ALPER ATALAY / DİHA
ANKARA - Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 1. Genel Kurulu'nda, "Kongremiz, yerel yönetim ve milletvekili genel seçimlerine de siyasal amaç ve çıkarlarının ifadesi olacak ve temsil gerekliliklerini karşılayacak bir parti oluşumunu başlıca örgütsel hedeflerinden biri olarak benimser" kararının alınması ardından partileşme çalışmaları hızlandırılırken, 18 Ekim günü İçişleri Bakanlığı'na yapılan başvuru ile HDP resmi olarak kuruldu. Eş başkanlar olarak ise Fatma Gök ve Yavuz Önen belirlendi. Kuruluşunun ardından çalışmalarını hızlandıran HDP, örgütlenmelerini tamamlayarak seçimlere girmeye hazırlanıyor. HDP Eş Başkanı Yavuz Önen, partileşme süreci ve partinin önümüzdeki süreçte yapacaklarını DİHA'ya değerlendirdi.
'Blok hareketi başarıyla sonuçlandı'
Önen, dünyanın ve Türkiye'nin çok zor dönemler geçirdiğini bunun muhalif siyasetler açısından da böyle olduğunu söyledi. Önen, Türkiye'nin demokratik hak taleplerini göz ardı etmek için sürekli "iç çatışma" gerekçesini kullandığını vurgulayarak, "Bu sivil siyaset alanını sürekli zorluyor. Bu zor diye bundan geri durmadık. Geniş bir cephe kurarak, değişik siyasi dinamiklerin içinde olabileceği bir yapı tartışmalarını başlattık. 3 yıl sürdü. Önce çatı partisi ile denendi ardından seçimlerde blok hareketi olarak formüle edilip seçimlere gidildi ve başarılı bir örnek oldu. Ardından ise Halkların Demokratik Kongresi'ni (HDK) oluşturduk. Genel olarak bütün coğrafyaları kapsayan bir yapıdır. Kürt siyasi hareketinin desteği ve varlığı ile diğer dinamiklerin bir araya gelmesi hedefiyle oldu. Çok sayıda parti, kurum ve birey bunun içerisinde kendini buldu" dedi.
'Mevcut siyasi partiler varlığını koruyacak'
"Bu hareket eşitlikçi bir harekettir" diyen Önen, HDK'nin ana platform olduğunu söyledi. Önen, "Bizi besleyen bu kaynağı sürekli tutmak istiyoruz. Yani HDK sürekli olacak. Ardından kongre olarak karar aldık. Bütün birikimini, eylemliliğini siyasi mecrada etkin olmak için yapıyor. Ardından bir siyasi hareket olmak için karar aldık. Dilekçemizi verdik ve resmen kurulmuş bir siyasi partiyiz. İçimizde mevcut siyasi partiler var. Bunlar varlıklarını devam ettirecek. Onlar kendi programları ve iradeleri ile yaptıkları işi yapmaya devam edecekler. HDP için bir ortak kimlik tanımı yapıyoruz. Oraya adım atan her kişi nereden gelirse gelsin oranın kimliğini taşıyacak ve kendini böyle hissedecek" diye konuştu. Önen, "Halkların dinamiğinin yanında Alevi dinamiği var. Alevi halkının da rüzgarını alarak onlarla birlikte davranmak istiyoruz" şeklinde konuştu.
'Bütün seçimlere gireceğiz'
HDP'nin bütün sorunlara ilişkin çözüm önerileri olduğunu söyleyen Önen, "Fakat biz bileşenlerimizden hiçbirisi değiliz. Onlar bizi içeriyor; ancak bire bir onlar değiliz. Yeni bir şeyiz. Biz adımı attık partiyi kurduk. Ama bu parti uyuyan, bekleyen bir parti olmayacak. Önümüzdeki bütün seçimlere yani Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimler de dahil hepsine ilişkin hazırlıklar tamamlanacak. Hafta sonu İstanbul'da bu adımı atacağız. Adaylar ile bu seçimlere gireceğiz" ifadesini kullandı. Örgütlenmeye ilişkin bazı sorunların yaşandığını, bazı kesimlerin kendini dayattığını söyleyen Önen, bunun da yavaş yavaş azalmaya başladığını ve önümüzdeki süreçlerde bunun biteceğini belirtti. Özen, "Sıkıntılar var; ama 2 yıl öncesine göre bu sıkıntılar eskisi kadar aşılmaz değildir. Oluşturduğumuz demokratik, şeffaf ve açık platformlar, karar alma şekilleri giderek bu hegemonyaları daha makul bir temsiliyete dönüştürüyor" dedi.
