SON DAKİKA

HEM OSMANLI HEM TÜRKIYE 'Lİ

Yıl 1071.Alpaslan'nın 37 bin kişilik ordusu Malazgirt Ovası'nda konuşlanmış.Karşısında ise Romen Diyojen'nin 200 bin kişilik ordusu var.Cuma günüdür.Müslüman olduklarını öğrenince o yörede yaşayan Kürtlerden 10-17 bin Kürt savaşçısı Alpaslan'nın ordusuna katılır ve önce birlikte cuma namazını kılarlar,sonra da savaşarak Roman Diyojen'nin iki yüz bin kişilik ordusunu bozguna uğratırlar. 15 Mayıs, 2013 22:09 Güncelleme: 15 Mayıs, 2013 22:09 HEM OSMANLI HEM TÜRKIYE 'Lİ

Yıl 1071.Alpaslan'nın 37 bin kişilik ordusu  Malazgirt Ovası'nda konuşlanmış.Karşısında ise Romen Diyojen'nin 200 bin kişilik ordusu var.Cuma günüdür.Müslüman olduklarını öğrenince o yörede yaşayan Kürtlerden 10-17 bin Kürt savaşçısı Alpaslan'nın ordusuna katılır ve önce birlikte cuma namazını kılarlar,sonra da  savaşarak Roman Diyojen'nin iki yüz bin kişilik ordusunu bozguna uğratırlar.

 

Yani Türkler Kürtler'in yardımıyla Anadolu topraklarına ayak basıyor ve Osmanlı Devleti' ni kuruyorlar.Diğer bir deyişle Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda da Kürtler rol oynamış, kat kıda bulunmuşlardır.

 

Yıl 1919. Kurtuluş Savaşı için Doğu'da Kürtlerin desteği için Erzurum Kongresi'nden dönen Atatürk Erzincan Deresinde öldürülmekten kurtulur.Kurtaranlar ise Dersim'li 150 Kürt atlısıdır.Atatürk Doğu illerinden destek almaya gidince İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin zor- lamasıyla Atatürk'ün öldürülmesini istenmiştir.

 

Yani yine Kürtlerin yardımıyla Atatürk kurtulur ve Türkiye Cumhuriyeti kurulur.Hatta Lo- zan Barış Konferansında bazı devletler Kürtlere devlet teklif ederler ama Kürtler Türklerle birlikte yaşayacaklarını söyleyerek devlet teklifini reddederler.Reddin bir nedeni de Ermeni lerle birlikte o devlette yaşamaları istenmiştir.

 

Diğer bir deyişle hem Osmanlı Devletinin ve hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Kürtlerin büyük katkı ve yardımları olmuştur.

 

 

Peki Kürtler bunun karşılığını aldılar mı?

 

Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra taşıma vatandaşları baş tacı eden Esat Mahmut Karakurt zihniyetindeki CHP iktidarları ırkçı politikalarıyla Kürtleri bilinçli olarak sistemin dışına ite- rek hem devlet yönetiminden mahrum etti ve hem de gayrı meşru pozisyona soktu.Hatta Doğu 'yu hiç tanımayan ve oranın hiçbir sorununu bilmeyen taşıma vatandaşlardan millet vekili atadılar ve yirmi yıl boyunca Doğu illerini adeta ülkeden ve medeniyetten tecrit ettiler.Dilleri ve kültürleri yasaklandı.Kimlikleri yok sayıldı.Cahil bırakılarak alay konusu haline getirildiler. Bu politika Menderes'e kadar devam etti ama 1960 yılında darbe yapan bu zihniyet bu kez yine hiçbir nedeni yokken sadece Kürtlerin ileri gelenlerini Sivas'ta kamplara hapsederek Kürtlere karşı duyduğu alerjisini ortaya koydu.Günahları Müslüman ve sadık vatandaş olmaları mıydı acaba? Büyüklerimizin anlattıklarına göre CHP devrinde jandarma geliyor denildiği zaman evdeki Kur'an ı kerimleri hemen saklarlarmış..

 

Bugün bir Kürt sorunu yaşanıyorsa bunun bir günahı CHP hükümetlerinin ise bir günahı da Kürtlerin adına politika yapanlarındır.Kürt sorununu anlatacak bilgi ve yeteneğe sahip olma- yan parası ve aşiretleri olanlar seçildiler hep.Bir rahmetli Abdulmelik Fırat,bir Şerafettin Elçi bir Sebgettullah Seydaoğlu bir Altan Tan ve bir Abdurrahman Kurt gibi konuya vakıf değiller di.Şimdikilerden de birkaç kişi dışında Kürtlere pek faydaları dokunmadı.Kürsüde bardak kırma gibi şovlar Kürtlere bir şey kazandırmıyor,önemli olan sorunu anlatarak halkı aydınlatmak ve ikna etmektir.Anlatacak sözü olmayanlar bağırıp çağırırlar.Bu da onların acizliklerini gösterir.Eğer Türkiye halkı hala “bu  Kürtler ne istiyor?” diye soruyor ve Kürt sorunu anlaşılmamışlarsa siyasetçiler görevlerini yapmamışlar demektir.

 

Sonuç olarak hem Osmanlı ve hem de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunda Türkler ile omuz omuza her cephede savaşmış olan bu vefalı halkın yerine hiç bir emeği olmayan taşıma çakma vatandaşları getirip baş tacı ederek ve onlara devletin pastasını peş keş çekmek bu ülke için kanlarını dökenlere yapılmış bir haksızlık olmuyor mu?.

 

Tüm bunlara rağmen,ele geçirdikleri köşe başlarını ve pastayı kayıp etmek korkusuna kapılan kin ve nifak tohumlarını eken şer güçlerin oyunlarına gelmemek,sakin ve barışçı olmak zorundayız.Ülke demokratikleştikçe,fikirler özgürce ifade edildikçe, gerçekler ortaya çıktıkça o şergüçlerinin de oyunları bozulacak ve ülke huzura kavuşacaktır.Demokrasi ve demokratikleşme geliştikçe de bu tür sorunlar da ortadan kalkacaktır.

 

2013.İstanbul

Reşit YAMAN

.

Yorum Ekle