SON DAKİKA

KCK davasında 'özgür basın susturulamaz' sloganı

10 Eylül, 2012 13:50 Güncelleme: 10 Eylül, 2012 13:50 KCK davasında 'özgür basın susturulamaz' sloganı

KCK Basın komitesi davası olaylı başladı. Mahkeme oturma düzeni sağlanmadığı gerekçesiyle tutuklu sanıklar salondan çıkarıldı

 

20 Aralık 2011'de " KCK " adı altında düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 36'sı tutuklu 44 gazetecinin yargılandığı dava İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde görülmeye başlandı. 
Duruşmada tutuklu ve tutuksuz yargılanan gazeteciler, aileleri ve avukatları hazır bulundu. Çok sayıda avukatın takip ettiği duruşma salonuna girişlerde ise olağanüstü önlemler alındı. Salona girmek isteyenler, iki bariyerden geçerek salona girdi. Salonun küçüklüğü ise hem aileleri hem gazetecilere mağdur etti. Her tutuklunun ailesinden bir kişi alındı. Duruşmayı DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak,BDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, BDP Mersin MilletvekiliErtuğrul KürkçüSırrı Süreyya ÖnderSebahat TuncelHasip Kaplan , Levent Tüzel, Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol, Evrensel Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat, Basın Enstitüsü dönem sözcüsü Kadri Gürsel, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye temsilciliğinden Yurdanur Atadan, Oktay Ekşi, Öztürk Türkdoğan, Lami Özgen, İlhan Cihaner , Meral Danış Beştaş, Filiz Koçali, CHPİstanbul Milletvekili Melda Onur, Ercan İpekçi, Büşra Ersanlı AFP, BelçikaHollandaAlmanya ve Avurupa ülkelerinden gazeteciler duruşmaya izlemeye geldi.

 

SLOGANLARLA ADLİYEYE GİRDİLER


Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı adliye önünde açıklama yapan Kışanak, sanıklara yöneltilen suçlamaların tamamının meslekleriyle ilgili olduğunu savundu. Kışanak, “Tutuklu gazeteciler hakkında ileri sürülen suçların tamamı görevlerinin gereği, yaptıkları haberler ve çalışmalardır. Bunu suç kabul eden bir yargı mantığıyla karşı karşıyayız. Tabi buna yargı demek, adalet demek, yargının bağımsızlığı gözüyle bakmak imkansızdır" diye konuştu. Bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk da, “Bu dava iktidarın kararıyla gerçekleşen siyasi ve bilinçli bir davadır. Bizler onurlu basının, yargılanan sanıkların yanında olacağız. Bir an önce bu utanç davasından kurtulmalı Türkiye"dedi. Eski Almanya Milletvekillerinden Profç. Dr. Norman Paech de basın açıklamasına katıldı. Açıklamaların ardından sanık yakınları sloganlar eşliğinde adliyeye girdi.

 

'ÖZGÜR BASIN SUSTURULAMAZ' SLOGANI



Duruşma salonunda avukatlar ayakta kalınca Mahkeme Başkanı Ali Alçık, salonu boşaltma kararı verdi. Bunun üzerine salondan protestolar yükseldi. Tutuklular ve izleyiciler ayağa kalkarak, "Özgür basın susturulamaz" sloganları attı. Mahkeme heyeti salonu terk etti. Salonda polisler ve izleyiciler arasında gerginlik yaşandı. Tututlu gazeteciler salondan çıkarıldı. Salondaki izleyiciler dışarıya çıkarılmaya çalıştı. İzleyiciler ise buna direndi. 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ali Alçık, salonun boşaltılmaması durumunda duruşmaya devam edilmeyeceğini belirtti. İzleyicilerin salonu boşaltmaması üzerine salona dönmeyen mahkeme heyeti duruşmaya 2. bir ara verdi. Duruşmaya 13.00'te devam edilecek.

 

MAHKEME BAŞKANI KOMİK OLAN NE?


KCK davasında verilen aranın ardından duruşmaya devam edildi. 13.30'da başlayan duruşmaya sanıkların kimlik tespitiyle başlandı. Sanıklar yapılan yoklamaya Kürtçe 'Ez lı virim' diyerek karşılık verdi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın 'hazır oldukları görüldü' şeklinde cevap vermesi salonda gülüşmelere yol açtı. Bunun üzerine Alçık, 'Komik olan ne' diye salona seslendi. Yoklama esnasında bazı sanıklar ise Zazaca, 'Ezdaro' (buradayım) diye karşılık verdi. Duruşmada avukatların müdafilik talepleri alınıyor.

