SON DAKİKA

Hz.Musa,Platon ve Ehmedê Xanî'nin Ortak Değerleri

Hz.Musa,Platon ve Ehmedê Xanî'nin Ortak Değerleri 20 Ocak, 2018 03:57 Güncelleme: 20 Ocak, 2018 03:57 Hz.Musa,Platon ve Ehmedê Xanî'nin Ortak Değerleri

Hz.Musa,Platon ve Ehmedê Xanî'nin Ortak Değerleri

Her üç kimliğin ortak değerinin ana tasnifi iki mekânda görülür.

a)Dünyevi(sosyal-siyasal düzenleme ”devlet”

b)Uhrevi(Işıkçılık-İşrakiye)

a)Dünya, üzerinde hayat bulduğumuz, barındığımız, çoğaldığımız yuvamızdır. Çağlar boyu çoğaldık. Çoğaldıkça ortak yaşam kültürü oluştu. Birçok olumlu, olumsuz olaylar insan toplumlarında mutluluklara, travmalara sebep oldu. İnsanlar olabildiğince iyilik ortamına tarafgir oldular. Buna rağmen insan egosunun önüne geçemediler. Bazı boylar mahsulün, veriminin tümüne yakınını ele geçirdiler. Çalışanı, ezileni hayvan ile insan arasında yaşayan bir yaratık olarak algıladılar. Hz. Musa dönemi Mısır Firavunları döneminde Hz.Yusuf ile başlayan İbrani göçü, onların aranın köle halkı yaptı.  Köle İbrani halkı Musa peygamber aracılığıyla kölelikten kurtulup ulus oldular. Devletlerine kavuştular. Yani özgürleştiler. Dünya yaşamında ortak iradeleriyle ortak hareket ettiler. Mutlu oldular.

Platon Antik Yunan coğrafyasında doğdu. Büyük filozofların öğrencisi, hocası oldu. Hocası Sokrates (M.Ö.468-400)”devlet” zayıfın haklarını korumak için lazımdır, dedi. Bu nasihati tutar gibi,”Devlet” kitabını yazdı. İnsanlık tarihinde bu çalışma ilktir. Yunan kent devletleri yerine bir devlet teorisiyle yeni bir devlet inşa etmek fikrindedir.

Ütopyasını gerçekleştirmek için üç defa Sicilya'ya gider. Tutuklanıp köle olarak satılır. Onu tanıyan biri bedelini ödeyerek kölelikten kurtarır. Atina'ya döner. Ünlü akademia kurar, başından ölünceye kadar ayrılmaz. Ehmedê Xanî yaşadığı mekânda Kürtlerin dramını kapsamlıca görür, duyar, yaşar. Bu sefalet ve zulmün teşhisine uğraşır. Teşhisinde vardığı netice Kürtlerin özgürleşmesidir. Tıpkı büyük Sokrates'in dediği gibi özgürleşmeden, doğruları bilemez, öğrenemez.

Osmanlı imparatorluğu ile İran Şahlığı arasında bölünmüş, Şattül Arap'tan Kura Nehri'ne batı da Ceyhan'a uzanan mekânda boylar şeklinde dörtkenara dağılmış, bu halkın tek ilacı birlik haline dönüşmesidir. Bunun sosyo-siyasal ismi devlet olmalıdır, der. Xanî.

Hz.Musa(moses) ile Filozof Xanî'nin tasarımında çözülmüş dağılmış halklara tekrar ortak kimlikte birleştirmek vardır. Yani dünyevi yaşamda yeniden sosyal düzenleme olduğunu görüyoruz.

Platon'un devlet tasarımında daha çok ütopyasını anlıyoruz. Onun dizayn ettiği Devlet ütopyası daha kapsamlı ve yeni kriterlidir. Pratikten çok teorik düşünceli sosyal düzenlemedir.

Daha kapsamlı Kısa açıklamalara geçmeden, sonuçta kısaca her üç olgunun özeti insanları birey yaşamadan ortak yaşama davet ediyorlar. Devlet konseptin de dünyevi yaşamın mutluluğuna hedeflendiriyorlar.

b) Uhrevi Mekânda her üç kimlik tek İlah'a inanmaktadır. Her üçü de kutsal varlığın dünyevi mekânda görülmesi, algılanması vasfı olarak ”ışık” özdeğine itibar etmişlerdir.

