BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, konuşmasına Paris'te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi anarak başladı. Kışanak, Paris'te herkesin gözünün önünde olan bir mekana giren katiller 3 Kürt kadınını katlettiler. 3 kadın politik aktivistlerdi. Halklarının özgürlük mücadelesine katkı sunmak istiyorlardı. Kadın mücadelesine inanmış 3 sivil savunmasız kadındılar. Bu katliamı yapanları ve arkasındaki güçlerine lanetliyor ve kınıyoruz. Onlar aslında o gün Sakine, Fidan ve Leyla'yı katlederek özgürlük mücadelesi verenlere gözdağı vermek istediler dedi. Kışanak, suikastın Kürt sorununda yaşanan sürece denk gelmesinin vahameti arttırdığını vurgulayarak, barış çabalarının katledilmek istendiğini ancak bunun başarılamayacağını söyledi.
'Cansız işkence tezgahlarında insanlığın yenilmez olduğunu kanıtladı'
Kışanak, Sakine Cansız, Dersim katliamından sonra yılmayan Dersim halkının yiğit evladıydı. Katliamlar Dersim halkını ve onun yiğit kızı Sakine'yi durduramamıştı. Katillere ve katliamcılara boyun eğmedi. Diyarbakır zindanı ve Elazığ'da en amansız ve insanlık dışı işkencelere maruz kaldı ama bir gün olsun aman dilemedi. Diyarbakır cezaevinde cellatlara ve işkencecilere her gün duruşu ile insanlık dersi verdi. İnsanlığın yenilmez olduğunu işkence tezgahlarında kanıtladı diye konuştu. Sakine Cansız'ın korkunç işkencelere rağmen hiçbir zaman umudunu kaybetmediğini belirteren Kışanak, Her zaman 'biz haklıyız ve gurur duyacağız' dedi. Barışa ve özgürlüğe dair umutlarını hiçbir zaman yitirmedi. Sakine Cansız, Seyit Rıza gibi yüreğinde büyüttüğü umuda karşı tuzak kuranlar tarafından katledildi. Seyit Rıza'da 37'de Dersim harekatı başladığında onu tanıyanlar hem mücadele ettiğini hem de katliamın önüne geçmenin çabasını sarf ettiğini söylüyordu. Tarihçilerin hemfikir olduğu gibi katliamı durdurmak üzere görüşmeye giderken yakalandı ve idam sehpasında katledildi. Seyit Rıza o gün 'Ben sizin hilelerinizle baş edemedim bu bana ders olsun bende sizin önünüzde diz çözmedim buda size dert olsun' demişti. Sakine de ölümle karşılaştığı son saniyeye kadar hiçbir cellada, katliamcıya boyun eğmedi bu da size dert olsun dedi.
'Doğan yiğit bir Kürt kadınıydı'
Sakine, kahramandı, yiğitti. O katledilemez. Ancak katilleri, kalleş ve alçaklar. Yüzlerini gizleyecek kadar korkaklar. İnsanlık tarihinde lanetli olarak bilinecekler diyen Kışanak, Sakine Cansız'ın tarihi bir kişilik olduğunu belirtti. Fidan Doğan'ın Avrupa'da büyümüş bir kadın olarak Kürt halkına gönül vermiş başarılı bir diplomat olduğunu vurgulayan Kışanak, Doğan'ı Avrupa'da herkesin tanıdığını söyledi. Kışanak, Yiğit bir Kürt kadınıydı. O büro Kürt halkının özgürlük mücadelesinin lobi çalışmalarını yürüten bir mekandır. Figen Doğan da orada çalışıyor ve demokratik bir mücadele yürütüyordu. Onu katlederek Kürt halkının sesini duyurma çabalarını katledeceklerini zannedenler yanılıyorlar. Figen Doğan arkasında onlarca Kürt diplomat bıraktı diye konuştu. Leyla Şaylemez'in genç bir kadın olduğuna işaret eden Kışanak, Şaylemez'in her zaman halkının özlemi ile kendisini geliştirmeye çalışan bir kadın olduğunu vurguladı.
