Hz.Musa,Platon ve Ehmedê Xanî'nin Ortak Değerleri
Her üç kimliğin ortak değerinin ana tasnifi iki mekânda görülür.
a)Dünyevi(sosyal-siyasal düzenleme devlet
b)Uhrevi(Işıkçılık-İşrakiye)
a)Dünya, üzerinde hayat bulduğumuz, barındığımız, çoğaldığımız yuvamızdır. Çağlar boyu çoğaldık. Çoğaldıkça ortak yaşam kültürü oluştu. Birçok olumlu, olumsuz olaylar insan toplumlarında mutluluklara, travmalara sebep oldu. İnsanlar olabildiğince iyilik ortamına tarafgir oldular. Buna rağmen insan egosunun önüne geçemediler. Bazı boylar mahsulün, veriminin tümüne yakınını ele geçirdiler. Çalışanı, ezileni hayvan ile insan arasında yaşayan bir yaratık olarak algıladılar. Hz. Musa dönemi Mısır Firavunları döneminde Hz.Yusuf ile başlayan İbrani göçü, onların aranın köle halkı yaptı. Köle İbrani halkı Musa peygamber aracılığıyla kölelikten kurtulup ulus oldular. Devletlerine kavuştular. Yani özgürleştiler. Dünya yaşamında ortak iradeleriyle ortak hareket ettiler. Mutlu oldular.
Platon Antik Yunan coğrafyasında doğdu. Büyük filozofların öğrencisi, hocası oldu. Hocası Sokrates (M.Ö.468-400)devlet zayıfın haklarını korumak için lazımdır, dedi. Bu nasihati tutar gibi,Devlet kitabını yazdı. İnsanlık tarihinde bu çalışma ilktir. Yunan kent devletleri yerine bir devlet teorisiyle yeni bir devlet inşa etmek fikrindedir.
Ütopyasını gerçekleştirmek için üç defa Sicilya'ya gider. Tutuklanıp köle olarak satılır. Onu tanıyan biri bedelini ödeyerek kölelikten kurtarır. Atina'ya döner. Ünlü akademia kurar, başından ölünceye kadar ayrılmaz. Ehmedê Xanî yaşadığı mekânda Kürtlerin dramını kapsamlıca görür, duyar, yaşar. Bu sefalet ve zulmün teşhisine uğraşır. Teşhisinde vardığı netice Kürtlerin özgürleşmesidir. Tıpkı büyük Sokrates'in dediği gibi özgürleşmeden, doğruları bilemez, öğrenemez.
Osmanlı imparatorluğu ile İran Şahlığı arasında bölünmüş, Şattül Arap'tan Kura Nehri'ne batı da Ceyhan'a uzanan mekânda boylar şeklinde dörtkenara dağılmış, bu halkın tek ilacı birlik haline dönüşmesidir. Bunun sosyo-siyasal ismi devlet olmalıdır, der. Xanî.
Hz.Musa(moses) ile Filozof Xanî'nin tasarımında çözülmüş dağılmış halklara tekrar ortak kimlikte birleştirmek vardır. Yani dünyevi yaşamda yeniden sosyal düzenleme olduğunu görüyoruz.
Platon'un devlet tasarımında daha çok ütopyasını anlıyoruz. Onun dizayn ettiği Devlet ütopyası daha kapsamlı ve yeni kriterlidir. Pratikten çok teorik düşünceli sosyal düzenlemedir.
Daha kapsamlı Kısa açıklamalara geçmeden, sonuçta kısaca her üç olgunun özeti insanları birey yaşamadan ortak yaşama davet ediyorlar. Devlet konseptin de dünyevi yaşamın mutluluğuna hedeflendiriyorlar.
b) Uhrevi Mekânda her üç kimlik tek İlah'a inanmaktadır. Her üçü de kutsal varlığın dünyevi mekânda görülmesi, algılanması vasfı olarak ışık özdeğine itibar etmişlerdir.
