CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyona tepki göstererek konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, operasyonun yapılış şeklini eleştirdi. Türkiye Taşkömürü Kurumu için yayınlanan genelgeyi de gündemine alan Kılıçdaroğlu, "Sendikaların bu konuda sessiz kalmasını da eleştirmiştim. Ama bir şeyin hakkını vereyim, bizim eleştirimiz sonrası genelgeyi yürürlükten kaldırdılar. Sanki çok para veriyorsun da işçiden borçsuz olmasını istiyorsun. Yine Zonguldak'ta güzel bir miting düzenlendi. Taşeron işçilere sahip çıkıldı" dedi.
'Özel mahkeme olan bir ülkede adalet olmaz'
CHP milletvekilleri tarafından hazırlanan cezaevi raporunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, hasta tutsakların tek tek ziyaret edilerek, durumlarının raporlaştırıldığını dile getirdi. İnsana insan olduğu için değer vermek gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hapishaneler bizim kabul edebileceğimiz koşullar değil. 2002'de 59 bin olan hükümlü-tutuklu sayısı 132 bini aştı. Burada bir sorun var. Bunun mücadelesini vermeliyiz. İnsan insandır, onun sorunlarını çözmek sosyal devletin görevidir" diye konuştu. Yargı sistemine de dikkat çeken Kılıçdaroğlu, özel yetkili, sıkıyönetim ve devlet güvenlik adı altında mahkemelerin olduğu bir ülkede adaletin olamayacağının altını çizdi. Özel mahkemelerin siyasi otoritelerin sopası görevini gördüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, "Siyasi otorite talimat verir onlar yerine getirir. Defalarca söyledik, şimdi kaldırıyorlar. Özel yetkili mahkemeleri kaldırdınız da yerine ne getirdiniz? Davaları da kaldırdınız mı? Hayır. Devam ediyor. Bunlar siyasi infaz mahkemeleridir. Bunlara mahkeme denmez" dedi.
HSYK'yı eleştirdi
Konuşmasında bir fıkraya da yer veren Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın yalan söylediğini ifade etti. TSK mensuplarına yönelik gerçekleştirilen davaları eleştiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu mahkemeler haksızlık yapıyor. O noktaya geldik ki o mahkemeye talimat verenler de şikayet etmektedir. Değerli Türk büyüğünün jetonu yeni mi düştü bilmiyoruz ama geldiği nokta Türkiye için iyi bir noktadır. Geçen hafta burada HSYK'yi eleştirmiştim. Arkasından bir bildiri yayınladılar, siz bizi nasıl eleştirirsiniz diye. HSYK'yi bağımsız bir organ olarak gördüğümüz için orayı eleştirdik. Ama her eleştiriden sonra bizi eleştirmeyi görev biliyorsanız yanlış adrestesiniz. Başbakan kalkıp yargıya talimat verdik dediğinde neden eleştirmediniz? Ben söyleyeyim; çünkü talimat alıyorlar. Siyasi otoriteden talimat alan bir yargı sadece Türkiye'de değil tüm dünyada sorgulanır. Silivri davalarında görev alan ve tutukluluk kararı veren tüm yargıçlar terfi etmiş, karşı çıkanlar cezalandırılmıştır."
'Geyik muhabbeti yapmayacaksınız'
Başbakan Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmede AB'den ayrılarak Şangay Örgütü'ne girme konusunda söylediği sözlere tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı 'değerli Türk büyüğü' olarak adlandırarak, "Bu değerli büyüğümüz 'AB'den çıkalım. Şangay Beşlisi'ne girelim' dedi. Bir ülkenin devlet başkanıyla konuşurken, bulunduğunun ülkenin dış politikasını iyi bileceksiniz. Geyik muhabbeti yapmayacaksınız. Bizim açımızdan utanılacak bir durumdur bu. Şangay İşbirliği Örgütü'ne neden girmek istiyoruz? AB'yi neden dışlıyoruz? 1071'den beri bizim yönümüz Batı'ya çevrilmiştir. Batı sadece bir coğrafyanın değil bir medeniyetin ismidir. Siz o çağdaş dünyadan kendinizi koparmak istiyorsunuz. Kiminle konuştuğunuz, kime danıştınız? Eğer Şangay İşbirliği Örgütü'ne girecekseniz, NATO'yu ne yapacaksınız? NATO'dan da herhalde çıkacaksınız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Avrupa Birliği'nden hak ve özgürlükler alanında karşılaştığı eleştirilerden kurtulmak için vazgeçmek istediğini belirtti.
Anadilde savunma değil, savunma hakkıymış!
CHP'nin tarihinden örnekler veren Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman siyasi idamları savunmadıklarını, hak ve özgürlük mücadelesi verdiklerini iddia etti. Meclis'ten geçen anadilde savunmaya ilişkin yasayı ele alan Kılıçdaroğlu, "Anadilde savunma diye bir tasarı geldi, adı yanlış. Savunma hakkıdır bu. Almanya'da on binlerce Türk çocuğu okuyor. Türkiye'ye geldiği zaman nasıl savunacaklar bir suçlamayla karşılaştıklarında. Türkçeyi iyi bilmiyor. İngiltere'den gelen İngilizce, Almanya'dan gelen Almanca savunacak kendini. Biz etnik bir kimliğe ilişkin olan bir düzenleme olarak bakmadık. Görüşümüz açık. Önergelerimiz var. Dar alanlara sıkışarak siyaset yapmak doğru değil. Bize de ülkeye de yararı olmaz. Hiç bir zaman etnik kimlik ve inanç siyaseti yapmadık. Yapanları aşağıladık, kötüledik" dedi.
'Herkes konuştuklarına dikkat etsin'
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma sonrası yaşanan tartışmalar ve gelen tepkilere değinen Kılıçdaroğlu, parti tüzüğünden milliyetçiliğe ilişkin maddeyi okudu. Atatürk milliyetçisi olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, herkesten konuştuklarına dikkat etmesini istedi. CHP'nin sosyal demokrat bir parti olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, aynı zamanda milliyetçi ve ulusalcı olduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, Güler'i kastederek, "Her arkadaşımız konuşunca sözlerinin nereye çekileceğini düşünerek konuşmalıdır. Meclis kurulunda konuşurken, üniversite kürsülerinde ders vermiyoruz, o nedenle kullandığımız cümleleri iyi seçmeliyiz. Dikkatli ve özenli bir üslup kullanacağız. A dersin B yaparlar" diye konuştu.
'Boynunuzda halen tasma mı var?'
Meydaya yüklenen Kılıçdaroğlu, daha önce "yalaka medya" dışında medyayı sert bir şekilde eleştirmediğini söyleyerek, "Ama o değerli Türk büyüğü 'sizin boynunuzda tasmalar vardı ben çıkardım' dediğinde niye eleştirmediniz? Yoksa halen boynunuzda tasma olduğunu mu düşünüyorsunuz? Eğer demokrasisi çalışan bir ülke olsaydı, medyası çalışan bir ülke olsaydı bu lafı eden bir başbakan o koltukta oturamazdı. Biz medyaya verilen talimatı biliyoruz. CHP'nin içini karıştırın diyor. Önümüzde sağlıklı çalışan, kafa yoran bir medya yok" şeklinde konuştu. DİHA