Hz Musa semavi dinlerden Museviliğin kurucu peygamberidir. Kendisi kitaplı rehberlerdendir. Ölümünden 800 yılı aşkın zaman sonra “Tevrat” yazılı şekilde(M.Ö.400) bizlere ulaştırılmış. Biz Müslüman alemi olarak onu ve olaylarını kutsal kitabımız Kuran Kerim'den öğrendik, öğreniyoruz. Hazreti Muhammed(SAV)'e gelen vahilerden o bilgiyi alıyoruz.

Musa Peygamber inşa edilen Firavun şehrinin yapımı idare ederken, Firavun'un kız kardeşinin kocası da ustaları idare edendir. Çalışanlar köle İbranilerdir. Köle İbranilere çok büyük eziyet veren bu şahsı, Musa defalarca uyarmıştır. Zulme alışmış bu şahsın yaptıklarına dayanamayan Hz.Musa bu şahsı öldürür. Nil'i geçerek Sina'ya kaçar. Burada din bilimli ariyan köklü Yetro ile tanışır.

Yetro'nun kızının adı Spîtuma(beyaz demet, beyaz ışık demeti) dir . Bu çok anlamlıdır. Diyebiliriz ki Yetro Zerdüşt Magilerinin İlk çağ din adamlarındandır. Zerdüşt dinin kitabı Avesta'nın ilk derlemesi Med imparatorluğu döneminde yazılmıştır. (M.Ö.7.ve 6. Yüzyıl) “Zerdüşt yanı Zer-ra-tij-Spi-tumma;sarı veya altın  güneşin  beyaz ışık demeti” anlamındadır. Zerdüşt dini etkin tek ilaha Ahura Mazda(Ê Xwuda Mezin) kendisini yaratan ilah anlamındadır. Hz. Musa Sina'da on yıl kaldıktan sonra Mısır'a döner. Köle İbranileri Sina'ya ulaştırır. Tur-i Sina'ya çıkar. Allah Dağdaki sitre ağacının arkasındaki kayanın üzerine ”on emrini” yazdı. Hz. Musa bu kayanın üzerindeki ”on emir” yazısını kayadan söktü. İki yazılı sal taşını koltuklarına alarak halkına döndü.

Allah ışık özdeğiyle ifadesi Hz. Muhammed'in Lâmekân'a çıkışında ifade edilmiştir. Lâmekân'a çıkan peygamber orada ”son sidre” ağacını görür. Ağacın arkasına inen ışık”Ben Allah'ım” dedi. Ve konuştu. Dinler tarihinin en büyük iki peygamberi de”ışık” ögesinde Allah ifadesi itibarlıdır. Zerdüşt dininde ve daha önceki güneş, ay, tanrı inançlarında da bu algılar etkince vardır. Allah o günde vardı, dün de, bugün de ve gelecekte da vardır. İnançlar için böyledir.

Antik Yunan Filozofları Allah'ın görüş, duyuş ifadelerini değişik şekilde belirtmişlerdir.

Thales ilk özdek sudur, diyor.

Anaksimes ilk özdek havadır, diyor.

Herakleitos ilk özdek ateştir, diyor.

Eeukippos ve Demokritos ilk özdek atomdur,diyorlar.

Pyhagoras ise evren bir sayı uyumudur diyor.

1 sayısı özdek olup Allah demektir. Nokta 1 dir. İki nokta çizgidir. Üç nokta alandır. Çok nokta çok boyutlu mekândır, maddedir.

İslam zamanı Hurufilikte, nokta yani ”nun” Allah demektir. İki nokta çizgi “elif” demek, yani Allah demektir. Tıpkı Pythagoras'ın   aynı inanç ve ifadeleridir. O çok yakınlarına ”haklar değişik tanrılara insanlarda hepsinin tanrısı birdir,”der.

Aristoteles de toprak, su,hava,ateş ilk özdeklerdendir,der.Onun hocası Platon tıpkı Hz.Musa gibi .”ışık” tanrıyı ifade en önemli unsurdur.

