SON DAKİKA

'Hükümet 1 yıl boyunca yalan söyledi'

02 Ekim, 2012 10:03 Güncelleme: 02 Ekim, 2012 10:03 'Hükümet 1 yıl boyunca yalan söyledi'

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, geride bırakılan dönemde Meclis'in toplumsal sorunlara çözüm konusunda rolünü oynayamadığını söyleyerek, “İktidar partisinin otoriter tutumu nedeniyle parlamento iktidarın ihtiyaçlarına göre çalışan bir organa dönüşmüştür. Atılması gereken adımlar atılmadığı gibi ülke daha çatışmalı bir sürece sürüklenmiştir” dedi. Kışanak, geçen yasama döneminde BDP ve Blok milletvekili olarak birçok konuyu gündeme getirmek için mücadele ettiklerini, araştırma önergeleri ve yasa teklifleri verdiklerini vurgulayarak, “Bu teklifler demokratikleşme için önemli adımları oluşturuyordu. Ancak Meclis buna yanıt vermedi. Halkın sorunlarına sırtını dönen parlamento AKP iktidarının çıkarları ekseninde çalışma yürüttü. Sendikal hakları budayan yasalar çıkarıldı. Kentsel dönüşüm adı altında talanın önü açıldı. Biz özgürlükler genişletilsin, yasaklar kaldırılsın dedikçe, AKP yasakları arttıran yasalar çıkardı” diye kaydetti.

'Geçmiş dönem Türkiye için kayıp dönem oldu'

AKP hükümetinin muhalefetin çağrılarını görmezden geldiğini söyleyen Kışanak, bu tutum nedeni ile geride kalan sürecin Türkiye için kayıp bir dönem olduğunu belirtti. Kışanak, “Bu yasama döneminde de güçlü bir şekilde mücadele edeceğiz. Halkımız ile birlikte sokaklarda, meydanlarda en güçlü şekilde mücadele edeceğiz” dedi.

'Diyalog ve müzakere süreci başlatılmalıdır'

Akan kanının durdurulması ve Kürt sorunun çözümü için diyalog ve müzakere sürecinin zaman kaybetmeden başlatılması gerektiğine işaret eden Kışanak, “Demokratikleşme yasalarının hızla gündeme alınması yeni yasama yılının en acil gündemidir. Sorunların çözümünü demokratik siyasette gören BDP, barış ve diyalogun köprüsüdür. Bunun yıkılmaması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Sonuç almaya kenetlenen bir mücadele yürüteceğiz. Sorunların demokrasi, özgürlük ve adalet temelinde alan çalışmalara destek olacağız. Uzlaşı ve diyaloga kapalı her türlü yaklaşıma karşı da en güçlü mücadeleyi sürdüreceğiz” ifadesini kullandı.

'Güvenlik politikaları artık terk edilmeli'

Kürtlerin, Alevilerin, tüm farklı inanç gruplarının, kadınların ve öğrencilerin sesi olmaya devam edeceklerini söyleyen Kışanak, yeni yasama yılına rağmen savaş gerçeğinin devam ettiğini söyledi. Operasyonların ve çatışmaların tüm hızıyla devam ettiğini belirten Kışanak, şunları kaydetti: “Ülkenin her yerinden cenazeler kalkarken bu Meclis rutin çalışmalarını sürdüremez. Her yerde ana yüreği evlat acısı ile tutuşurken parlamento diyalog ve çözüm talebine kulaklarını tıkayamaz. Sorunu içinden çıkılmaz hale getiren güvenlik politikaları artık terk edilmelidir.” BDP olarak hükümeti sürekli uyardıklarını ve Meclis'in inisiyatif alması için çağrılar yaptıklarını hatırlatan Kışanak, “Hükümete somut önerilerimizi sunduk. Parti kongremizde kamuoyuna deklarasyon sunduk. Ne vardı o pakette? Çatışmasızlık halinin korunması, askeri operasyonlara son verilmesi, tutuklu milletvekili ve siyasetçilerin serbest bırakılması için çalışma yapılması, terörle mücadele kanunu denilen ama özünde toplumla mücadeleye dönüşen bu yasanın kaldırılması, seçim barajının kaldırılması, çoğulcu bir anayasa için toplumsal uzlaşıyı sağlayacak komisyon, hakikat ve adalet komisyonu gibi önerilerdi. Bu paket dikkate alınsaydı bugün çok farklı bir noktada olabilirdik” dedi.

