SON DAKİKA

İSMAİL BEŞİKÇİ VAKFININ İZMİRDE TANITIMI

BU TOPLANTIDA MODERATÖRLÜĞÜ YAPAN HEMŞERİMİZ ARAŞTIRMACI-YAZAR VEYSEL ÇAMLIBEL AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPTI 04 Nisan, 2013 08:55 Güncelleme: 04 Nisan, 2013 08:55 İSMAİL BEŞİKÇİ VAKFININ İZMİRDE TANITIMI

 

BU TOPLANTIDA MODERATÖRLÜĞÜ YAPAN HEMŞERİMİZ ARAŞTIRMACI-YAZAR VEYSEL ÇAMLIBEL  AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPTI.KONUŞMASI ŞÖYLE:

 

image[2]

image

İsmail Beşikçi Vakfı'nın tanıtımı amacıyla düzenlediğimiz bu buluşmada emeği geçen arkadaşlarımın adına, hepinize hoş geldiniz diyorum.

 

Sevgili İsmail Beşikçi'ye,

Değerli Vakıf yöneticisi arkadaşlara hoş geldiniz, bizleri mutlu ettiniz diyorum.

 

Bu toplantıyı, İsmail Beşikçi Vakfının tanıtımı amacıyla birey çerçevesinde bir araya gelmiş, duyarlı bir gurup arkadaşla dillendirdik, değerlendirdik, düzenledik. Bu toplantının, böyle anlaşılmasını, bu çerçevede görülmesini bilgilerinize sunuyorum.

Değerli Arkadaşlar,

Değerli dostlar,

 

Türkiye koşullarında, doğa, fen bilimleri bir yana, insan ve toplum bilimleri bilinen özellikleri nedeniyle, sorunlu bir alandır.

 

Esasen, otoriter rejimlerin önemle elinin altında tuttuğu sosyal bilimler alanına destursuz varılamaz; bu nedenle de, gerçeğe, doğruya kazasız belasız ulaşmak mümkün olmaz.

 

Devlet dediğimiz, yaptırım gücünün tekelini elinde tutan bir egemenlik aygıtıdır.

İdeoloji, siyaset devlet kavramıyla birebir ilişkilidir. Egemen olansa toplumu koltuğuna yan gelip yatarak, kolayından yönetmek ister.

 

Kolay yönetmenin yolu ise malum; yasaklamalardır, ondan ötesi baskı ve şiddete dayalı yaptırımlardır.

 

Ayrıca, kudretliler, yönetenler kibirli olurlar; özgürlük, eşitlik, adalet kavramlarını, bilim insanlarını, araştıranı, düşüneni, orayı burayı kurcalayan olarak görür, asla sevmezler.

 

Bilim ise doğası gereği, özgürlük, sürdürülebilir güvenli bir iklim ister.

 

Egemenlik dünyasının kovanına çomak sokan bilim insanları tarih boyunca hep eza – cefa çektiler, otoritenin pençesinde imana getirilmek, yok edilmek istendiler.

 

Avrupa' nın son 500 yıllık tarihi, bir yanıyla özgür bir iklim arayan bilimin tabularla olan mücadelesinin tarihidir.

 

Dünyası karartılan bilim, düşün, sanat insanları için İsviçre'nin birçok zaman sığınılan bir ülke olduğunu biliyoruz..

 

İsviçre'nin hangi şehrine uğrasanız,

Bilim, sanat, düşünce ünlülerinin büstleri, heykelleri…

Farklı bir iklime geldiğinizi fark edesiniz…

Ya bu ülkenin kurtarıcısının, kahramanının heykeli?

O nerelerde?

Burada böyle bir kahraman, bir kurtarıcı yok derler..

 

Hallahalla!...Kurtarıcısız, kahramansız bir ülke…

Bu nasıl olur, yapmayın etmeyin dersiniz?

 

Bu şaşırtıcı gerçek sizi deriden düşündürür…

-------------------------------

Değerli arkadaşlar,

Değerli dostlar!...

 

50 yıl önceleri…

1960'lı yıllar…

 

Ne zamandır pusuda bekleyen asker, siyaset meydanına el koymuş…

Devletin tapusu bende diyen partinin darbede payı ise büyük.

Siyasete balans ayarı yapılmış,

Bürokrasi, seçkinci siyaset güçlendirilmiş…

Türkiye Kemalizm'in yeniden reorganizasyonuna hazırlanıyor..

 

Kemalizm, sol ile hısım akraba olmuş..

Sol, ardından sosyalizm kavramları bir arada, iç içe telaffuz ediliyor.

Düşünsel, siyasal bir hareketlilik, yeni arayışlar…

Değişim kesin de, sağlıklı bir değişim mi söz konusu?

 

 

Dillendirilen özgürlük, eşitlik, hak- hukuk değerleri…

Kürt aydınları ve üniversite gençliği de bir arayış içinde.

