SON DAKİKA

DOĞUBAYAZIT'IN ÖMER HAYYAM'ININ ÖLÜMÜNÜN 9. YILDÖNÜMÜ

DOĞUBAYAZIT'IN ÖMER HAYYAM'ININ ÖLÜMÜNÜN 9. YILDÖNÜMÜ 19 Kasım, 2017 02:01 Güncelleme: 19 Kasım, 2017 02:01 DOĞUBAYAZIT'IN ÖMER HAYYAM'ININ ÖLÜMÜNÜN 9. YILDÖNÜMÜ

 


Mehmet Geçit'in cenazesi eş ve dostlarının büyük katılımıyla Xani Babanın türbesindeki mezarlığa defnedilmişti. Geçit ölümünün 9. yıldönümünde unutulmadı.


Mehmet Geçit kimdir?

1953 Telçeker doğumlu bir süre öğretmenlik yapan Geçit'in bir şiir kitabı olup halen şiirler üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü gibi kültürel ve sosyal incelemeler alanında da çalışmalarını devam ettirmekteydi. Ayrıca Doğubayazıt Halkın Sesi Gazetesinde “Şiirlerle Yaşama Bakış” başlığı altında uzun süre şiirlerini yayınladı. Gazetede yayınladığı “KAN DAVASI” adlı son şiiri şöyle;


KAN DAVASI

Ufuklarda güneş yaslı yaslı batıyor

Taze fidan gençler kan içinde yatıyor

Analar evlatlarını ortalara atıyor

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Kiminin evinde bulunmaz bir kilo unu

Kadınlar iftira için yırtıyorlar donu

Yok mu bu rezil cehaletin sonu?

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Evinde bulunmaz bir kaşık aşı

Kanlar içinde gençlerin naaşı

Şeyh, ağa, beydir rezaletin başı

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Genç nazik bedenlerden süzülüyor kan

Evi cephane gibi, örtünmeye yoktur bir yorgan

Bu işler düzelecek ama ne zaman?

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Dolaşıyor ülkemde kirli bir el

Cana, kana karşı berdel

Bölgemde esiyor, hüzünlü yel

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Kimi ata ceddini övüyor

Kadınlar kara bağlamış dizlerini dövüyor

Cadı, rezil kadın yine pis pis sövüyor

Kan davasının sonu yok mu lo…?


Her şeyin var bir güzel yanı

Sevgiyi tatmamış şu mezrada yatanı

Budur benden size bir anı

Kan davasının sonu yok mu lo…?

Şairden başka bir şiir

İSA ABİM

İçimden gülmek geçmiyor sen öleli

Sevdalıyım inanışına karakterine

Ağlamıyorum, ağlamak bize yakışmaz

Gelip aldılar aramızdan

Ebedi sonsuzluğa doğru

Çaresi yok ölümün

İnanıyoruz bu davaya

Teselli bulmaktır ölümün yolculuğunda

Ağıtlar dizdiler ardından

Neye yarar ki sensiz yaşamak

Ilık bir bahar sabahı

Sevdalı olduğun toprağa seni gömdüler

Issız, sessiz kimsesiz tek başına

Nedenini çözemediğimiz ölümün

Anlamıyorum faili meçhule götürdüler abi

Bak gör abi özlediğin özgürlüğe kavuşuyoruz

Umut ile, sevda ile, aşk ile

Ata yadigarıdır, bize bıraktın onur

Hançeri biledik düşmana karşı

Isırgan otunu yollara döşedik

Tarihe gömdük onunla seni abi…

 

KALECİK MAHKUMLARI

Kalecikte şiddetli rüzgar eser

Hapishane duvarlarına vurdukça

Camlarda acayip sesler gelir

Sanki mahkuma mesaj vermekte


Camların titreyişi gibi

Bende titriyorum sokakta

Bu acı, bu hasret niye?