'Barışa inananlar cenaze törenlerine katılarak görevini yapmalı'
Suikast ile öldürülen kadınları saygı ve minnet ile andıklarını vurgulayan Kışanak, Bu 3 arkadaşımızı ölüm hiç yakışmadı. Siz ölümsüzleştiniz. Sizi sonsuzluğa uğurlayacağız. Çarşamba günü Amed'de olacaksınız. Halkımız sizi bağrına basacak. Perşembe günü görkemli bir tören ile sizi saygı ile selamlayacağız. Cuma günü Sakine'yi Dersim'de Figen'i Elbistan'da Leyla'yı da Mersin'de toprağa vereceğiz dedi. Kışanak, kendisine "İnsanım" diyen herkesin törene katılmasını isteyerek, Barışa ve çözüme inananlar cenaze törenlerine katılarak görevini yapmalı. Sürece inanan ve devam etmesini isteyen herkes o gün orada olmalı. Kadın özgürlüğüne inanan herkes o gün bu 3 güzel kadın ile birlikte olmalı dedi.
'Perşembe günü tüm Türkiye tek yürek olmalı'
Saldırının Kürt halkına ve onun mücadelesi ile kadın özgürlük mücadelesine yönelik olduğunu belirten Kışanak şunları kaydetti: İmralı'da Sayın Öcalan ile yapılan görüşmelere yönelik bir saldırıdır. Böyle diyorsak en görkemli töreni yaparak bu katillere ders vermeliyiz. Hükümete, mülki ve idari yöneticilere sesleniyorum: Her zaman bu tür süreçlerde en çok konuşulan şey samimiyettir. İşte bugün samimiyet günüdür. Birinci sınavdan başarılı olunamadı. Katliam önlenebilirdi ama önlenilemedi. Herkes provokasyon dedi göz göre göre cinayet işlendi. O zaman çokça söylediğiniz samimiyet testinden geçmek için işte size fırsat. Gerekli saygıyı gösterin ve acıyı paylaşın. Madem görüşmelere yönelik saldırıydı, o zaman Perşembe günü tüm Türkiye tek yürek olmalı. Bu güçlere cevap vermelidir. Cenaze törenlerine katılabilenler katılmalı, katılamayanlar da bulundukları yerde bu duruş içinde olmalıdır. Kışanak, Paris'te yapılan törenlerde her kesimden insanların yer aldığını ve aynı mesajı verdiğini belirtirken, Türkiye'de de aynı tutumun sergilenmesinin vakti olduğunu söyledi.
'Kürt halkının duygularını da mı vesayet altına alacasınız?'
Hükümet tarafından kullanılan söylemlerin yaşanan duruma denk düşmediğini vurgulayan Kışanak, Tabi ki bu insanlar devrimciydi ve özgürlük istiyorlardı. Buna yakışır bir tarzda halkımız tabi ki en görkemli şekilde bunları uğurlayacak. Kürt halkının sevincine gerekçe bulurlar, üzüntüsüne böyle derler. Kürt halkının duygularını da mı vesayet altına alacasınız? Bunu yapamazsınız. Onun için bu söylemlerden vazgeçin. Size düşen görev bu acıya saygı duymak. Paylaşma büyüklüğünü göstermiyorsanız bile hiç değilse bunu yapın diye konuştu.
'Fransa aydınlatamazsa zan altında kalır'
Paris'te yaşanan suikastın aydınlatılması konusunda birinci sorumlunun Fransa olduğunu vurgulayan Kışanak, cinayetin aydınlatılamaması durumunda Fransa'nın zan altında kalacağını belirtti. Büronun yakından takip edildiğinin defalarca Kürtlere söylendiğini belirten Kışanak, Fransa hükümetinin sorumlu olmasının Türkiye'nin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını kaydetti. Kışanak, Türkiye'de Fransa kadar sorumluluk sahibidir. Bunun gereğini yapmalıdır. Bu 3 kadın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Vatandaşlarının yurt dışında katledilmesine seyirci kalan devlete, devlet denmez. Türkiye'de yurtdışında bulunan Kürtlerin faaliyetlerini yakından takip ediyor. Oralarda devletler ile işbirliği yapıyor. Bunları yeterli bulmayınca sitem ediyor şeklinde konuştu.