 

'ADİL YARGILAMA MÜMKÜN DEĞİL'


KCK davasında sanık yoklama ve müdafilik taleplerinin alınmasının ardından söz alan avukat Baran Doğan, ''Bu mahkemeler tartışmalı mahkemelerdir. Mahkemeniz geçici bir mahkemedir.'' şeklinde konuştu. Mahkeme salonunda izleyicilerin konuşması üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Ali Alçık, izleyicileri 'Burası kahve değil, lütfen susun' şeklinde uyardı. Uyarının ardından sözlerine devam eden Avukat Baran Doğan, ''Bu mahkemeler artık yargılama yapamaz. Yeni kurulan Terörle Mücadele Kanunu 10. Madde ile görevli mahkemelerin de bu davalara bakabilmesi gerekiyor. Mahkemenizin adli yargılama yapması mümkün değil. Sanıkların 'doğal bir yargıç' karşısına çıkması gerekiyor'' dedi. 

Doğan, yargıcın güvencede olması gerekiyor diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yargıç verdiği kararlar nedeniyle haklarını yitirmeyecek. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri daha önce hükümet tarafından bir alt mahkeme olan sulh cezaya atandı. Bu mahkemeler biz bağımsızız, bize müdahale edilemez diyemez. Bu açıdan mahkemeler güvencede değildir. Şimdi bakın İdris Naim Şahin dürüst bir insandır. 
Diyor ki, ''şiirlerine, resimlerine yazılarına propagandalarını yansıtıyor.'' Şahin, polis teşkilatının başıdır. Soruşturma sürerken bu sözleri söylüyor. Adam Başbakan'a söyletiyor: 'Yargıçlara gerekeni söylüyoruz, onlar gereğini yapıyor' diyor. Yargıtay Başkanı da cevap veriyor. Yargı hangi özgürlüğün kötüye kullanıldığını bilmemektedir. Başbakan da anayasal suç işlemiştir. Bu mahkemelerde adil yargılamanın yapılması mümkün değildir.''

Özel Yetkili mahkemelerin adil yargılama yapamayacağını öne süren Avukat Baran Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Mahkemeniz, Anayasa 'nın 10. Maddesi eşitlik ilkesiyle ve ceza kanununun ve 138. maddelerine aykırıdır. Mahkemeniz yetkisizdir. Türdeş davalar farklı farklı mahkelemelerde görülüyor. Mahkemenin talebimizi ve ileri sürdüğümüz gerekçeleri ciddi bularak anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasamahkemesine başvurmasını istiyoruz. Mahkeme talebimizi yerine getirirse tutuklama bir tedbir olduğundan müvekkillerimizin tahliyesini istiyoruz.'' 


SANIKLAR ANADİLDE SAVUNMA İSTEDİ 


Bunun üzerine mahkeme heyeti savcının mütalaasını istedi. Duruşma savcısı İsmail Işık, talebin ciddiye alınmadığını belirterek reddini istedi. Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, kararın daha sonra açıklanacağını ifade etti. Duruşmada şu anda sanıkların talepleri alınmaya başladı. Sanıklar anadilde Kürtçe savunma yapmak istedi.

 

HAKİM: NEDEN SÖZ VERELİM?



İddia makamın ara kararının ardından söz alan Avukat Sinan Zincir, ''sanıklar Kürtçe savunma talebinde bulunacaklar'' diyerek sanıklardan Ertuş Bozkurt'a söz verilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık'ın bu talebe 'Kürtçe savunma yapacaklarsa neden söz verelim' şeklinde cevap vermesi salonda bulunan izleyicilerin tepkisini çekti. Ardından söz alan sanık Yüksel Genç, bir kimlik inkârının söz konusu olduğunu söyleyerek, “ 12 Eylül Askeri Darbesi ve onun uygulamaları olduğunu ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti 'nin Lozan Anlaşmasını hatırlatan Yüksel, anadilimizle kendimizi ifade etmek istiyoruz” diyerek mahkemeden Kürtçe savunma yapabilmeleri için tercüman talebinde bulundu.

Mahkeme Başkanı Ali Alçık, salonda bulunanlara duruşmaların salı, çarşamba ve perşembe günleri görüleceğini hatırlatarak: ''Duruşmalar 10.00'da başlayacak, 17.00'de bitecek. Cuma günü ODATV davası olduğu için duruşma yapamıyoruz'' dedi.