Dört duvarla baş başa

 

Duvarları çok sağlam

Her tarafı kan boyalı

Gardiyanları kalpleri gibi

Özlem duydum, renklere

 

Yaşlı bir dedemiz var, mahkum

Adına Hüseyin dede diyorlar

Cinayetten yatıyor

Korkunca, intikama kinci biri

 

Ayağını yere sürterek yürür

Kaz yürüyüşü gibi

Gündüz hep uyuklar

Aç gözlüdür yemeğe doymaz

 

Birde Kalecikli kavlağımız var

Adı, Halil Kavlak

Hep tavuk kümesinde çalışır

Oturağı yaralı, voleybol oynamakta

 

Ergun Göknel'e ne demeli?

İSKİ kahramanıdır kendisi

Ne yemeğe doyar,çok kadın değiştirir

Kimseye bir şey koklatmaz

 

Ya Erzurumlu sofu Muhlis dayı

Ömrünün son döneminde mahkum

Sabırsızdır hep affı bekler

Hayali, umudu suya düşer

 

Cinli, çinko Hüseyin'imiz var

Aslen Iğdır'lı, Iğdır'ı tanımaz

Ankara yozlaştırmış, kılmıyor namaz

Kars'lı Yakup Doğan ona kafayı takmış.

 

Urfa'lı Eyüp Keskin

Mahkumlar ona xalo der

Hiç kimse onu sevmez

Hem ağa, hem demokrat

 

Babaların babası, yiğidin hası

Remzi Erzurum'lu, güzel baba

Bir zaman emniyet müdürü idi.

Dostluklar için veriyor çaba

 

Kırşehir'li Recep Türk

Giyinmiş postan, kürk

Neşat'ın hastasıdır, türkü söyler

Mahkumların baş belası

 

Bankalar kralı, Ahmet Güçbilmez

Kurban keser, mahkuma vermez

Mavi gözlü, tombuldur, herhalde melez

Gardiyanları sever, mahkumu sevmez

 

Bizim Faik İlhan

Geziyor, tozuyor yan yan

Suçunu sorsa ırzcıdır.

İdareden herkesten torpillidir, inan

 

Babasını öldüren, Burak Özcan

Uykusuzdur, gözleri dolu kan

Telefon başında hiç ayrılmaz

Buna nasıl dayansın can

 

Şoförümüz Bahtiyar yazıcı

Bazı kere laf söyler acı acı

Hem deli hem akıllıdır

Tutmuş onu, kan bedeni olan sancı

 

Ördekçi Ahmet dayı

Hep içer demli çayı

Mutfağın yemeğini beğenmez

Voleybolda sayar sayı

 

Gemi yapar, Zeki Altın ışık

Elinde eksilmez, çatal kaşık

Bakana gemi hediye eder

İşi gücü, biraz karışık

 

Pinpon oynar Nihat Dal

Tasavvufçudur aynı abdal

Fenerbahçe`nin hastasıdır

Zeytin ile kahvaltı yapar , sevmez bal

 

Voleybol oynar Mahmut Aydın

Mahkumlar içinde cok saygın

Cinayettir,namus belasına yatıyor

Onunla konuşrsun,gülmekten düşersin baygın

 

Makine mühendisi Sedat Köse oğlu

Kökenini sorarsan oda doğulu

Asabi,sinirli,titizdir

Atletik vücutlu,uzun boylu

 

Baş belası hemşerim Yakup Doğan

Mutfakta soyuyor, patates soğan

Iğdır'lı Hüseyin'i, tartakladı.

Yerinde durmuyor hiçbir zaman

 

Tanırım, taksici Burhan Gürbüzü

Telefonda kızlar, takip ederler izi

Voleybol oynar, altın kolye takar

Geçer ailesine nazı ve sözü

 

Gençtir bizim Murat Çakmak

Eline almış ağaçtan tokmak

Hapishaneyi pek sevmez

Pişmandır yatıyor, ahmak ahmak

 

Karadenizli Erkan Kurtuluş

Topa vuruyor darbeli vuruş

Delikanlı, saf iyi niyetli

Dolar Mark taşır, taşımaz Lira, Kuruş

 

Tavukta çalışır bizim Kenan

Durmuyor hiçbir zaman

Bazen karate yapar, zıplar

Çok hareketli durmuyor bir an

 

Bunu size hediye etti, Geçit Mehmet

Bazılarını sever, bazılarından eder nefret

Hep çekmiş çile ve hasret

Sever insanı, Allah'tan diler rahmet


Yorum Ekle