'Herkes sürecin ilerlemesini istiyorsa sorumluların bulunması için çaba harcayacak'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 28 Eylül 2012 günü NTV'de katıldığı programda, Avrupa ülkelerinin işbirliği yapmadığını söylediğini ve Fransa'nın adını verdiğini hatırlatan Kışanak, Erdoğan, 'Fransa'da terörist başları cirit atıyor' dedi. Kast ettiği Sakine Cansız'dır. Ondan başka üst düzey kimse yoktur. Ardından Fransa savcılığı açıklama yapıyor ve işbirliği yaptıklarını söylüyor. Bu cinayetin işlenmesinden birkaç gün sonra Başbakan açıkça, 'Türkiye 5 Kasım 2012'de Fransa interpolüne mesaj atarak Sakine Cansız'ın Paris'te olduğunu bildirdi' diyor. Yani Türk istihbaratının bilgisi var. Yani Sakine Cansız Türk istihbaratının da takibinde olan bir kişidir. Demek ki adım adım izliyorlardı. Bu cinayet önlenebilirdi ya da katillerin yakalanması daha kolay olabilirdi. Bütün bunları söylüyoruz diye kimse bizi suçlayamaz. Biz bu ülkede derin devleti dahi söyleyemeyeceksek neden bahsedeceğiz. Bunu bile sağlayamayan yaklaşım barış girişimi yapabilir mi? Madem görüşmeleri engellemeye yönelik provokasyon diyorsunuz o zaman aydınlatılması için çaba sarf edin. Çünkü bu girişimi başlatan AKP ve Başbakan'ın kendisidir. O zaman bu suikast aynı zamanda hükümetin girişimini de hedeflemiştir. Demagoji yapmaya ve gerçek katillerin aradan kaybolmasını sağlamaya gerek yok. Herkes sürecin ilerlemesini istiyorsa sorumlu davranıp çaba harcayacak ifadesini kullandı.
'Biz katillerin bulunmasını istiyoruz'
Hüseyin Çelik'in açıklamalarının sürece hiçbir katkı yapmadığını vurgulayan Kışanak, Peşin hüküm veren bir söylem olmuştur. Bu doğru değildir. Biz kimseyi peşinen mahkum etmiyor ve tek başına adres göstermiyoruz. Biz katillerin bulunmasını istiyoruz. Ama kimse bunu söylerken bunu biçimlendirmeye kalkışmasın. Uluslararası güçler varsa Türkiye ile Fransa'nın birçok anlaşması var el ele verip bunu da çıkarabilirler diye konuştu.
'Herkesin ciddi olması lazım'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 13 yıl önce yaşanan süreci başlatmak için Avrupa'ya çıkma kararı aldığını hatırlatan Kışanak, Sayın Öcalan çözüm niyeti olmasaydı o koşullarda görüşmez ve ateşkes ilan etmezdi. Öcalan daha o dönemde çözüm için adres olarak Avrupa'yı belirledi ve ateşkes ilan etti. Ama bunun karşılığında uluslararası bir komplo ile Türkiye'ye teslim edildi. O gün sağduyulu bir yaklaşım ortaya konulmasaydı Türkiye'yi kanlı bir boğazlaşma bekliyordu. Sayın Öcalan çabaları ile bunu engelledi. İmralı sistemi barışa kurulmuş bir tuzaktı. Buna rağmen vazgeçmedi ve 13 yıl boyunca tek kişilik hücrede kalmasına rağmen hakiki ve gerçek barış için yeniden kendisini üretip bunun imkanlarını yaratmaya çalıştı. Bundan dolayı tarihi doğru okumak ve doğru yerde durmak lazım. Bu gün Seyit Rıza'ya tuzak kuranlar Türkiye'ye 100 yıl kaybettirdi. Sayın Öcalan'a uluslararası komplo kuranlar Türkiye'nin 13 yılını çaldı. Şimdi bütün bunları görerek hakiki ve gerçek bir barışa hazır mı hükümet? Kimse küçük hesaplar ile bu sürece yaklaşamaz. Bu vebali ağır bir süreçtir. Herkesin ciddi olması lazım. Biz böyle yaklaşıyoruz. Biz sayın Öcalan ile başlatılan görüşmeleri geç kalmış, doğru bir süreç olarak görüyoruz ve arkasındayız dedi.
'Sorunu çözen kahraman olur'
Görüşmelere Örgüt ile istihbarat görüşmesi şeklinde yaklaşanların, sorunun çözümüne yönelik kudreti gösteremeyeceğine işaret eden Kışanak, Diyarbakır'daki işkencecileri mahkum edeceksek, birlikte bir geleceği inşa etmek için kararlı ve sabırlı durmak lazım. Bu sorunu çözün kahraman olur. Kim çözüme katkı yaparsa halklar onun arkasında durur. 'Çözüme giden oy kaybeder' tezi çözmeyelim demektir. Daha dün markette yanıma bir Türk kardeşim geldi ve herkesin sorumluluğunu yapması gerektiğini söyledi. Aynı şeyi Başbakan ve hükümetin de göstermesi lazım. Bu toprakların artık özgürlüğe ve barışa ihtiyacı var. Böyle düşünürsek barış gelir diye konuştu. DİHA