ABDURRHMAN KESKİN YAZDI
Dokunulmazlık: Halkın kendisi için iradesi ile seçtiği vekilin hukukudur.
Yani halkın vekile benim özgür iradem ile git beni yönet demektir.
Demokrasi ve seçim sisteminde beni yönet derken rast gele herkesin senin hukukuna dokunmasına razı değilim demesidir dokunulmazlık.
Korkmadan çekinmeden hiçbir vesayeti kabullenmeden benim hakkımı, hukukumu koru demektir vekil etmek.
Toplum olarak güvenliğimi, refahımı kalkınmamı kısacası insanca, hakça .benim yaşamamın koşullarını oluştur demektir vekil tayin etme.
Her hangi bir kurumda bir kişiyi bir göreve atayan kurumun yani yöneticinin dışında bir başka yönetici atanan kişiyi azletme hakkına sahip değildir.
Bakan atamışsa, vali atamışsa, müdür atamışsa atayan kişiyi yine kendisi azletme yetkisine sahiptir toplumumuzda ve yasal hukukumuzda.
Hal böyle iken milletvekili içinde vekili atayan asil yani seçmen vekilini azletmeye yetkilidir.
Yani milletvekilinin asili onun seçmeni onu düşürme hakkına sahiptir.
Nasıl mı?: Bu hukuk sistemimizde ve de demokrasinin kendisinde vardır.
4 yılda bir veya 5 yıl yani belli aralıklar ile seçimlerin yenilenmesinin asıl nedeni budur.
Belli seçim aralığı süresince asiline hizmet etmeyen, seçmenine ihanet eden, görevini yasalara uygun yapmayan vekilin: onu seçen asil tarafından tekrar seçilmemesinin ve yargılamanın alanıdır seçimler.
Cezalandırılması gereği ve de geleneğidir seçimler.
İşte vekile verilen dokunulmazlık hakkı onu seçenin iradesine verilen bir yetkidir.
Şimdi bakınız İzmir, İstanbul, Ankara vekiline dokunursanız kıyamet kopar neden mi?:
Oranın seçmeni seçmek benim hakkım ise azletmekte benim hakkımdır diye.
Kaldı ki bu vekiller göklere zembil ile kaçacak değiller.
Suçlu iseler, hırsızlık yapanlar gibi, ihaleye fesat karıştıranlar gibi Bey tül-malı yağmalayanlar gibi dönemleri sonunda yargılansınlar.
Daha da önemlisi hükümet dolaylı olarak İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşünce suç olmuyor da, doğrusuda odur neden bir sınır ilçesinde ister gerilla, ister kaçakçı, ister firari bir kişi ile tesadüfen görüşünce kıyamet kopacak.
Bu ülkeyi yöneten yürütme ve yasama üyeleri her zaman her yerde suçlu suçsuz herkesle görüşmelidirler.
Bu görüşmeler dokunulmazlık kapsamında olmalıdır.
30 yıldan beri akan gencecik insanlarımızın kanı görüşmelere konulan ambargodan dolayı devam etmektedir.
Oslo'da, İmralı'da, Kandilde, Şemdinli'de her yerde her zaman bizim hükümetimiz ve de vekillerimiz bu akıtılan kanı durdurmak için diyalog ve görüşmelerini sürdürmelidirler.
Görüşenleri cezalandırma yerine destekleyip olumlu sonuçlar almak için teşvik edilmelidir yönetenlerimiz ve vekillerimiz tarafından.
Bu gereksiz gündemlere son verilmelidir.
BDP'li vekillere varsa eksik veya kusurları eleştirilmelidirler.
Her zaman herkes eleştirilere açık olmalıdır. Buna engel olan yok.
Ancak Türkiye dokunulmazlıkları kaldırıp halkın iradesi ile TBMM seçilen vekilleri yaka paça içeri atmakla hiçbir şekilde kârlı çıkmadı. Geçmişte hepimiz anımsıyoruz.
Felaket tellalığı yapanlar, başbakanı yanıltanlar o günlere bir bakıp bu güne kadar bir muhasebe sonucu maddi ve manevi zararları bir tartıp ölçü versinler.
TC vatandaşı kaç kişi öldürüldü o günden bugüne
Kaç milyar dolarlarımız yok oldu o günden bu güne
Sonuç olarak kazanım yok
İnsan ve mal olarak kayıplar çok
Bırakınız halkın seçtiği vekilleri halk kendi iradesi ile seçimlerde düşürsün.
Asıl olan bu koşulların nedenlerini araştırıp Kürt sorununu çözmek için irade koymaktır.
Ne insanlarımız boş yere ölsün
Ne milyarlarımız savaşa harcansın
Ne dokunulmazlık tartışmaları halkımızı huzursuz etsin
Dağda ki tokalaşma, konuşma ve sarılmayı sakıncalı gördüğünüz insanlarda, dağda kaçak yaşama zorunluluğunda kalmayıp vazgeçsinler. Bunun gereklerini yerine getirme ile uğraşalım.
Rusya Cumhurbaşkanı Putin'in dediği gibi Türkiye büyük bir ülkedir.
Büyük ülkelere vakarlı büyük, dünya genelindeki gündemler laik olur.
Vekilini azletme çekişmesi yakışmaz. Kaldı ki bunun sonucunda da çözüm olmaz.
Hep birlikte ülke ve halk olarak zarar ederiz.