SON DAKİKA

'Karıştır barıştır' tutmadı!

06 Nisan, 2012 11:12 Güncelleme: 06 Nisan, 2012 11:12 'Karıştır barıştır' tutmadı!
12 Eylül davasının ikinci gününde müdahil gerilimi vardı. Şendiller müdahil olmak istedi, Devrimci 78'liler "O bir katil" diye bağırdı.

ANKARA-  Tarihi 12 Eylül davasının ikinci gününe katılım az olurken, duruşmada solcu ve ülkücü müdahiller arası gerilim vardı. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce de müdahillik talebinde bulunanların bile salona gelmediğine, dışarıda bekleyen televizyonlara açıklama telaşında olduğuna dikkat çekti. İnce, “Duruşma burada yapılıyor. Burada olmanız gerekir. Dışarıda açıklamalar yapacağınıza gelin yargılamaya katılın” çağrısı yaptı. 

'Önce özür dilesinler'

68'liler Dayanışma Derneği'nden İmdat Balkoca, darbeye zemin hazırlayan olaylarda yer alanların 'halktan özür dilemesi şartıyla' müdahillik taleplerinin kabul edilmesini istedi. Balkoca ayrıca sanıkların mahkemede bulunmamasını eleştirmesi üzerine Mahkeme Başkanı, “Bizi polisle karıştırıyorsunuz. O imzaları attık. Kalkıp ben mi getireceğim” dedi. 
Kahramanmaraş olaylarının bir numaralı sanığı ve davaya müdahillik talebinde bulunan Ökkeş Şendiller'in beyanlarının ardından, Devrimci 78'liler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Cumhur Yavuz oturduğu sıradan kalkarak “Katil o, nasıl olacak bu iş. Katil o” diye bağırdı. Ökkeş Şendiller bunun üzerine, söz konusu beyanların zapta geçirilmesini istedi. Avukat İrfan Sönmez de, ülkücülerin müdahillik talebinin reddedilmesi yönündeki açıklamalara tepki gösterdi ve şöyle dedi: “Ben göğsüme orak çekiç, kızıl yıldız takmadım, ay yıldız taktım. İşbirliği ise Türk milletiyle yaptım. Darbe sırasında sadece solcular değil ülkücüler de öldürüldü. Birbirimizi yargılamaya kalkarsak, bizim de söyleceğimiz konular var.” Avukat Vural Gündoğan da “Bazı sözlere bakıldığında 12 Eylül'de açılan kin ve nefret anlayışının aşılmadığını görüyorum” diye konuştu. 

Aranın ardından duruşma yeniden başladığında da aynı gerilim sürdü. Ülkü Ocakları Temsilcisi Harun Öztürk, ülkücülerin darbe şartlarına katkı sunduğu iddialarına tepki gösterince bazı kişiler itiraz etti. Bir başka tartışma da Devrimci 78'liler Federasyonu ile 78'li Girişimi üyeleri arasında yaşandı. 

İtirafçılık önerisi

Duruşmanın son bölümünde konuşan avukat Ömer Kavili, sanıkların kendilerini azmettiren kişileri ele vermek ve mahkemeye yardımcı olmak isteyebileceğini belirtilerek “Yürürlükte olan pişmanlık yasasından yararlanmasının her ne kadar bir insanın itirafçı olması kişiliğini sarsacak ise de bu olayda sanıklar eğer itirafçı olmayı tercih edecek olurlarsa cezalarından indirim yapılma hakkı da sanıkların hatırlatılmalıdır” diye konuştu. 
Mahkeme bugünkü duruşmada ara karar verecek. 

'Oğlum nerede, ocağın yıkılsın'

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın sağlık sorunlarını gerekçe göstererek, duruşma salonuna gelmediği davaya, 12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen ve mezarının yeri bilinmeyen Cemil Kırbayır'ın, 104 yaşındaki annesi Berfo Kırbayır geldi. Darbe mağdurları, Berfo Ana'yı alkışlarla karşıladı. 

Berfo Ana, kısa bir beyanda bulundu. Berfo Ana, oğlu Cemil Kırbayır'ın gözaltında öldürülmesi nedeniyle Kenan Evren'den şikâyetçi olduğunu belirterek “Evin yıkılsın, ocağın yıkılsın. Elin ayağın titremesin. Ben senden şikâyetçiyim. Ölene kadar şikâyetçi olacağım. Çocuğum nerede, niye getirmedin. Namussuz hayâsız. Kendisini burada görmek, dertlerimi ve tepkimi ona aktarmak isterdim. Kenan Evren'den oğlumun mezarını istiyorum. Ölene kadar davacıyım” dedi. MHP davasında bir dönem cezaevinde kalan Avukat Osman Başer de söz alarak “Berfo Ana'yı görünce ağladım. Anam da her gün beni beklerdi. Ama ben idamla yargılanıyordum. Onu görünce anamı hatırladım” diye konuştu. 

'Anamız sızlıyor'

Mikail Kırbayır da, “Kardeşimin cenazesi bize verilmediği gibi, nereye gömülü olduğunu da bilmiyoruz. 30 yıl boyunca 'firar etti' yanıtı verildi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun ısrarlı çalışmasında kardeşimin işkenceyle öldürüldüğünü öğrenebildik. Ancak nereye gömüldüğünü hâlâ bilmiyoruz. Bu bağlamda bütün ülkeyi zifiri karanlığa çeviren Kenan Evren, dönemin sıkıyönetim komutanları hakkında şikâyetçiyiz, davacıyız” diye konuştu. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce'nin “Kardeşinizin gömülü olduğu yer belli mi” sorusuna Mikail Karabayır “Hayır belli değil anamız onun için sızlıyor” yanıtını verdi. 
Berfo Kırbayır'ın Ankara Adliyesi'nin çıkışı sırasında basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da yaptığı açıklamada, “Azıcık vicdanınız varsa Cemil'in gömülü olduğu yeri söyleyin ve bu ananın acısını dindirin. 104 yaşına geldi hâlâ oğlunu arıyor” dedi. 