 

Emek dünyası, Kürt halk kimliği, bir yerlerde buluşup etkileşiyor…

Bir ucundan kıpırdıyor, ateşleniyor yaşam…

 

Gençlik enerji yüklü…

Kendisini tekrar edenler, ezberi bozulanlar ise rahatsız...

Uzun sürmüyor, sol üreyip çeşitleniyor…

Solculuk ulusalcı, sol haki renklerin ağırlığı altında…

 

Kürt aydın ve gençlik oluşumları yüzlerini halka dönmüş..

İlk meyvelerini veriyor.

DDKO doğmuş, Kürt gençliği akacağı yatağı arıyor..

Hemşericilik, yerel olan kimlik motifleri aşılıyor…

Uç veren Kürt siyaseti kendisini sol kulvarda ifade ediyor, yerini orda buluyor.

 

Sol, ilericilik, devrim, sosyalizm kavramları yükselen değerler.

Devletin, devletçi düşüncenin has partisi bile sol gözükmek ihtiyacında.

 

------------------------------------

Kurgulanmış resmi bir ideolojiye göre yetiştirilmiş, ezberletilmiş bilgilerle kendini ulema sanan birkaç kuşakla, yerleşik kurumlarla mücadele etmek ise kolay değil.

 

Üniversiteler resmi ideolojinin kalelerinin başında yer tutuyor.…

Resmi ideoloji üniversite kürsülerine, eğitime hakim,

Kelli felli hocalar burnundan kıl aldırtmıyor..

 

Cübbeli, ensesi kalın hocaysan, ezberleteni öğretecek, sağa - sola bakmadan dosdoğru yürüyeceksin.. Akademik kariyer yapmanın, o yolda yükselebilmenin yolu mutlak itaatten geçiyor…

 

Resmiyetten sapma, cesaret, yürek, kararlı duruş, bilim namusu ister.

Onu bulmaksa zor mu zor...

-------------------------------------

 

İsmail Beşikçi,

Saf gerçeklikten, gerçekliğin saf bilgisinden yola çıkan, bilimin metodunu iyi kullanan, gözlemlediklerinin üstünde durup yoğunlaşan, olgulara güvenen yirmili yaşlarda bir bilim adamı.

 

Göçebe Alikan Aşireti yirmili yaşının başlangıcında gözleme imkanı bulduğu, üzerinde çalıştığı ilk proje.

 

Ardından Doğu Anadolu' nun Düzeni…

 

Ve derinleşerek sürdürdüğü diğer önemli çalışmalar…

 

Beşikçi, gerçekleri kovalamada, ortaya çıkarmada, yazmada kararlı,

Ve gösterişsiz, sevimli, ambalajı yumuşak bir adam.

 

Erzurum'un kışı gibi, üniversitenin iklimi de çetin…

Atatürk üniversitesi resmi ideolojinin önemli kalesi diye düşünülmüş…

İzmir/ Karşıyakalı İnayet Berkman Hoca yufka yürekli…

Atatürk Üniversitesinden arkadaşlarından biri İsmail Beşikçi'nin,

İsmail hocayı seviyor, onu kazadan beladan korumayı üstüne vazife edinmiş...

'' Şu Kürt işi seni yakacak, vazgeç bu ateşe dokunmaktan..'' diyor kendisine kaşla göz arasında…

Daha başkaları da söylüyor benzer şeyleri..

Beşikçi ise, yumuşak yumuşak gülüyor.

Çok doğal ve sakin.

O, gerekeni yaptığına inanıyor.

 

Ama, hocanın arı kovanına çomak soktuğu kesin..

Hem de kovanın el belalı yerine, hem de ısrarla…

 

Hoca, küllerin altındaki yanıp duran kor ateşi görmüş bir kere,

Yüz yıllık bir gerçeğin izini sürmek, hararetini ölçmek istiyor.

Bilim adamının meraklı yoğunlaşması sarmış yüreğini…

 

Hey İsmail hoca!...

A benim iki gözüm!...

Kürde Kürt diyebilmek, bir de onu araştırmaya koyulmak,

Dönen dünyaya, dünya dönüyor diyebilmek ateşle oynamaktır..

Kızgın sacın üzerinde yürümektir...

Sonu, ezadır, cefadır,

Yargılamadır, cezaevleridir…

 

İsmail Hoca gerçeğin bilgisine ulaşmaya tutkun,

O bir yalnız adam,

Araştırdıklarının, yazdıklarının arkasında dik duruyor…

O bir onur abidesi ..

Şöyle böyle diyenler oluyor ona…

İsviçre'lere sığınmayı düşünmüyor, istemiyor…

 

Ben buradayım dedi yumuşacık duruşuyla,

Bir yere gitmem dedi her seferinde.

Ve…

Tam tamına bilmem ama,

Beşikçi hoca toplam 16 yılı aşkın bir süre yattı cezaevlerinde.