 

HAKİMLE İZLEYİCİLER ARASINDA GERGİNLİK 


Salonda söz alan avukatların seslerinin gelmemesinden yakınan izleyicilerle Mahkeme Başkanı Ali Alçık arasında tartışma yaşandı. 
İzleyiciler, Alçık'a 'ses gelmiyor, duyamıyoruz' diye tepki gösterdi ve Mahkeme Başkanı ile seyirciler arasında gerginlik yaşandı. Yaşanan gerginliğin ardından mahkeme başkanı Alçık, 'Salonu boşaltırım. Ayağa kalkmayın, oturun yerinize. Ne demek duymuyorum, duyuluyor işte' diye karşılık verdi.

 

TERCÜMAN İSTENEBİLİR 


Avukat Deniz Çelik ise söz alarak şunları söyledi: "2001'den daha farklı bir ortamdayız. 24 saat yayın yapan bir Kürtçe televizyon var. Devlet Kürtlerin varlığını kabul etti, üniversitelerde Kürtçe bölümler açıldı. Kürtçe seçmeli ders söz konusu. Anadilde savunma hakkı verilmeyerek gazetecilerin savunma hakkı ihlal ediliyor. Kendilerine tercüman atanmalı. Mardin Artuklu Üniversitesi'nden veya TRT Şeş'ten bir tercüman temin edilebilir."

 

AVUKAT POYRAZ KÜRTÇE SÖZ ALDI


Avukat İnan Poyraz ise sözlerine Kürtçe konuşarak başladı. Ardından sözlerine Türkçe devam eden Poyraz, 1980'de Türkçe bilmediği için başına gelen bir olayı anlattı. "Annem 5 yaşında beni köyde dışarıya gönderdiğinde askerlerle karşılaştım. Operasyon vardı. Bana geri git demişler ama ben anlamıyordum. Aradan geçen 32 yılda hala değişen bir şey yok. Hala bizim köyde çocuklar Türkçe bilmez. Hala operasyonlar var" dedi. Milyonlarca Kürt olduğunu ve Kürtleri dinlemeyerek barış dilinin kurulamayacağını ifade eden Poyraz, "Devlet kendi vatandaşını dilmeyecekse, televizyonlarda konuşanlar samimi değil ya da yalan söylüyor. AİHM, Lozan Anlaşması, uluslararası düzenlemeler Kürtlerin anadilinde kendisini ifade etmesi için düzenlemeler yapılmıştır" dedi.

 

'MAHKEME UTANMADAN GÖREV YAPIYOR' TARTIŞMASI 


Avukat Abdulbaki Boğa, mahkemelerin kararlarını hükümetin aldığı kararlar olduğunu, mahkemenin tüm görevlerini, bağımsızlığını unutarak, bu şekilde Anayasal suç işlediklerini ifade etti. "Başbakan, benim HSYK'am, benim yargım, benim yargıtay başkanım, benim yargıcım diyor. Biz ne zaman onun olduk. 80 yıldır İttihat Terakki zihniyeti Kürt sorununu yok saydı. Boğa, ÖYM'lerin geçerliğini yitirdiğini belirterek, "Mahkemeler utanmadan sıkılmadan aynı şekilde yargılama yapmaya devam ediyor" dedi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık ise Boğa'ya hitaben "Utanması gereken biz değiliz, mahkemeye bunları söyleyenlerdir" dedi. Avukatlar ve mahkeme başkanı arasında gerginlik yaşandı. Avukatlar Alçık'a 'sözlerinizin muhattabı Erdoğan mı? Erdoğan ise ellerinizden öperiz'' dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Alçık, konuya açıklık getireyim diyerek ''Ben bu sözleri bağımsız mahkemelere 'utanmadan sıkılmadan aynı şekilde yargılama yapmaya devam ediyor' diyenler için söyledim'' dedi.

DURUŞMA BİTTİ

KCK Basın davası sona erdi. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, duruşmanın yarın saat 10.00'da kaldığı yerden devam edeceğini belirterek heyetle beraber salondan ayrıldı. Bu sırada salonda bulunan izleyiciler 'Özgür basın susturulamaz' sloganları eşliğinde tutuklu gazetecileri uğurladı. Tutuklu gazetecilerin cezaevlerine gönderilmesinin ardından salon boşaltıldı.  Duruşmanın sonunda ise tutuklu gazeteci İsmail Yıldız 3 aylık bebeğini kucağına aldı. Yıldız, yeni doğan bebeğine gözyaşları içerisinde veda etti. Bu esnada salonda bulunan izleyeciler de gözyaşlarına boğuldu.


Yorum Ekle