Duruma isyan eden yurttaşlar, çetin kış koşullarında kendilerine verilmeyen konteynırların yaza bırakılmasının vicdansızlık olduğunu ifade etti.
Van'da meydana gelen iki büyük depremin ardından baraka ve yazlık çadırlarda yaşam mücadelesi veren depremzedeleri bu kez de yoğun kar yağışı vuruyor. İki gün önce başlayan kar yağışından dolayı mahallelerde çöken onlarca çadırdan sonra çadır kentlerde de çadırlar çökmeye başladı. Özelikle ShelterBox isimli İngiliz yardım kuruluşunun getirdiği ve askeriyenin "ben getirdim" diye kendine mal ettiği, geçtiğimiz günlerde de valiliğe devrettiği Mehmetçik çadır kentte çadırların çökmesinin ardından depremzedeler tamamen kaderlerine terk edildi.
Kışa yazlık çadır, yaza konteynır!
Bir taraftan karla mücadele eden diğer taraftan bu yağışlı havada saatlerce yemek kuyruğunda bekleyen depremzedeler yaşadıklarına isyan etti. Mehmetçik Çadır Kent'te kalan yurttaşlardan Zeynel Enicür, kar yağışından sonra çadırların hepsinin çöktüğünü belirterek, günlerdir kendi çadırlarının çökmemesi için sabaha kadar çadırın etrafını karlardan temizlediğini ve nöbet tuttuğunu ifade etti. Bunun dahi çözüm olmadığının altını çizen Enicür, "Bunlar hepsi yazlık çadırdır. Elektrik gittiği zaman çoluk çocuk soğuktan perişan oluyoruz. Konteynır için görevliler gelip başvuru formu dolduruyorlar. Bu konteynırlar kışın gelmediği zaman artık yazın bana faydası yok ne yapayım. Van'ın hali ortadadır halkın büyük çoğunluğu bu yazlık çadırlarda yaşıyor. Kar yağışı ile birlikte çadırlar da çöktü. Şimdi tamamen ortada kaldık. Şimdiye kadar en az 30 dilekçe verdim, ama hiçbir dilekçeye yanıt gelmedi. Valiliğe gidiyorum 'git seni arayacağız' diyorlar ama sonra hiçbir cevap gelmiyor. Benim evim yıkılmış mecbur olmasaydım bu çadırlara gelmezdim" dedi.
İşkenceye dönüşen anlar
Kar yağışıyla birlikte çok zor durumda kaldıklarını belirten Kader Özgökçe, halen kendilerine konteynır tahsis edilmediğini vurguladı. Özgökçe, "Annem ve babam çok hasta. Yataktalar ve kimse bize yardım etmiyor. Bu karda kışta ortada kalmışız. Burada bir sürü çadır çöktü bizim de çökseydi biz ne yapacaktık. Çok zor durumdayız. Sığınacak bir evimiz yok evimiz ağır hasarlıdır. Evimize giremiyoruz girdiğimizde sanki deprem oluyormuş gibi sallanıyor" diye konuştu. Babasının işsiz olduğunu dile getiren Özgökçe, "Bütün çocuklar burada ölüyor yetkililer gelsin yardım yapsın. Burada yemek dağıtılıyor. Ama o da işkenceye dönüştü. Saatlerce her gün aynı çıkan yemeği almak için kuyrukta bekliyoruz" diye konuştu.
'İstanbul'da kar yağdığı zaman seferberlik ilan ediliyor'
Yaşadıkları mağduriyetin herkesin gözü önünde olduğunu belirten Ali Tunç ise, hala konteynır alamadıklarına dikkat çekti. Depremin olduğu ilk günden bu yana çadırda yaşadıklarını ifade eden Tunç, konteynır için kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade etti. İstanbul'da kar yağdığında seferberlik ilan edildiğinin altını çizen Tunç, Van'da bulunan insanların durumunun her anlamda perişan olduğunu belirtti. Çocuklarının bronşit olduğunun altını çizen Tunç, "Çocuklarım soğuktan öldükten sonra artık konteynırın verilmesi de bir işe yaramayacaktır" diye konuştu.
'Kış bitti hala çadır yok'
Yemek kuyruğunda saatlerce beklemekten şikayetçi olan Gülbahar Subak, aldıkları yemeğin karınlarını doyurmadığına dikkat çekti. Kendilerine zulüm yapıldığını belirten Subak, tepkilerini şöyle dile getirdi: "Burada bize çözüm yerine zulüm yapılıyor. Biz kiracıyız. Durumumuz yok evimiz yıkılmış bu karın altında rezil olmuşuz. Tek isteğimiz sıcak ve barınacağımız bir ortamdır. Kar yağışıyla birlikte kaldığımız çadırın altı suyla doldu. Bütün kurumlara başvurduk. Ama kimse çözüm olmadı. Artık gelip halimizi bile soran yok." Başbakan Erdoğan ve yetkililere seslenen Fadıl Can isimli depremzede ise, "Ocak ayı başında çadır kent diye bir şey kalmayacaktı. Fakat kış bitti halen çadırlarda kalıyoruz. Sabaha kadar uyuyamıyoruz fırça ve kürek elimizde çadırlar çökecek diye temizlik yapıyoruz. Soğuktan sabaha kadar yatamıyoruz. Artık bu işkenceye son versinler" dedi. Diha
