Cevdet Baycan Yazıyor...
Barış savaştan daha zordur.
Her savaştan sonra bu söylenir.
Arkaya dönüp baktığımızda salt yıkım, gözyaşı, kan ve acı veren savaş tamtamlarının hiç susmadığı 30 yıllık bir dönem var.
Bu dönemin aniden yok olması olanaklı mı?
Elbette ki, hayır!
Savaş baltalarının hemen gömülmesini beklemek saflık olur
Ama seçeneksizde değil
Çok seçenekli bir ortam var.
Önemli olan en iyi seçeneğin zamanında ve yerinde uygulanmasıdır.
Bir mutabakat görüşü hakimdir.
Bu mutabakat görüşünün hiç zaman geçirmeden müzekkereler sürecine girmesini sağlamak gerekir!
Bunun için kararlılık, özgüven havasının kesinlikle toplumsal katmanlara his ettirilmesi gerekir.
BARIŞA GİDEN YOLUN İLK ADIMIDA BUDUR.
Barışa giden yolda elbette ki zorluklar olacaktır.
Bu eşyanın doğasına aykırı değildir.
30 yıldan beri sermayelerini kan, gözyaşı, yıkım üzerine kuran kan emici baronlar savaşın barışa dönmesini asla istemezler.
Onun için barışa giden yolda birçok sabotaj dolu stratejileri acımasızca uygulamaktan çekinmezler.
Zira onların mantalitesi budur!
İşte bunun kanıtı Paris olayı.
Paris olayı savaştan nemalanan baronların ilk olayı olmayacaktır.
Bunlar sürekli olarak pişmiş aşa su katmak için her an tetikte olup fırsat kollayacaktır.
Toplum üzerinde psikolojik bir yılgınlık yaratmak ve barış çapalarını boşuna çıkarmak isteyeceklerdir.
Bu tür provokeleri ekarte etmek için daima kararlı ve azimli bir tutum sergilenmesi gereklidir.
Onun içinde 'İNADINA BARIŞ ' denilmeli.
Başlatılacak müzakerelerde toplumun her kesimini tatmin edici demokratik hak ve taleplerin anayasal güvencesine alınması mantalitesi 'İNADINA BARIŞIN' teminatı olacaktır.
Öylece atılacak ilk adımlar BARIŞ sürecinin gelişmesini rahatlıkla sağlayacaktır.