'Farklılıklar rahatlıkla kendini ifade ediyor'
HDP'nin bireylerin de kendini özgürce ifade edebileceği bir platform olduğunu kaydeden Önen, "Mesela cinsiyet farkı gözetmiyoruz. Bunu sadece kadın, erkek üzerine kurmuyoruz. Farklı cinsiyet tercihleri olanlar da var. Bugün mesela dünyada pek çok ülke bu meseleyi programlarına koyarak siyasi bir başarı olarak göstermeye çalışıyor. Bunlar eşcinsellerin evlenebilmesi ve sosyal yaşamın parçası olmasıdır. Yani ayrımcılığı ve şiddeti reddettikleri gibi eşit halklar üzerinde proje üretiyorlar. Mesela HDP'de inançlar veya cinsiyetler üzerinden ayrımlar yapılmıyor. İçimizde Anti-Kapitalist Müslümanlar var. Onlar da bütün oturumlarda çıkıp konuşuyorlar. AKP'nin gerçek yüzünü burada ortaya koyuyorlar. Yani kendini ifade edebilme şekli bir fark yaratıyor" ifadesinde bulundu.
'Yakınmaktan ziyade çözüm önerisi arayacağız'
Önen, önlerinde bir kitleselleşme meselesi bulunduğunu belirterek, "Nutukta üzerimize yok. Çünkü acıyı biz çekiyoruz. Bedeli biz ödüyoruz. Bu söylemi yaşamın içinde dışlanan, ötekilenen, ayrımcılığa maruz kalan kesimlerle buluşturmamız lazım. Ah, vah edebiyatı yapmayacağız. Sorunları tespit ederek buna karşı çözüm yollarını arayacağız" dedi. HDP'nin Kürt sorununa ilişkin de temel ilkelerinin net olduğunu vurgulayan Önen, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Kürt sorununun Türkiye'nin en önemli sorunu olduğunu herkes söylüyor. Biz bu konuda resmi devlet ideolojisini reddediyoruz. Bunun yerine Kürt halkının söylediği temel taleplerin sağlanması yönünde dayanışma göstereceğiz. Bu başat sorunu çözmemiz lazım."
'Kürt halkını yok edemezsiniz'
"Kürt sorunu denilen şey Kürt halkının varlığıdır. Bu varlık kabul edilecek. Eşit şartlarda kabul edilecek" diyen Önen, kendilerinin Kürt sorununa bakışlarının bu olduğunu kaydetti. 10 bine yakın BDP'linin "siyasi rehine" olarak tutulduğunu söyleyen Önen, "Bugün öyle bir 'terör' tanımı var ki herkesi aynı nedenle tutuklayabilirler. Böylesi bir siyasi ortama demokrasi diyebilir miyiz? Demek ki demokratik alanı daha genişletmek lazım. Bunlar hep bizim programımız olacak. Anadolu'da Ezidiler vardı yok oldular. Süryaniler yok olma aşamasında. Daha önce Ermeniler vardı yok oldular. Kürt halkını yok edemezsiniz. Kürt halkı bu kategorilerin hiçbirine benzemiyor. Müthiş bir kimlik mücadelesi var. Onu yok etmeye dayalı siyasetler iflas edecektir. HDP de buna karşı net bir konumlanmadadır" diye kaydetti.
'Tecride ilişkin daha önce yetkililere mektup yazmıştık'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan ağırlaştırılmış tecride de değinen Önen, TİHV Genel Başkanı olduğu dönemde Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Adalet Bakanlığı'na mektuplar yazdığını hatırlatarak, "Tecrit bir insanı, insani ortamdan soyutlamaktır. Siz bir insanı aylarca ve yıllarca bir odada tutuyorsanız bu çok açık insan haklarına aykırıdır. Bunu kaldırın diye mektuplar yolladık. Bunu geçmişte de istedik, bugün de istiyoruz ama tecrit halen kırılamadı. Eğer Kürt halkı Öcalan ile ilgili bir talep sunuyorsa hükümet bunu ciddiye almalı ve çözüme yönelik adım atmalıdır. Halk istiyorsa bunu ciddiye alacaksınız. İşte görüşmeler istihbarat örgütleri üzerinden yapılacak iş değildir. Bunlar ciddi programlar gerektiren konulardır. AKP günlük siyasetten bu sorunu ayırmalıdır. AKP bunu yapıyor. Satranç oynar gibi oynuyor. Ama biz bunu deşifre edeceğiz" dedi.