Hz Musa semavi dinlerden Museviliğin kurucu peygamberidir. Kendisi kitaplı rehberlerdendir. Ölümünden 800 yılı aşkın zaman sonra Tevrat yazılı şekilde(M.Ö.400) bizlere ulaştırılmış. Biz Müslüman alemi olarak onu ve olaylarını kutsal kitabımız Kuran Kerim'den öğrendik, öğreniyoruz. Hazreti Muhammed(SAV)'e gelen vahilerden o bilgiyi alıyoruz.
Musa Peygamber inşa edilen Firavun şehrinin yapımı idare ederken, Firavun'un kız kardeşinin kocası da ustaları idare edendir. Çalışanlar köle İbranilerdir. Köle İbranilere çok büyük eziyet veren bu şahsı, Musa defalarca uyarmıştır. Zulme alışmış bu şahsın yaptıklarına dayanamayan Hz.Musa bu şahsı öldürür. Nil'i geçerek Sina'ya kaçar. Burada din bilimli ariyan köklü Yetro ile tanışır.
Yetro'nun kızının adı Spîtuma(beyaz demet, beyaz ışık demeti) dir . Bu çok anlamlıdır. Diyebiliriz ki Yetro Zerdüşt Magilerinin İlk çağ din adamlarındandır. Zerdüşt dinin kitabı Avesta'nın ilk derlemesi Med imparatorluğu döneminde yazılmıştır. (M.Ö.7.ve 6. Yüzyıl) Zerdüşt yanı Zer-ra-tij-Spi-tumma;sarı veya altın güneşin beyaz ışık demeti anlamındadır. Zerdüşt dini etkin tek ilaha Ahura Mazda(Ê Xwuda Mezin) kendisini yaratan ilah anlamındadır. Hz. Musa Sina'da on yıl kaldıktan sonra Mısır'a döner. Köle İbranileri Sina'ya ulaştırır. Tur-i Sina'ya çıkar. Allah Dağdaki sitre ağacının arkasındaki kayanın üzerine on emrini yazdı. Hz. Musa bu kayanın üzerindeki on emir yazısını kayadan söktü. İki yazılı sal taşını koltuklarına alarak halkına döndü.
Allah ışık özdeğiyle ifadesi Hz. Muhammed'in Lâmekân'a çıkışında ifade edilmiştir. Lâmekân'a çıkan peygamber orada son sidre ağacını görür. Ağacın arkasına inen ışıkBen Allah'ım dedi. Ve konuştu. Dinler tarihinin en büyük iki peygamberi deışık ögesinde Allah ifadesi itibarlıdır. Zerdüşt dininde ve daha önceki güneş, ay, tanrı inançlarında da bu algılar etkince vardır. Allah o günde vardı, dün de, bugün de ve gelecekte da vardır. İnançlar için böyledir.
Antik Yunan Filozofları Allah'ın görüş, duyuş ifadelerini değişik şekilde belirtmişlerdir.
Thales ilk özdek sudur, diyor.
Anaksimes ilk özdek havadır, diyor.
Herakleitos ilk özdek ateştir, diyor.
Eeukippos ve Demokritos ilk özdek atomdur,diyorlar.
Pyhagoras ise evren bir sayı uyumudur diyor.
1 sayısı özdek olup Allah demektir. Nokta 1 dir. İki nokta çizgidir. Üç nokta alandır. Çok nokta çok boyutlu mekândır, maddedir.
İslam zamanı Hurufilikte, nokta yani nun Allah demektir. İki nokta çizgi elif demek, yani Allah demektir. Tıpkı Pythagoras'ın aynı inanç ve ifadeleridir. O çok yakınlarına haklar değişik tanrılara insanlarda hepsinin tanrısı birdir,der.
Aristoteles de toprak, su,hava,ateş ilk özdeklerdendir,der.Onun hocası Platon tıpkı Hz.Musa gibi .ışık tanrıyı ifade en önemli unsurdur.
