yazı olmuş. Bu gün bile akrabalarım esteren yestekan ve hoydalar. Hiç birisi kürtçe bilmemekte safi Azerice konuşmaktadırlar. Biraz salllamasyon yazı olmuş. Tarihten bilmez,siyaha beyaz demek gibi bir şey sizinki.

a
andelip9 ay önce

Küresünnilerin Kürt olduğunu gösteren en sağlam delil, aynı kürtlerin çoğu gibi sünni-şafidirler. Sünni türklerin yüzde 100'ü sünni-hanifidir. Küresünnilerin bir bölümü azerilerle yakın coğrafyada yaşadıkları için türkçe konuşmaya başlamışlardır.

Y
Yavuz10 ay önce

Ben kurhesiniyin kürdüm aşiret yaklaşık 100 bin kişilik nerde yaşadıklarını biliyorum içinde 1 tane bile türk yok hepsi kürd

K
Kaan11 ay önce

Küresinliler Türk'tür. Ben küresinliyim ve öz oğlu öz Türk'üm. Kimse uydurmasın Kürt'tür falan diye. Kürt-Türk ayrımı yapmıyorum. Ama özümü de unutmadım. Biz Küresinlililer Çepni Türküyüz. Babam profesör ve bu konuda bilimsel araştırmaları da var. Küresinliler kesinlikle Türk'tür. Özünüzü bilin araştırın. Yazıyı yazan Kürt kardeşim de bir tane kaynak belirtmemiş ve hikaye anlatmış. Kürtleştirme gibi bir durum söz konusu resmen. Bu yazının bilimsel ve kanıtsal olarak hiç bir kabulü yoktur. Ve hikayeden ibarettir. Gidip isterseniz bu konuda konuşan çok ünlü tarihçilerden de öğrenebilirsiniz. Her ne olursa olsun Kürt Türk kardeştir. Ayrımcılığın manası da yoktur. Biz Kürt kardeşlere siz Kürt değil Türk'sünüz demiyorsak, Kürt kardeşlerden de ricam biz Türk kardeşlerinize siz Kürt'sünüz demeyin. Bu sömürüden başka bir şey değildir. Herkes özünü iyi biliyor. Ben Kürdüm diyen Kürt'tür ben Türküm diyen Türk'tür. Kimse hiç bir kaynak belirtmeden kafasına göre hikaye yazmasın.

a
ali kaya2 yıl önce

juresunnilere kürt diyen gitsin iranda görsün kürtmü türkmü. kimse karnından konuşmasın . yazıyı yazanda kürt milliyetçiliği yapmasın. kürtlerle küresunnilerin benzer bir yanı yok. kürt hint iran dil ailesine mensup küresunni ural altay. yazar bey ırkçılık yapma bilmeden konuşma az tarih oku

M
Mustafa4 yıl önce

Küresünnilerin adına konuşmayın. Tarih Profesörleri, çeşitli kaynaklar ve Küresünnilerin yaşlıları İran'dan gelen Azeri Türkmenleri olduklarını dile getiriyorlar. Asıl ırkçılar ve faşistler siz kürtler'dir.

B
Baran4 yıl önce

Kuresuni ler Kürt tür bu açık tır kafaları karıştırılıp kendilerine Türklük nispet ediliyor kürtlüğün öz evladı olan ulusun yegane parçası kuresuniler Kürt tür kimse bize türk demesin biz kim olduğumuzu biliyoruz

Yorum Ekle