Van'daki depremin ardından medyada 'Deprem bölgesinde esrarengiz toprak yangını', 'Magma yeryüzüne çıktı', 'Yanan toprak depremin habercisi mi?' gibi gizemli cümleler duymaya başladık. Haberler eskiden kurutulduğu söylenen bataklık alanda toprağın içten içe yanması ve toprağın çökerek çukurlar oluşturması üzerine çıktı.
Yanan alanın kurutulmuş 'bataklık' olduğu söylense de burası 'turbalık.' Bataklık ile turbalık karıştırılıyor. Turbalıklar, sulak alanlarda ölü bitki artıklarının katmanlar halinde, 'turba' şeklinde yüzlerce, binlerce yıl birikerek oluştuğu alanlardır. Van'da yanan mineral toprak değil, organik bir toprak olan turbadır.
Turbalıkların yanıcı özelliği Bronz Çağı'nın başlangıcından beri, 4000 yıldır bilinmektedir. 17. yy.'de de Evliya Çelebi Van'a yaptığı ziyaretlerden Seyahatnamesi'nde bahsederek burada köylülerin ona yanan toprağı gösterdiğini ve buradan kokulu bir duman çıktığını belirtmiştir. Kahramanmaraş'ın Gavur Gölü, Sürmene-Ağaçbaşı Yaylası, Osmaniye-Sorgun Yaylası ve Erzurum-Karaçoban/Binpınarlar (Köşk) turbalıklarında olduğu gibi halk turbalıkları yazın kurutarak, kışın yakarak enerjisinden faydalanır.
Peki Van'da turbalık neden deprem öncesinde yanmaya başladı? Turbalık, yamaç arazilerden sızan suların birikmesiyle ıslak çayır otları, ölü kök ve gövde artıklarının birikimi sonucu meydana gelen organik bir oluşumdur. Bu sızıntı sularının özellikle yazın kesilmesi ve arazinin kuru hale gelmesiyle, normalde oksijenle temas etmeyen turba parçalanmakta ve gerçek turba özelliğini kaybetmektedir. Biyolojik ayrışmayla turba ısınarak, çatlaklarına hava girmesiyle alev alarak yanabilmektedir. Olayın deprem öncesi yaşanması tesadüftür.
Van'da toprağın çökerek çukurların oluşmasının da basit bir açıklaması vardır: Turbalıkların doğal olarak veya insan müdahalesi sonucunda kurumasıyla büzüşmeler olur. Bu çökmelere neden olabilir. Diğer olasılıksa, bu alanlardan turbanın çıkartılmış olması ve zaman içinde üzerinin bitki örtüsüyle kapanmasıdır. Burada depremin oynadığı tek rol, örtüyü sarsarak çökmesine neden olabileceğidir.
Akla bir atasözü geliyor: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ancak bu defa yanlış ateşin peşine düşüp aceleci yargılara mı varıldı? Buradaki büyük yanlış, turbalıklarda görülebilen bu iki basit olayın Van-Erciş depreminin üzerine atılmış olması ve insanların yanlış bilgilendirilmesidir. Bundan sonra Van'da halk her turbalık yangınında deprem olacak diye sokağa dökülürse ne olacak? Ya Türkiye'de Denizli, Kars, Adıyaman gibi illerde turbalıklarda olabilecek yanma sonucunda halk sokaklara dökülüp Godot'yu bekler gibi depremi beklerse? Beckett'ın eserinde Godot nasıl gelmiyorsa, deprem de turbalık yanınca olmayacak! Kimsenin insanlara bu korkuyu yaşatmaya hakkı yok.
RADİKAL