Ehmedê Xanî İslam âlimi kimliğinde İlah'ına bağlığı tamdır. Evrenin yaradılışını, evrenin parçası güneş ve uydularını ve yörüngelerinde güneş etrafındaki dönüşlerini bugünkü astromi bilimi esaslarıyla ifade etmiştir. O tıpkı Hz.Musa ve Hz.Muhammed'in ifade ettikleri Sidre ve son sidre ağacını arkasına inen ışığın Allah'ım dediği yüce iradeyi algılamıştır. İlk büyük İslam akılcı düşünürleri tarikat ehlidir. Onun tarikatı(ekolu )İşrakiye yani Işıkçılıktır. Işıkçılık öğretisi kurduğu medresede devam etmiştir. Son medrese halifelerden Şeyh Mihemedê Celali bu birikimi ( Said-i Nursi'yi)nakletmiştir. O da bu ekolun idealine Nur (ışık),Nurculuk olarak donatıp ifade etmiştir.
Filozof Xanî'nin Işıkçılık(işrakiye) tutkusu Mem û Zîn eserinin her kısımın da görülür. Yazdığı Neqaşe Ezel şiirinde günün bilim sınırını ifade etmiştir.
Nûr i tu di husnê rûyê dildar
Nar î tu di qelbê aşiqê zar
Şem'î ne ji qismê nûr û nar î
Şems î,je eyan perdadar î
Işıksın sen, sevgilinin yüzünün güzelliğinde ki
Ve de ateşsin sen, zavallı aşığın gönlündeki
Mumsun sen, ama ne ışık türündesin, nede ateş
Apaçık olduğun için, perdelenmiş güneşsin güneş.
Mem zindan da vefat eder. Üstüne giden dadı, Siti, Zinli sultan ve cariyelere zindan arkadaşlarının söyledikleri:
Xelgê ku digel Memê girîftar
Gotin kum me dî ji sethê dîwar
Berqek bieceb Memê bi ser ket
Şewqek ji serê Memê bi der ket
Yek şibhetê rojê,yek heyîv bû
Yek şibhetê zêr û yek jî zîv bû
Ew şems û gemer ku muttesil bûn
Derha-i bi yek ve muzmehil bûn
Gava we ku pêkve muqtebis bûn
Ev her dul i dew'ê min'ekis bûn
Ew reng geriyan minîr û rewşen
Zindan li mi kir'ne sehnê guşen
Memo'yla birlikte tutuklu olan kimseler
Gördük biz duvar tarafından dediler.
Memo'nun üzerine acayip bir şimşek çaktı.
Memo'nun başından bir ışık çıktı
Biri ay gibi gibi, öbürü de güneş gibiydi
O güneş ve ay, ne zamanki birbirime kavuştular
Derhal birbirinde kaybolup kaynaştılar.
Birbirinden ışık aldıkları zaman
Ve birbirine yansıttıkları zaman
Öylesine aydınlatıcı ve ışıklı oldular
Zindanı bize gül bahçesine çevirdiler
Kısa ifadeyle ışık aydınlanmayı sağlar. Aydınlanma ile insan önce kendini tanır. Tanımanın kriterlerini sağlayan bilim, sanat, adalet ve şefkat aydınlanmanın meyvesidir. Hz. Musa, platon ve Xanî'de ışığın ifade kavramı Allah'tır. Çünkü evrenin aydınlatıcısı, yol gösterici ışığıdır.
Bilgin Xanî'nin insanı şok eden açıklamaları karşısında şaşırdığımı ifade etmek isterim.
Mem û Zîn'de ışığın partiküller zerrecikler olduğunu söylüyor. Yani maddedir, diyor. Bu ilmi çalışma 18.asıra Newton ve 19.asrın ortalarında Hertz tarafından neticelendirilmiştir.
Xanî'nin,bu zamanda deneylerle ispatlamak istenen evrenin yaratışını,oluşan ilk maddeye tıpkı Peygamber Danyal gibi önceden açıklamasını şaşkınlık ve hayretle sadece seyrediyorum.
Min noşî û serxwoş bûm,filhalî muşeweş bûm
Ez çar û neh û şeş bûm,min tekye bi balîn da
Her çî kum me ber lê kir,hindî me nezer lê kır
Mîn seyrek li yekê kir,lewra ne dil û dîn da
Mîn dî heme yek pirt û sarî di mezahir da
Mumkin heme jê per bû ,eme ne di temekîn da
Ew bû ji Zuleyxanayê lew dîte di Yûsiv da
Mecnûnê di leylayê,Ferhadê de Şîrîn da.
