TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 96'ncı ve 99'uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dirayet TAŞDEMİR
Ağrı Milletvekili
TBMM'de 24. Dönem Milletvekilliği görevinde bulunmuş olan, aynı zamanda Meclisin 3. büyük partisi olan Halkların Demokratik Partisi'nde (HDP) Hukuk ve İnsan Haklarından sorumlu Eş Genel Başkan yardımcısı olarak görev yapan Aysel Tuğluk, dün annesini kaybetmiştir
Son dönemdeki siyasi operasyonlar nedeniyle Cezaevinde tutuklu bulunan Tuğluk, annesi Hatun Tuğluk'un vefat haberini cezaevinde almak zorunda kalmıştır.
Dün, Hatun Tuğluk'un cenazesinin defni sırasında faşist, ırkçı bir grup araba, kamyon ve traktörlerle mezarlığa gelerek cenazenin toprağa verilmesine yönelik saldırı girişiminde bulunmuş ve defnedilen cenaze topraktan çıkarılmak zorunda kalınmıştır. Cenaze yakınlarına küfür ve tehditlerle saldırılmıştır. Faşist grubun Kürtlüğü, Ermeniliği ve Aleviliği aşağılayan ifadeleri ve tehditleri sonucunda Hatun Tuğluk'un cenazesi İncik mezarlığına defnedilememiştir.
Bir süredir cenazelere, anıtlara ve heykellere yapılan saldırıların gündelikleştiği, pervasızlaştığı dikkat çekmektedir. Kürtlerin cenazelerine, hatıralarına, değerlerine, toplumsal hafızasında bir değer taşıyan acılarına yönelik saldırıların atanan kayyımlar eliyle başlatıldığı iddia edilmektedir.
Ağrı'da Ehmedê Xanî, Diyarbakır'da Mahsum Korkmaz heykeli ve Roboski Anıtı, Mardin'de Uğur Kaymaz anıtı, Cizre'de Orhan Doğan anıtının yıkılması, Urfa'da Berkin Elvan Parkı'nın adının değiştirilmesi, Van'da Tahir Elçi'nin isminin parktan silinmesi, Van'da Ermeni Mezarlığ'nın üzerine tuvalet yapılması, Cegerxwîn Kültür Merkezi'nin tabelasının indirilmesi Hükümetin atadığı kayyımlar eliyle Kürtlere dair toplumsal hafızayı silme girişimi olarak yorumlanmaktadır.
Bu bağlamda;
1- Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un naaşına ve cenaze defnini gerçekleştirmek isteyenlere yönelik saldırıyı gerçekleştirenler hakkında soruşturma başlatıldığı ifade edilmektedir. Tanıklar saldırının 100'e yakın kişi tarafından gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Hakkında soruşturma başlatılan kişi sayısı kaçtır? Bu kişilerin isimleri kamuoyuna açıklanacak mıdır?
2- Saldırıyı gerçekleştirenlerin önce 20'ye yakın kişi olarak mezar alanına geldiği, müdahale olmadığını anlayınca giderek çoğaldığı ifade edilmektedir. İlk anda önlem alınmamış olmasının gerekçesi nedir? Görevini yerine getirmeyenler hakkında da soruşturma başlatılmış mıdır?
3- Kürtlerin cenazelerine, anıtlara, heykellere, parklara yönelik yaptırımlar suretiyle müdahale ederek bu türden saldırıları meşrulaştıran kayyımlarla ilgili olarak da bir soruşturma başlatılacak mıdır?
4- Türkiye'de Kürt nüfusun 15-20 milyon, Alevi nüfusun ise 12 milyonu aşkın olduğu tahmin edilmektedir. Bu kadar geniş bir nüfusun, kayıplarını güvenli ve onurlu bir biçimde toprağa verebilmesi için ne tür önlemlerin alınması düşünülmektedir?
5- Kürtlerin, Ermenilerin ve Alevilerin cenazelerine, hatıralarına yönelik saldırılar Türkiye'de Kürt, Alevi ve Ermeni nüfusa yönelik yükselen, yaşamı hiçe sayan nefreti ortaya koymaktadır. Bu sonucun ortaya çıkmasında sorumluluğu olan siyasilerle ilgili bir adım atılması düşünülmekte midir?