'Hükümet 1 yıl boyunca yalan söyledi'

Herkesin Oslo sürecini konuştuğunu ancak hakikatin bir kısmının yavaş yavaş ortaya çıktığını belirten Kışanak, “Başbakan geçen gün görüşmeleri biz kestik diye itiraf etti. 1 yıl boyunca Türkiye kamuoyunu zehirlediler. Partimizi hedef gösterdiler. Kürtleri hedef haline getirdiler. Çünkü Türkiye kamuoyuna kocaman bir yalan söylüyorlardı. Görüşme masasını PKK'nin devirdiğini söylüyorlardı. Hükümet kendisi görüşmeleri kestiği, savaş politikalarına döndüğü halde buna meşruiyet sağlayabilmek için 1 yıl Türkiye kamuoyuna yalan söyledi” şeklinde konuştu. Oslo sürecinden çıkarılacak en önemli dersin bu olduğunun altını çizen Kışanak, “Açık ve samimi olacaksınız. Yalan söylemekten vazgeçeceksiniz. Görüşmeler tıkandığı noktada çıkıp açıkça 'Bu görüşmelerde önümüze gelen protokoller var bunu kabul etmiyoruz savaşa geri dönüyoruz' diyecektiniz. İşte Oslo sürecinde çıkarılması gereken ikinci derste budur. Tarafların önerileri yakın hale getirilir uzlaşma olur bundan sonra da çözüm gelişir. Bu konuda muğlaklık devam ediyor. Ortaya çıkan mütaabakat metni midir? Protokol müdür? Yoksa Sayın Öcalan'ın sunduğu metin midir? Hükümet sürekli bunlardan birini kullanıyor. Biz bilmek istiyoruz hükümetin planı nedir. Hükümet masaya ne koymuştur. Hükümetin bir teklif ile gitmemiştir. Eğer gitmiş ise o teklifi sunsun hep birlikte çalışalım. Eğer yeniden benzer bir süreç başlayacaksa biz hükümetin Kürtlere ne önerdiğini duymak istiyoruz. Somut önerileri olmayan kimsenin peşinden hiç kimse gitmez” dedi.

'Yeniden diyalog süreci olmalıdır'

Kışanak, bir taraftan Oslo görüşmelerinin sürdüğünü bir taraftan da demokratik siyasete baskı olarak 'KCK' adı altında operasyonların yapıldığını hatırlatarak, “Neredeyse 10 bine yakın arkadaşımız cezaevine konuldu. Avukatlar, gazeteciler, milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları, sendikacılar…. Kürt sorununda tüm kesimler tutuklandı. O zaman bu sürecin samimiyetine kim inanır. Bu günlerde çokça dillendirilen yeni bir müzakere ve diyalog olur mu sorusuna net cevap veriyoruz. Kesinlikle yeniden bu süreç olmalıdır” ifadesini kullandı.

'Kürt halkı artık köleliği kabul etmeyecek'

Kürt sorununun baskı ile çözülemeyeceğini çünkü bir halkın halk olmaktan kaynaklı sorunu olduğunu söyleyen Kışanak, “Kürt sorunu 'terör' sorunu değildir. Kürt halkı artık ikinci sınıf olarak yaşamayacak. Kürt halkı artık köleliği kabul etmeyecek. Anadili ile ilgili bütün sorunların ortadan kalkması talebini, yönetime katılma isteğini, kendini yönetme isteğini görerek yola çıkacaksınız. Kürt halkı bu taleplerinin tamamını eşit bir yaşamın talepleri olarak görüyor. Açıkça söylüyoruz. Birlikte yaşamak istiyoruz. Özgür ve demokratik geleceği birlikte kurmak istiyoruz. Özgür olmak istiyoruz” diye kaydetti. “Milletin bölünmezliğinden bahsedenler bize kendilerinin birlikte yaşama kriterlerini açıklasınlar” diyen Kışanak, mevcut durumun kabulünün birlikte yaşamak olmadığını söyledi.

'Çocuklarımız 'varlığım Türk varlığına armağan olsun' diyerek güne başlamayacak'

Kışanak, “Çocuklarımız 'varlığım Türk varlığına armağan olsun' diyerek güne başlamayacaklar. Çözüm mümkündür” dedi. AKP'nin 4. Olağan Büyük Kongresi'nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmayı değerlendiren Kışanak, “Bir çözüm yaklaşımı yok. Kongrenin kendisi şahşahalar manzumesidir. Ortada bir mazlumluk yok. Kendisini her şeyin karar mercii gören bir yaklaşım var. İşte sorunun asıl kaynağı buradadır. Gelin kolumun altına girin sizi himaye edeyim diyor. 16.yy'da bu mümkündü. İmparatorluklar himaye üzerine kurulur. Ama artık o dönemlerde yaşamıyoruz. Demokratik bir yaşamdan bahsediyoruz. Kimse kimsenin himayesine girmeyecek. Herkes özgürlükleri ile eşit yurttaş olarak yaşayacak. Bunu kabul ederseniz birlikte yaşamak mümkündür” dedi.