'Emek eksenli bir mücadeleyiz'
Önen, HDP'nin aynı zamanda emek eksenli bir mücadele olarak tanımlanabileceğine işaret ederek, bileşenleri arasında emek örgütlerinin de bulunduğunu ve buna karşı politikaları olduğunu kaydetti. Önen, "Sovyetlerden sonra çıkıp herkesin kapitalizme uyacağını ortaya attılar. Örgütlenmelerin önüne geçtiler. Emeği sömürerek ucuz iş gücünü devreye koydular. Sendikalaşmak bile suç oldu. Her yerde taşeronlaştırma getirildi. Emek örgütlenmesini parçalamak için küresel bir proje yürütülmektedir. Biz bütün bu bilinçle AKP'nin Türkiye'de uyguladığı bu küresel projeye karşı alternatiflerimizi ortaya koyacağız" ifadesini kullandı.
'CHP ve AKP de bizden etkilenecek'
Önen, Erdoğan'ın bütçe konuşmasının Türkiye'de bölgeler arasında yaşanan farklılıkları ve gerçekleri ortaya koymadığını söyledi. Önen, "Açlık sınırında 10 milyon insanın yaşadığı söyleniyor. Bu aslında bir insanlık suçudur. İşte buna karşı emek eksenli programlarımız var. Bu hareketimiz CHP ve AKP'yi de etkileyecek. Tabiî ki alternatif bir siyaset modeli ile iktidar hedefimiz var. Bizler onların dilini değiştireceğiz. Daha fazla doğruları söylemeye zorlayacağız. Erdoğan hak ihlali yapıyor; ama nutuklarda en iyi insan hakları savunucu rolü oynuyor. İşçileri sömürüyor; ama emek eksenli politika yaptığını ileri sürüyor" dedi.
'Enerji kaynaklarından dolayı Ortadoğu'ya yöneliyorlar'
Tek kamplı kapitalist sistemin dünyada yaşandığını bunun Ortadoğu'da da yansımalarının görüldüğünü belirten Önen şöyle devam etti: "Enerji kaynakları bunu yaratmaktadır. Dünyada uygarlıklar çatışıyor gibi bir şey ortaya attılar ve Müslümanların bulunduğu bütün alanlarda silahlar patlamaya başladı. Tabi buradaki amaç ise enerji kaynaklarını ele geçirerek halkları birbirine düşürmektir. Yeni bir hegemonya inşa etti. Kendisine zarar verebilecek bütün ülkelerin rejimini değiştiriyor. Suriye'de böyle bir süreç yaşıyor. Tabi 'Arap baharı' denilen şey de ABD'nin çelişkileri de var. Çünkü değişen rejimler sonra ABD düşmanlığı yapıyor. Ama buna rağmen halen bunu ısrarla sürdürüyor."
'Türkiye'den gidenlere biz çeteci diyoruz'
HDP'nin Suriye'ye ilişkin Türkiye'de duran "muhalif" ve silahlı gruplara çete dediğini vurgulayan Önen, "Çete çünkü bunlar dışarıdan silahlandırılmış ve desteklenmiş belirli kesimleri hedef alan gruplardır. Serêkaniyê'de yaşanan da bunların ürünüdür. Çünkü Türkiye daima 4 parça Kürdistan'ı gözünün önünde tutuyor. Bu parçalarda yükselen Kürtleri tehlikeli görüyor. Yani Kürtlerin hiçbir hakkının olmadığını düşünüyor. Biz birlikte herkesin haklarını sağlandığı birlikte yaşamı istiyoruz" diye konuştu.
'Türkiye de silah pazarında yerini alıyor'
AKP hükümeti tarafından hazırlanan bütçeye değinen ve bütçenin askeri yönünün çok ağır olduğunu söyleyen Önen, son olarak şunları kaydetti: "Dünyada silah pazarına olağanüstü bir yatırım yapılıyor. Biz batı kaynaklarından Türkiye'nin dünya silah pazarına girdiğini görüyoruz. Tabi büyük devletler gibi üst sıralarda yer almıyor; ama bu listede bulunuyor. Askeri harcamaların bütçe içinde yer aldığı bir Türkiye var. Ancak diğer ülkelerden farkı var. Biz Türkiye'nin askeri harcamalara harcadığı parayı bilmiyoruz. Bunu saklıyorlar. ABD, Fransa ve Almanya'nın biliyoruz Türkiye'yi bilmiyoruz. Bunu görünür kılıp halklarla paylaşacağız. Bu para ile yapılabilecekleri sıralayacağız."