Mustafa ÖZER
1514 yılında Safevi Devleti orduları ile Osmanlı-Kürt orduları arasında Çaldıran ovasında çeşitli cephelerde Çıldıran Savaşı yaşanır.
Kürtler Osmanlılarla birlikte onlardan çok daha cansiperane savaşmış ve savaşların kazanılmasında büyük yararlıklar göstermişlerdir.
Nihayet Şah İsmail'in ordusu buradaki koşulları iyi bilen Kürt savaşçıları ile Osmanlı ordusu karşısında tutunamaz dağılır. Safevi Şahı ve ordusu savaş alanını terk etmek zorunda kalır, kaçar. Karargahı ve otağı karısı ile birlikte ele geçirilir. Kürtler Çaldıran savaşında büyük cesaretle savaşırlar. Öyle ki bu savaştaki cengaverlerin gösterdiği cengaverlikler yıllar boyu dilden dile aktarılır.
Savaş sonrasında, Osmanlı Sultanına danışman olan Kürt İdris-i Bitlisi, Kürt beyleri, komutanları ve cengaverleri ile Yavuz Selim Sultan'ın karşısına çıkar. Bunların arasında bir eli arkasında olan bir adam Yavuz'un dikkatini çeker. Bunu kendisine karşı bir saygısızlık olarak görüp sinirlenir.
Bunun üzerine İdris-i Bitlisi devreye girerek bu adamın Ewdî isminde Bayazıt'lı bir komutan olduğunu Çaldıran'da düşman tarafından kolu kesildiğinde, savaşa devam etmek için kolunu kızgın yağa batırıp savaşa devam ettiğini, savaşı bu yürekli kahraman ve cengaverlerin sayesinde kazandıklarını anlatır.
Yavuz bundan çok etkilenir. Ewdî'ye saygı ve övgüde bulunur. Hemen kendisine altın bir kol yapılmasını ve Bayazıt'ında (Doğubayazıt-Bazîd) yurtluk olarak kendisine verilmesini emreder.
Ewdî daha sonra Kürtler arasında Ewdî'yê Lêp Zêrîn (Altın Kollu Çolak Ewdî) olarak ünlenir.
Doğubayazıt'ta bulunan görkemli İshak Paşa Sarayı'nı yapan İshak Paşa Ewdî'nin torunudur.
Not: Yazarın gelecek sayıdaki yazısı Amasya-antlaşması ile Özerk Kürdistan