Tanrıkulu: O elleri getirin

Müşteki müdahil sıfatıyla duruşmaya katılan Nimet Tanrıkulu da 12 Eylül döneminde cezaevlerinde kadınlara yönelik taciz ve tecavüz olaylarına dikkat çekti. Nimet Tanrıkulu, şöyle konuştu: “Kadınlar darbe döneminde taciz ve tecavüze uğradılar. Diyarbakır Cezaevinde tecavüze maruz kalan bir kadın hamile kaldı ve o çocuğu doğurmak zorunda kaldı. Ben 45 gün Gayrettepe gözaltında kaldım. O vahşi insanlar çırılçıplak soyuyorlar ve bize dokunuyorlardı. Bu unutulmaz bir şeydir. Bize dokundular. Ben asla bir kadın olarak affetmeyeceğim. Kılcal damarlarına kadar 12 Eylül yargılanmalı. Bana dokunan en ufak memur buraya gelmelidir. O ellerin sahipleri buraya getirilmeli.” 

Devrimcilere Bahçeli çağrısı

MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın referandumda 'hayır' kampanyası yapanların 12 Eylül davasına müdahil olmalarına yönelik eleştirilerine, “Bu çelişki bizde değil, zannediyorum Sayın Başbakanın zihni bir çelişkisidir” yorumunu yaptı. Bahçeli, duruşmalarda ülkücülere tepki gösterilmesiyle ilgili de şöyle dedi: “Şimdi herkes açıkça kararını verecektir. 12 Eylül ile mi hesaplaşacaksınız yoksa 30 yıl öncesinden başlayan bir sosyal şiddetin yarıda kaldığına inanarak ülkücüleri tekrar muhatap alıp ülkücülere saldırıyı sürdürecek misiniz? Buna bütün sol gruplar karar vermeli, bütün devrimciler karar vermeli ve oyuna gelmemelidir.” MHP lideri ayrıca, 12 Eylül'ün bütün sorumlularından hesap sorulması gerektiğini söyledi. 

Dünyanın gözü davada

12 Eylül Davası'nın başlaması yurt dışında da dikkat çekti. Ekonomi gazetesi Financial Times, “Türkiye, daha önce öyle bir şey hiç görmemişti” ifadesini kullandı. İngiliz yın kurumu BBC, Kenan Evren'in yargılanmasının Türkiye'de büyük simgesel anlam taşıdığını ve “Güç dengesinin bir zamanlar dokunulmaz olan askeri kurumdan ne kadar kaydığını kanıtladığı” yorumunu yaptı. 

New York Times, “Generaller, yaşları nedeniyle cezaevine gönderilmeleri pek beklenmiyor” değerlendirmesini yaptı. Alman Deutsche Welle, 'Tarihi bir darbe davası açıldı' başlığını attı. İspanyo El Pais, Türkiye tarihinin 'en kanlı' darbesinin sorumlularını yargıladığını vurguladı. Fransız muhafazakar gazetesi Le Figaro “Türkiye, ordusu ile hesaplaşıyor” dedi. 

Şendiller: Bu davaya katkım var

Mahkeme salonunda Devrimci 78'lilerden Cumhur Yavuz tarafından 'katil' olarak nitelenen Ökkeş Şendiller, duruşmaya ara verildikten sonra, içeride kendisine gösterilen tepkiye anlam veremediğini söyledi. “Burada insanlar birbirlerini suçlamaya kalkarsa, bu tartışmanın sonu olmaz, bu işin sonu iyi olmaz” diyen Şendiller, bu davanın gelişmesinde, bu aşamaya gelmesinde büyük katkısı olduğunu öne sürdü. Şendiller, “12 Eylül darbesinde zülüm görmüş herkesin hak ve hukuk araması hakkıdır. Mahkemede birbirimize tahamül etmemiz gerek” diye konuştu.Kahramanmaraş olaylarının bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiler de Sivas, Çorum ve Kahramanmaraş olaylarının darbeye giden yolun temel taşlarından olduğunu belirterek “Kahramanmaraş olayları üzerinde perdenin aralanmadı” dedi. Şendiller, Kahramanmaraş katliamından beraat etmişti. Mahkeme Başkanı Kerim Günay yıllar sonra, bir televizyon programında Şendiller'e, “Eğer sağlıklı bir yargılama yapılabilseydi siz berrat etmezdiniz” dedi. 

'Müdahiller de yargılanmalı'

12 Eylül döneminde öldürülen Sabit Torun'un kardeşi Elif Torun Öneren de dün Adliye önündeydi. Öneren, “Şu an müdahil olmak isteyen çoğu kişinin yargılanması gerek” diye konuştu. Duruşma sırasında müdahillik talebinde bulunan Ahmet Cihan ise, kardeşi Sülayman Cihan'ın gözaltına alındığı sırada uğradığı işkenceler sonucu öldürüldüğünü, ve kardeşinin ölüm tutanağının altında Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin'in imzası bulunduğunu ifade etti. Radikal

 

Yorum Ekle