İçip sarhoş oldum ve de çokça salladım
Ben dört, dokuz, altı iken sırtımı yastığa yasladım
Her kim dönmüş, her ne kadar bakmış idim
Gece yürüyüş seyrinde kalbimin, dinimin kararını yitirdim
Birdenbire göründü bir ışık ki soğutulmuş
Tüm kâinat soyutlanarak ondan çoğaltılmış
O Işık ki Züleyha Yusuf'ta gördü
Ferhat Şirin'de, mecnun Leyla'da gördü
Üç yüz yirmi yılı aşkın bir zaman önce bir İslam filozofunun bilim, evren, inanç boyutunun olgunluğunda olması, doğrusu beni çok mutlu ediyor. Onu görmeyen ve görmezlikten gelenler adına üzülüyorum. Bu iki kıta şiir O'nun Neqaşê Ezel(Ezelin Ressamı) yani Allah şiirinden alınmalıdır.
Birinci kıtada ben kimim? Ben bir insanım. Sadece yiyen, içen, yürüyen, uyuyan canlı yaratık mıyım? Yolunu şaşırmayan, tüm bilinenlerin peşinde koşan, yorulup, sırtını yastığa dayandığımda kararımı inancımı belirtim.
Ben Antik Yunan Filozofu Aristo ve akılcı İslam âlimlerinin, inancımında ki Âdem atamın oluşunu göz önünde tutarak dört maddeden(toprak, su, ateş, hava)yaratılmışım. Ben dördüm. Benim sayı simgelerimde dört güneşin ifadesidir. Ben onun ışığındanım dersem şaşırmayın, bunu ikinci kıtada izah edeceğim,dedi.
-Ben dokuzum. Dördüncü katın kralının etrafında dönen dokuz bağımlı uydusundan biri olan dünyada yaşıyorum. Ben o 9 bireyli ailedenim.
Ben bu ailemle evrenin bir parçasıyım. Yaradan tüm evreni altı günden yarattı. Benim de yaratılış sürem altı gündür. Buna din kültürüm damgasını basmıştır. Nüfus kütüğüme sonsuz selam olsun.
İnsan, zaman, mekân kriterine uyumunu saygıyla anıyorum.
Acaba dahi Bilge bir bilgi hazinesi mi buldu? Saygıyla anıyorum.Acaba böylesi tasarımı insanlar ne bilim hazinelerinde saklı tutuyorlar?!Antik Yunan düşünürler ve İslam coğrafyası ilk özdeğin su,hava,ateş,ışık v.s olduğunu bilip,söylemişlerdir.İlah'ın Tezahürünü ışıkta görenleri peygamberler ve alimler not etmişlerdir.Ama Xanî'nin dediği bilgilere fakir bilgi hazinemden hiç rastlamamıştım. Sonra birkaç yıldır İşviçre-Fransa sınırı Cern tünelindeki tarihi evrenin yaratılış deneyi, insanlık tarihinde büyük aydınlamayı sağlayacaktır.
Hz.Musa'dan yaklaşık 3000 yıl, Platon'dan 2000 yıl sonra Xanî ne diyor:
Birdenbire soğutulmuş bir ışık göründü. Tüm evren ondan yaratıldı. Tüm yaratılan bu tezinde soyut idiler. Çünkü yaradan'dan başka varlık yoktur. Bugün görülen umut tüm varlıkların geçmişi böyleydi. Bunun hikmeti Yüce yaradan'ın aşkıdır. Onun aşkı olmasaydı parlayan ışıktan kâinat olmazdı. Bu aşkın ışığını Züleyha Yusuf'ta,Ferhat Şirin'de Mecnun Leyla'da görmeseydi nasıl aşık olurlardı?
İslam âlimleri İlah'ın evreni yaratması hikmetini, aşkı, bilimi, sanatı, adaleti; vasıflarına bağlıyorlar. Hz. Musa'nı ışığını İlahi ışık, Platon ve Xanî'nin ışıkları beşeridir. Xanî'nin ışığına bilimsel beşirî ışık da diyebiliriz.
Işık soğutulduğuna göre maddedir. Madde ancak soğutulup ısıtılabilinir.
Kaynak:H.Mem- Xanî ve Memzalar