Uzun bir süredir Türkiye gündeminde olan Kürt sorunu hakkında bir çök yazı yazıldı ve tartışma platformları yapıldı. Cumhuriyet tarihinin en köklü sorunu olan ve sadece Kürtlerin değil ülkede yaşayan her kesimi etkileyen Kürt sorunu, çözüm ya da çözümsüzlük noktasında yine kritik bir virajda bulunuyor. Yıllardır başlayan çözüm umutları, her seferinde derin güçlerin müdahalesiyle umutsuzluğa sürüklendi. Oysaki bugün büyük avantajları olan bir dönemdeyiz. Çünkü Kürt sorunu basit ve ciddiyetsiz bir şekilde ele alınacak çözülecek bir sorun değildir.
Başbakan ve Hükümeti sarf ettiği sözlerle, izlediği imha ve inkar siyasetiyle toplumda hakim kıldığı korku ve ölüm zihniyetiyle hem barışın ve hem de Kürt sorununun çözümü sanki imkansızmış gibi bir hava yaratmıştır. Özellikle Kürt siyasetçilerine yönelik tutuklamalarla bu havayı daha da derinleştirmiştir. AKP ulusal kimliğine ve demokrasiye sahip çıkan ve bunun için sokaklara dökülen bu halka kulak vermek, gösterilen barışçıl bir ortamda geçmesini sağlamak yerine, baskıcı ve şiddeti tercih etti.
Başbakanın sorun karşısındaki tutumu, hırslı, iktidarcı ve pragmatik yaklaşımları nedeniyle böylesi dev sorunu çözecek ciddiyetle olmadığını düşünüyorum. Dolaysıyla AKP Kürt sorununun çözümü noktasında bana güven vermiyor. Samimi olduğuna inanmıyorum. Kimilerine göre AKP artık bu sorunu çözmek istiyor. Ama ben bir Kürt olarak AKP’nin bu sorunu demokratik yöntemlerle çözeceği konusunda bir türlü ikna olamıyorum ve inanmıyorum.
AKP samimi değildir. Çünkü sözü eylemiyle örtüşmüyor. Söz veriyor, yerine getirmiyor. Çözmek için pratik adım atmıyor. Çözer gibi gözüküyor ama çözmüyor.
Bir sorunu çözmek ve o sorunun çözülmesi için her şeyden önce sorunun çök iyi tanınması gerekir Doğru tanıma ancak doğru çözümler suna bilir. Tanınmayan, iyi teşhis konulmayan bir sorunu doğru çözmek, bilimin doğasına aykırıdır. Sadece tanımlar ve çözümler sunmakla yetmez. Önemli olan ve sonucu belirleyecek olan pratiktir.
Sorunları doğru tespit etmek ve önceliklerine göre hareket etmek için esası yanı a.b.c’sidir. Bunları hayatın her alanında tartışmak, her kesimin görüş ve önerilerine başvurmak ise işin demokratik yönü olmaktadır.
Zira bu sorunu anlamak, çözümün yarısı demektir. Her şeyden önce Kürt sorununa karşı, Ülkenin temel sorunlarına karşı bir az olsun duyarlı ve sorumlu davranmak gerekir. İşte her gün medyada görüyoruz. Sözüm ona bu ülke adına siyasete soyunmuşlar ne günümüze, nede yarına ilişkin tek bir toplumsal projeleri olmadığı gibi, geliştirilen projelere karşı ise son derece bağnaz, saldırgan ve tehditkâr bir dil ve pozisyon içerisindedirler.
Başta AKP olmak üzere Türk siyasal güçlerinin tek cephe oldukları mesele Kürtler ve Kürt demokratik halkları meselesidir. Sorun Kürtler ve Kürt sorunu olunca tavan tabanı beslemekte, tabanda tavanı onaylamaktadır. Kürt sorununu çözümsüz bırakan ilişkide bu ilişkilerdir.
Gerçekten de samimi iseniz adım atın. Çözüm için baskı uygulayın, somut öneriler sonun. Şiddeti devreden çıkaracak düzenlemeler yaptırın. Hakikatlerin araştırılması için komisyonlar kurun, kurulması için çaba gösterin.
Kısacası bir şeyler yapın, söylemeyin. Samimiyetin ölçütü yapmaktır, yapma arayışı içinde olmaktır. Çünkü söylemek ve söylenmek değil.