Ehmedê  Xanî İslam âlimi kimliğinde İlah'ına bağlığı tamdır. Evrenin yaradılışını, evrenin parçası güneş ve uydularını ve yörüngelerinde güneş etrafındaki dönüşlerini bugünkü astromi bilimi esaslarıyla ifade etmiştir. O tıpkı Hz.Musa ve Hz.Muhammed'in ifade ettikleri Sidre ve son sidre ağacını arkasına inen ışığın Allah'ım dediği yüce iradeyi algılamıştır. İlk büyük İslam akılcı düşünürleri tarikat ehlidir. Onun tarikatı(ekolu )”İşrakiye” yani Işıkçılıktır. Işıkçılık öğretisi kurduğu medresede devam etmiştir. Son medrese halifelerden Şeyh Mihemedê Celali bu birikimi ( Said-i Nursi'yi)nakletmiştir. O da bu ekolun idealine Nur (ışık),Nurculuk olarak donatıp ifade etmiştir.

Filozof Xanî'nin Işıkçılık(işrakiye) tutkusu Mem û  Zîn eserinin her kısımın da görülür. Yazdığı Neqaşe Ezel şiirinde günün bilim sınırını ifade etmiştir.

Nûr i tu  di husnê rûyê dildar

Nar î tu di qelbê aşiqê zar

Şem'î ne ji qismê nûr û nar î

Şems î,je eyan perdadar î

Işıksın sen, sevgilinin yüzünün güzelliğinde ki

Ve de ateşsin sen, zavallı aşığın gönlündeki

Mumsun sen, ama ne ışık türündesin, nede ateş

Apaçık olduğun için, perdelenmiş güneşsin güneş.

Mem zindan da vefat eder. Üstüne giden dadı, Siti, Zinli sultan ve cariyelere zindan arkadaşlarının söyledikleri:

Xelgê ku digel Memê girîftar

Gotin kum me dî ji sethê dîwar

Berqek bieceb Memê bi ser ket

Şewqek ji serê Memê bi der ket

Yek şibhetê rojê,yek heyîv bû

Yek şibhetê zêr û yek jî zîv bû

Ew şems û gemer ku muttesil bûn

Derha-i bi yek ve muzmehil bûn

Gava we ku pêkve muqtebis bûn

Ev her dul i dew'ê min'ekis bûn

Ew reng geriyan minîr û rewşen

Zindan li mi kir'ne  sehnê guşen

 

Memo'yla birlikte tutuklu olan kimseler

“Gördük biz duvar tarafından” dediler.

Memo'nun üzerine acayip bir şimşek çaktı.

Memo'nun başından bir ışık çıktı

Biri ay gibi gibi, öbürü de güneş gibiydi

O güneş ve ay, ne zamanki birbirime kavuştular

Derhal birbirinde kaybolup kaynaştılar.

Birbirinden ışık aldıkları zaman

Ve birbirine yansıttıkları zaman

Öylesine aydınlatıcı ve ışıklı oldular

Zindanı bize gül bahçesine çevirdiler

Kısa ifadeyle ışık aydınlanmayı sağlar. Aydınlanma ile insan önce kendini tanır. Tanımanın kriterlerini sağlayan bilim, sanat, adalet ve şefkat aydınlanmanın meyvesidir. Hz. Musa, platon ve Xanî'de ışığın ifade kavramı Allah'tır. Çünkü evrenin aydınlatıcısı, yol gösterici ışığıdır.

Bilgin Xanî'nin insanı şok eden açıklamaları karşısında şaşırdığımı ifade etmek isterim.

Mem û Zîn'de ışığın partiküller zerrecikler olduğunu söylüyor. Yani maddedir, diyor. Bu ilmi çalışma 18.asıra Newton ve 19.asrın ortalarında Hertz tarafından neticelendirilmiştir.

Xanî'nin,bu zamanda deneylerle ispatlamak istenen evrenin yaratışını,oluşan ilk maddeye tıpkı Peygamber Danyal gibi önceden açıklamasını şaşkınlık ve hayretle sadece seyrediyorum.

Min noşî  û serxwoş bûm,filhalî muşeweş bûm

Ez çar û neh û şeş bûm,min tekye bi balîn da

Her çî kum me ber lê kir,hindî me nezer lê kır

Mîn seyrek li yekê kir,lewra ne dil û dîn da

 

Mîn dî heme yek pirt û sarî di mezahir da

Mumkin heme jê per bû ,eme ne di temekîn da

Ew bû ji Zuleyxanayê lew dîte di Yûsiv da

Mecnûnê di leylayê,Ferhadê de Şîrîn da.