'Öcalan'ın rolünü oynayacağı koşullar sağlanmalıdır'

Himaye yaklaşımı ile Kürtlerin yönetilemeyeceğinin altını çizen Kışanak, Kürtlerin politize bir halk olduğunu ve taleplerinin net olduğunu söyledi. Kürt halkının eşit yurttaşlık hakkının gereklerini yerine getirecek bir muhatap aradığını belirterek, “Biz demokrasinin kriterlerinden bahsediyoruz. Kürt halkının politikaları ve çözüm önerileri de muhatabı da bellidir. Kürt halkı Sayın Öcalan'a halk önderi diyor. Özgürlüğünü istiyor. Bunun gerekleri yerine getirilmelidir. Sayın Öcalan'a 'elimizin altında enstürmandır' yaklaşımı çözüm getirmez. Birlikte yaşam iradesini en güçlü şekilde koruyabilmek için Sayın Öcalan'ın rolünü oynayacağı koşullara kavuşması gerekiyor” dedi.

'Acil sorunlar 2023'e ertelenemez'

AKP kongresinde sunulan 63 maddelik öneriyi değerlendiren Kışanak, “Biz yarın çözüm beklerken, onlar çözümü 2023 yılına erteliyorlar. Kim öle kim kala sayın başbakan. En acil çözüm bekleyen sorunları erteleyen bir yaklaşımı çözüm olarak dayatamazsın. Anadilde savunma imkanı verilecekmiş deniliyor. 3 yıldır arkadaşlarımız sorgusuz sualsiz cezaevinden mahkemeye getirilip götürülüyor. Daha dün İstanbul'daki KCK davasında savunma hakkını polis zoruyla engelliyorsunuz. Ondan sonra 2023'ü bekleyin diyorsunuz. Bu yaklaşımdan barış çıkmaz. Kamu hizmetinin anadilde alınması önemli bir konudur. Ancak bunlar tercüman vasıtası ile diyorlar. Yani bu hizmetin alınmasından bahsetmiyor. Kamu hizmeti veren Kürt olsa bile Türkçe konuşacak karşısındaki eğer Türkçe bilmiyorsa tercüman aracılığı ile dersini anlatacak. Bunun neresi çözümdür. Böyle bir mantık ile Kürt halkını yönetemezsiniz” diye kaydetti.

'Kürtler kamuda kendi dillerini sınırsız kullanacak'

Türkiye'de yaşayan Kürtlerin kamusal alanda anadillerini sınırsız kullanacaklarını belirten Kışanak, bunun dışındaki sözlerin bir anlamı olmadığını söyledi. Kışanak, “Şu anda Kürdistan'da kamuda çalışan Kürtler gelen yurttaşlar ile Kürtçe konuşuyorlar. 63 maddenin başka bir trajikomik tarafı var o da bunları söyleyen partinin aynı zamanda Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda olmasıdır. Orada burada vaat ettiklerinin tamamına karşı çıkıyorlar. Orada anadile ilişkin getirdiğimiz bütün önerilere itiraz ettiler. Gerçek buradadır. Bu 2023 olsa olsa hayali satmaktır” dedi.

'Çözüme yönelik adımları destekleriz'

Kışanak,”Bu ülkenin gencecik çocuklarını ölüme ve öldürmeye göndermekten vazgeçin. Bu konuda zerre kadar olumlu yaklaşım ve adım görürsek kesinlikle karşılık vereceğimizden kimsenin tereddüdü olmasın. O kadar ölüme karşın rahat uyuyorsan sen insanlığını yitirmişsindir zaten. Kürt sorunun çözümü konusunda kendimizi sadece siyasi sorumluluk altında görmüyoruz aynı zamanda vicdani bir sorumluluk altında görüyoruz. Çözüme götürecek bütün çabalara destek veririz. Yeni bir oyalama, kandırma sürecine hiç kimsenin tahammülü kalmadı. Güven zedelenmiştir. Yeni bir diyalog ve müzakere için acil olarak güven geliştirici adımlara ihtiyaç var. Parlamento bu konuda inisiyatif almalı ve ön açısı adımlar atmalıdır” dedi. DİHA

Yorum Ekle