Japon asıllı ABD'li kuramsal fizik profesörü Michio Kaku, Türkiye'nin de yakından tanıdığı, günümüzün popüler fütüristlerinden. Geçmişi ve bugünü bir kenara bırakıp yarının ihtiva edebileceği dinamizm ve devingenlik üzerine düşünen tutkulu bir biliminsanı. İnsana Karate Kid'deki Bay Miyagi'yi anımsatan bir gülümsemeye, Starwars'un Jedi üstadı Yoda'yı aratmayan sakin bakışlara ve kimileri için de Ursula L. Guin'in sevgili Mülksüz'ü Shevek'in tasviri olabilecek pozitivist bir duruşa sahip. Kaku'yu diğer biliminsanlarından ayıran bir diğer özelliği de bilgeliğini laboratuvarlardan çıkarıp bilim meraklılarının ayağına taşıması. Daha 16 yaşındayken evinin garajında parçacık hızlandırıcı inşa etmesi ve sicim teorisinin kuramcısı olarak bilim tarihine girmesi, onun alanında ne kadar yetkin olduğunun ispatı. Ancak belli ki bu ünle yetinmemiş, bilimi akademik çevrelerin ötesine taşımayı da misyonu edinmiş. Onu sık sık kara delikten paralel evrene, yaradılıştan uzaylıların neden hâlâ bizimle iletişime geçmemiş olduğuna kadar günümüzün pek çok popüler bilimsel meselesi üzerine görüş verirken görebilirsiniz. Katıldığı konferanslarda yaptığı konuşmalarında, hazırladığı televizyon belgesellerinde, yazdığı makale ve kitaplarında kullandığı net ve akıcı dil ise alametifarikası.
Türkiye'de yayımlanmış tek bir kitabı bulunmasına rağmen (Einstein'ın Evreni, ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık, 2012) çeşitli üniversite ve etkinlikler kapsamında Türkiye'ye iki defa gelmiş ve başta basın olmak üzere türlü çevrelerden yoğun ilgi görmüştü. Verdiği röportajlarda, bazı devlet erkânının aksine Türkiye'deki genç ve enerjik nüfusun büyük potansiyel taşıdığını düşündüğünü yinelemiş ve bu tespiti nedeniyle sevgiyle kucaklanarak memleketine gönderilmişti. Her ne kadar bir televizyon programından diğerine koşturması, blog'unu, Facebook ve Twitter hesaplarını son derece aktif kullanacak vakti bulması, hiçbir daveti kırmayıp sürekli seyahat etmesi nedeniyle kendini laboratuvarlara kapatan biliminsanlarınca garipsense de kimilerinin misyonunun da insanlığa bilimi sevdirmek olduğuna en azından beni ikna eden Kaku'nun yeni kitabı, dikkate değer.
The Future of the Mind, geleceğe dair bazı öngörülerimizin, bazı fantezilerin gerçekleşmesine rağmen neden bazılarının olasılıkdışı kaldığını açıklamaya çalışıyor. Bilimkurgunun tutkuyla yer verdiği bazı mevzulara bilimin cevap aramakta neden yavaş kaldığını aklınızdan geçirdiğiniz olmuştur. İşte Kaku'nun detaylı çalışması, tam da bu boşluğu dolduruyor. Renkli ve geniş kapsamlı yeni kitabında Kaku okurları, insan zihninin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bizi vakti geldiğinde hayatımızın bir gerçeği haline gelecek bilimkurgunun fantastik mevzularına alıştırıyor. Fütürist çalışması, fiziği sinirbilimle birleştiriyor. (Bunu yapmaktaki amacı insanlığın bazı teknolojilerin gelişimine ilkel içgüdüleriyle ket vurduğunu düşünmesi.) Bir zamanlar film icabı dediğimiz şeylerin gün gelip nasıl gerçek olabileceğini, insanın hayal kurarken olduğu gibi bilime yaklaşırken de zihnini tüm engellerden arındırması gerektiğini anlatıyor. Peki, hayatta yapılamaz dediğimiz ama Kaku'ya göre ihtimal dahilinde olan hangi fantastik teknolojik gelişmelerle karşı karşıyayız? İşte size kitaptan birkaç örnek: zihin okuma, anıların dijital ortamda saklanabilmesi, hayvanların zekâsının çok daha ileri bir seviyelere taşınabilmesi... Tüm bu iddialarını, bir zamanlar bazı yazar ve sinemacıların hayalgücünün eseri olan kült kitap ve filmlerden örneklerle ispatlamaya çalışması Kaku'nun popülizm silahını hiçbir zaman bir kenara bırakmayacağının da en güzel ispatı.
THE FUTURE OF THE MIND
The Scientific Quest to Understand
Enhance and Empower the Mind
Michio Kaku
Doubleday
Şubat 2013, ABD.