İçip sarhoş oldum ve de çokça salladım

Ben dört, dokuz, altı iken sırtımı yastığa yasladım

Her kim dönmüş, her ne kadar bakmış idim

Gece yürüyüş seyrinde kalbimin, dinimin kararını yitirdim

 

Birdenbire göründü bir “ışık ki soğutulmuş

Tüm kâinat soyutlanarak ondan çoğaltılmış”

O Işık ki Züleyha Yusuf'ta gördü

Ferhat Şirin'de, mecnun Leyla'da gördü

Üç yüz yirmi yılı aşkın bir zaman önce bir İslam filozofunun bilim, evren, inanç boyutunun olgunluğunda olması, doğrusu beni çok mutlu ediyor. Onu görmeyen ve görmezlikten gelenler adına üzülüyorum. Bu iki kıta şiir O'nun “Neqaşê Ezel”(Ezelin Ressamı) yani Allah şiirinden alınmalıdır.

Birinci kıtada ben kimim? Ben bir insanım. Sadece yiyen, içen, yürüyen, uyuyan canlı yaratık mıyım? Yolunu şaşırmayan, tüm bilinenlerin peşinde koşan, yorulup, sırtını yastığa dayandığımda kararımı inancımı belirtim.

“Ben Antik Yunan Filozofu Aristo ve akılcı İslam âlimlerinin, inancımında ki Âdem atamın oluşunu göz önünde tutarak dört maddeden(toprak, su, ateş, hava)yaratılmışım. Ben dördüm. Benim sayı simgelerimde dört güneşin ifadesidir. Ben onun ışığındanım dersem şaşırmayın, bunu ikinci kıtada izah edeceğim,”dedi.

-Ben dokuzum. Dördüncü katın kralının etrafında dönen dokuz bağımlı uydusundan biri olan dünyada yaşıyorum. Ben o 9 bireyli ailedenim.

Ben bu ailemle evrenin bir parçasıyım. Yaradan tüm evreni altı günden yarattı. Benim de yaratılış sürem altı gündür. Buna din kültürüm damgasını basmıştır. Nüfus kütüğüme sonsuz selam olsun.

İnsan, zaman, mekân kriterine uyumunu saygıyla anıyorum.

Acaba dahi Bilge bir bilgi hazinesi mi buldu? Saygıyla anıyorum.Acaba böylesi tasarımı insanlar ne bilim hazinelerinde saklı tutuyorlar?!Antik Yunan düşünürler ve  İslam coğrafyası ilk özdeğin su,hava,ateş,ışık v.s olduğunu bilip,söylemişlerdir.İlah'ın Tezahürünü ışıkta görenleri peygamberler ve alimler not etmişlerdir.Ama Xanî'nin dediği bilgilere fakir bilgi hazinemden hiç rastlamamıştım. Sonra birkaç yıldır İşviçre-Fransa sınırı Cern tünelindeki tarihi evrenin yaratılış deneyi, insanlık tarihinde büyük aydınlamayı sağlayacaktır.

Hz.Musa'dan yaklaşık 3000 yıl, Platon'dan 2000 yıl sonra Xanî ne diyor:

“Birdenbire soğutulmuş bir ışık göründü. Tüm evren ondan yaratıldı. Tüm yaratılan bu tezinde soyut idiler. Çünkü yaradan'dan başka varlık yoktur. Bugün görülen umut tüm varlıkların geçmişi böyleydi. Bunun hikmeti Yüce yaradan'ın aşkıdır. Onun aşkı olmasaydı parlayan ışıktan kâinat olmazdı. Bu aşkın ışığını Züleyha Yusuf'ta,Ferhat Şirin'de Mecnun Leyla'da görmeseydi nasıl aşık olurlardı?”

İslam âlimleri İlah'ın evreni yaratması hikmetini, aşkı, bilimi, sanatı, adaleti; vasıflarına bağlıyorlar. Hz. Musa'nı ışığını İlahi ışık, Platon ve Xanî'nin ışıkları beşeridir. Xanî'nin ışığına “bilimsel beşirî ışık” da diyebiliriz.

Işık soğutulduğuna göre maddedir. Madde ancak soğutulup ısıtılabilinir.

Kaynak:H.Mem- Xanî ve Memzalar

Yorum Ekle