Ve dışarıdaymış gibi sürdürdü çalışmasını..

 

Hoca, karanlığa, karartılan gerçeğe bilimin fenerini tutmuş…

Hoca' nın suçu ağır mı, ağır…

 

Kürde Kürt, var olana var demesi,

Yaşayan gerçeği araştırması, yazması,

Yargılanırken ulaştığı bilgileri savunması,

Ne derseniz deyin dünya dönüyor demesi..

 

Beşikçi,

Bu dünya tatlısı adam…

O bir Türk…

Sonradan Türk olmuş ve bu sayede mutlu olmuş biri değil (!)

O, öz be öz bir Türk…

 

O, Türk halkının onuru,

O, Kürt Halkının gönlünü, sevgisini kazanmış…

O, kadirbilir Kürt halkının şevkatle kucakladığı saygın bilim adamı…

O, Kürt – Türk kardeşliğinin yalandan riyadan uzak gerçek ifadesi…

 

--------------------------------------

Değerli Dostlar, Kardeşler,

Kürt Halkı Kadir bilir bir halktır.

Kimliğine, varlığına saygı göstereni sever.

Elini uzatanın elini sevgi ve şevkatle tutar.

Kadir kıymet bilir bir avuç arkadaşlarımız, kendilerine yakışanı yaptılar. İsmail Beşikçi Vakfının kuruluşuna ön ayak olup değerli emekler verdiler. Onların yaptıkları her şeyden önce kendilerine, değerlerine olan saygılarının ifadesidir.

Diğer yandan oldukça anlamlı ve değerli bir kadirşinaslık örneğidir.

 

Vakfın kuruluşunu gerçekleştirenler

Onu işlevsel kılmaya destek olanlar,

Sağ olsunlar, Varolsunlar…

Değerli arkadaşlar,

Değerli dostlar,

Hepinize yeniden hoş geldiniz diyor,

 

Ve sözü daha çok uzatmadan

Sizleri Beşikçi Hocayla baş başa bırakıyorum

 

Heval û hogirên bi rûmed..

Dost û mevanên Ezîz…

Ser navê hevalên komîta hazirkirina wê civînê, sipasîyên xwe peşkeşê we hemûyan dikim

 

Hun bi xêr hatin,

Ser seran û ser çawan hatin.

Zanyar, sosyolog Îsmaîl Beşîkçî,

Û hevalên wî yên Wakfê

Îbrahîm Gûrbûz – Ruşen Aslan re,

Bi ser navê wan hemûyan

Hun bi xêr hatin,

Ser seran û ser çawan hatin dibêjim.

 

Gelî hevalan,

Gelî dost û mevanan…

 

Dawi ya meha Adarê hat,

Em wê mehê bi Enfal û Helep'çê xemgîn,

Bi şewq û şayî ya newrozê jî,

Geş û bextewar bûn…

 

Em Kurdê metepolan, ne bêxweyî û bê bav in

Em bi sed hezaran, mîlyonan kurd in…

Tê zanîn kû, her teyrekî bi refê xwe difire..

Jiyanek serbilind ji bo her gelekî û insanekî heq e.

 

Berî her tiştan, ji bo me Kurdan…

Ziman ê dayîkê lazim e..

Zimanê me hebuna me ye,

Rumeta me ye…

 

Vê demê,

Bi taybet,

Ji bo xatirê Mamoste Beşîkçî Kurdî diaxivîm…

Kurdî diaxivim kû, bila kef û beşar a Beşîkçî ware cî…

Hun heval – hogir, hay ji wê yekê jî hebin,

 

Her tê zanîn,

Rexne yên Beşîkçî henin ser rewşenbîrên Kurdan…

Ev dîtin û tespîtên mamoste gelkî balkêş in.

Rewşenbîr ji nasname û zîman ên xwe dur disekinin dibê Mamoste Beşîkçî..

Bi rastî jî haluhewalên rewşenbirên Kurdan usa nin.

Çima gelo?

 

Xwûşk û birayên bi qedir û qiymed..

Gelî dost û hevalan…

 

Heya qiyametê nakşîne zûlmet..

Çerxa felekê bi qayde û qiraren xwe dizvire,

Lê, heqê bizina kol ji yên kel re namîne…

Zeman tê, wexd diqede,

Berbang lêdide…

Avên şîlo zelal dibin…

 

Ew roj hatî ye..

Rojên ronî tên xûyan...

Zimanên me yê şirîn, bedew û xweşavaz…

Ya bi hef rengên keskesor neqişî…

Kurdî ya me ya delal wê bibe zimanê pewerdebun ê,

Wê Kurdî bibe zimanêk fermî…

 

Dee destur bidin,

Min bibaxşînin…

 

Bi îzîn û kerema we…

Ez werim ser axaftina xwe ya Tirkî…

image[5]

 

foto¦şraf

 

image[4]

Yorum Ekle