"Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme", 9 Aralık 1999 tarihinde BM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Sözleşmenin kabulünün ardından devletler ise yaşanacak sorunları göz önünde bulundurarak sözleşmeyi imzalamaktan çekindi. 11 Eylül 2001'de ABD'de ikiz kulelerle yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından ABD'nin baskısı ile çok sayıda ülke sözleşmeyi imzaladı. Türkiye'de 27 Eylül günü sözleşmeyi imzaladı. Türkiye'nin sözleşmeyi imzalamasının ardından ise sözleşmeye uygun yasa ihtiyacı ortaya çıktı. Bu kapsamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile 21 Ekim 2011 günü "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı" Meclis'e sunuldu. Tasarının Meclis'e sunulması ardından ise Kürt işverenlerinin malvarlıklarına el konulacağına ilişkin büyük bir tartışma başladı. Tartışmalar üzerine tasarıyı bekleten AKP hükümeti tasarıyı yeniden gündeme aldı. Tasarı, Perşembe günü Adalet Komisyonu'nda görüşüldükten sonra Meclis Genel Kurulu'na sevk edilecek.
Süper yetkili komisyon
AKP hükümeti tarafından hazırlanan tasarıda bürokratlardan oluşan "Değerlendirme Komisyonu" oluşturulacak. Tasarıya göre bu komisyon olağanüstü yetkiler ile donatılmış şekilde. Tasarı ile mahkeme süreci başlatmadan komisyon, bu "suçu" işlediğini düşündüğü yurttaşların mal varlığına el koyacak. Kolayca sarf ettiği "terör" suçlaması nedeniyle yüzlerce kişinin çoğu zaman dayanaksız bir şekilde hapislerde tutulduğu düşünüldüğünde, bu kanunun iktidar tarafından nasıl kullanılacağını tahmin etmek zor değil. Komisyon, gerçek veya tüzel kişiliklerin mal varlığının dondurulmasına, malvarlığının dondurulması kararının kaldırılmasına ya da yabancı ülkelerdeki malvarlığının dondurulması hususunda talepte bulunulmasına karar verebilecek.
Soruşturma başlatmadan el koyacak
Tasarıyla, haklarında herhangi bir soruşturma başlamadan sadece polis ve istihbarat verilerine dayanarak, "terör" finansmanını sağladığını iddia ettiği kişi veya kişilerin malvarlıklarına ya el konulacak ya da dondurulacak. Değerlendirme Komisyonu bir yıl içinde soruşturma başlatılmasa bile dondurma kararının devamına hükmedebilecek. Tasarıyla "terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla fon sağlanması ve toplanması" gibi son derece muğlâk bir ifade ile yeni bir yasak türetiliyor. Buna göre, "terör örgütlerine veya teröristlere fon sağlayan veya toplayan" kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalacak. Tasarıya göre, komisyon üyelerinin en az beşinin oyu ile mal varlığının dondurulmasına, mal varlığının dondurulması kararının kaldırılmasına ya da yabancı ülkelerdeki mal varlığının dondurulması hususunda talepte bulunulmasına karar verilebilecek. Komisyon bunu yaparken de hukuki gerekçeye ihtiyaç duymayacak.
Kararları MASAK uygulayacak
Komisyonu'nun mal varlığının dondurulmasına ilişkin verdiği kararları Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) yerine getirecek. Hakkında mal varlığı dondurulması kararı verilmiş olanlar tüm alacaklarını, borçlarını ve tüm mal varlığı değerlerini, mal varlığının dondurulması kararının Resmi Gazete'de yayınlanmasından itibaren en geç 30 gün içinde MASAK'a bildirecek. Ayrıca mal varlığı dondurulan kişilere alacağı veya borcu olan gerçek ve tüzel kişiler de alacak ve borçlarına ilişkin bilgileri yine 30 gün içinde MASAK'a iletecek. Mal varlığı dondurulması kararı MASAK'ın talebi üzerine CMK hükümleri doğrultusunda telefon dâhil iletişim araçlarıyla derhal bildirilecek ve taşınmaz mallarına tedbir konulacak. Mal varlığının dondurulması kararının yerine getirilmesi talebinde bulunulan kişi ve kurumlar, dondurulan malvarlığına ilişkin bilgileri talep tarihinden itibaren 7 gün içinde MASAK'a bildirecek.
Kaplan: Bu son derece tehlikelidir
BDP'nin hukukçu milletvekillerinden Hasip Kaplan, yasa tasarısının ABD'nin 11 Eylül tipi yasalarından birisi olduğuna işaret ederek, yasanın temel amacının muhalif iş adamlarını ve basını susturmak olduğunu kaydetti. Kaplan, "Bu son derece tehlikelidir. Biz bunun sonuna kadar karşısında duracağız. Bu insan haklarına, hukuk ve demokrasiye büyük sorunlar yaratır. Muhalif iş adamlarından tutun diğer kesimlere bütün herkesin üzerine gidip mallarına el koyabilirler. Bu son derece tehlikelidir. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldıracak bir yasadır" dedi.
Baluken: Komisyon yargı kararı olmadan karar verebilecek
BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken ise, hükümet tarafından hazırlanan tasarının çok büyük sıkıntılar yaratacağına işaret ederek, "Siyasi ve askeri soykırımlardan sonra şimdi de Kürt işadamlarına ekonomik soykırım ayağı tamamlanmak isteniyor" dedi. Baluken, tasarının geçmesi durumunda bürokratlardan oluşacak heyetin olağanüstü yetkiler ile donatılacağını yargı kararlarına bile ihtiyaç duymadan karar verebileceğini söyleyerek, "Burada kesin bir yargı kararı istenmiyor. Burada bürokratların durumunu düşündüğümüz zaman tamamen hükümetin doğrultusunda kararlar alınacaktır" diye konuştu.
'Eskiden öldürüyorlardı şimdi her şeylerine el koyacaklar'
Baluken, 90'lı yıllarda katledilen Kürt işverenlerinin yaşadığı durum ile yeniden karşı karşıya olduklarının altını çizerek, şunları kaydetti: "Bu hükümet mevcut konsepti 'öldürmüyoruz cezaevine atıyoruz' diye özetliyor. Anlaşılan Kürt işadamlarına yönelik liste hazırlanmış ve hükümetin çekmecesinde bekletiliyor. 90'lı yıllardaki gibi öldürmeyecekler; ama ekonomik olarak çökertmeyi öngörüyorlar. Bunun kabul edilmesi mümkün değildi. Biz komisyondaki son haline bakacağız eğer mevcut durumda genel kurula gelirse bu durum hükümetin niyetini sorgularız."
'Müzakere ve çözüm tartışmasında tasarının yeri yok'
"Müzakere ve diyalog ile farklı tartışmaları gündemleştirdikleri böyle bir dönemde Kürt işadamlarına yönelik ekonomik soykırımı esas alan bir taslak ile gelirlerse hükümetin niyeti açığa çıkmış olacaktır" diyen Baluken, tasarının çözüm tartışmalarının hiçbir yerine konulamayacağına vurgu yaptı.