Mehmet Geçit'in cenazesi eş ve dostlarının büyük katılımıyla Xani Babanın türbesindeki mezarlığa defnedilmişti. Geçit ölümünün 9. yıldönümünde unutulmadı.
Mehmet Geçit kimdir?
1953 Telçeker doğumlu bir süre öğretmenlik yapan Geçit'in bir şiir kitabı olup halen şiirler üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü gibi kültürel ve sosyal incelemeler alanında da çalışmalarını devam ettirmekteydi. Ayrıca Doğubayazıt Halkın Sesi Gazetesinde Şiirlerle Yaşama Bakış başlığı altında uzun süre şiirlerini yayınladı. Gazetede yayınladığı KAN DAVASI adlı son şiiri şöyle;
KAN DAVASI
Ufuklarda güneş yaslı yaslı batıyor
Taze fidan gençler kan içinde yatıyor
Analar evlatlarını ortalara atıyor
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Kiminin evinde bulunmaz bir kilo unu
Kadınlar iftira için yırtıyorlar donu
Yok mu bu rezil cehaletin sonu?
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Evinde bulunmaz bir kaşık aşı
Kanlar içinde gençlerin naaşı
Şeyh, ağa, beydir rezaletin başı
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Genç nazik bedenlerden süzülüyor kan
Evi cephane gibi, örtünmeye yoktur bir yorgan
Bu işler düzelecek ama ne zaman?
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Dolaşıyor ülkemde kirli bir el
Cana, kana karşı berdel
Bölgemde esiyor, hüzünlü yel
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Kimi ata ceddini övüyor
Kadınlar kara bağlamış dizlerini dövüyor
Cadı, rezil kadın yine pis pis sövüyor
Kan davasının sonu yok mu lo ?
Her şeyin var bir güzel yanı
Sevgiyi tatmamış şu mezrada yatanı
Budur benden size bir anı
Kan davasının sonu yok mu lo ?
İçimden gülmek geçmiyor sen öleli
Sevdalıyım inanışına karakterine
Ağlamıyorum, ağlamak bize yakışmaz
Gelip aldılar aramızdan
Ebedi sonsuzluğa doğru
Çaresi yok ölümün
İnanıyoruz bu davaya
Teselli bulmaktır ölümün yolculuğunda
Ağıtlar dizdiler ardından
Neye yarar ki sensiz yaşamak
Ilık bir bahar sabahı
Sevdalı olduğun toprağa seni gömdüler
Issız, sessiz kimsesiz tek başına
Nedenini çözemediğimiz ölümün
Anlamıyorum faili meçhule götürdüler abi
Bak gör abi özlediğin özgürlüğe kavuşuyoruz
Umut ile, sevda ile, aşk ile
Ata yadigarıdır, bize bıraktın onur
Hançeri biledik düşmana karşı
Isırgan otunu yollara döşedik
Tarihe gömdük onunla seni abi
Kalecikte şiddetli rüzgar eser
Hapishane duvarlarına vurdukça
Camlarda acayip sesler gelir
Sanki mahkuma mesaj vermekte
Camların titreyişi gibi
Bende titriyorum sokakta
Bu acı, bu hasret niye?
Dört duvarla baş başa
Duvarları çok sağlam
Her tarafı kan boyalı
Gardiyanları kalpleri gibi
Özlem duydum, renklere
Yaşlı bir dedemiz var, mahkum
Adına Hüseyin dede diyorlar
Cinayetten yatıyor
Korkunca, intikama kinci biri
Ayağını yere sürterek yürür
Kaz yürüyüşü gibi
Gündüz hep uyuklar
Aç gözlüdür yemeğe doymaz
Birde Kalecikli kavlağımız var
Adı, Halil Kavlak
Hep tavuk kümesinde çalışır
Oturağı yaralı, voleybol oynamakta
Ergun Göknel'e ne demeli?
İSKİ kahramanıdır kendisi
Ne yemeğe doyar,çok kadın değiştirir
Kimseye bir şey koklatmaz
Ya Erzurumlu sofu Muhlis dayı
Ömrünün son döneminde mahkum
Sabırsızdır hep affı bekler
Hayali, umudu suya düşer
Cinli, çinko Hüseyin'imiz var
Aslen Iğdır'lı, Iğdır'ı tanımaz
Ankara yozlaştırmış, kılmıyor namaz
Kars'lı Yakup Doğan ona kafayı takmış.
Urfa'lı Eyüp Keskin
Mahkumlar ona xalo der
Hiç kimse onu sevmez
Hem ağa, hem demokrat
Babaların babası, yiğidin hası
Remzi Erzurum'lu, güzel baba
Bir zaman emniyet müdürü idi.
Dostluklar için veriyor çaba
Kırşehir'li Recep Türk
Giyinmiş postan, kürk
Neşat'ın hastasıdır, türkü söyler
Mahkumların baş belası
Bankalar kralı, Ahmet Güçbilmez
Kurban keser, mahkuma vermez
Mavi gözlü, tombuldur, herhalde melez
Gardiyanları sever, mahkumu sevmez
Bizim Faik İlhan
Geziyor, tozuyor yan yan
Suçunu sorsa ırzcıdır.
İdareden herkesten torpillidir, inan
Babasını öldüren, Burak Özcan
Uykusuzdur, gözleri dolu kan
Telefon başında hiç ayrılmaz
Buna nasıl dayansın can
Şoförümüz Bahtiyar yazıcı
Bazı kere laf söyler acı acı
Hem deli hem akıllıdır
Tutmuş onu, kan bedeni olan sancı
Ördekçi Ahmet dayı
Hep içer demli çayı
Mutfağın yemeğini beğenmez
Voleybolda sayar sayı
Gemi yapar, Zeki Altın ışık
Elinde eksilmez, çatal kaşık
Bakana gemi hediye eder
İşi gücü, biraz karışık
Pinpon oynar Nihat Dal
Tasavvufçudur aynı abdal
Fenerbahçe`nin hastasıdır
Zeytin ile kahvaltı yapar , sevmez bal
Voleybol oynar Mahmut Aydın
Mahkumlar içinde cok saygın
Cinayettir,namus belasına yatıyor
Onunla konuşrsun,gülmekten düşersin baygın
Makine mühendisi Sedat Köse oğlu
Kökenini sorarsan oda doğulu
Asabi,sinirli,titizdir
Atletik vücutlu,uzun boylu
Baş belası hemşerim Yakup Doğan
Mutfakta soyuyor, patates soğan
Iğdır'lı Hüseyin'i, tartakladı.
Yerinde durmuyor hiçbir zaman
Tanırım, taksici Burhan Gürbüzü
Telefonda kızlar, takip ederler izi
Voleybol oynar, altın kolye takar
Geçer ailesine nazı ve sözü
Gençtir bizim Murat Çakmak
Eline almış ağaçtan tokmak
Hapishaneyi pek sevmez
Pişmandır yatıyor, ahmak ahmak
Karadenizli Erkan Kurtuluş
Topa vuruyor darbeli vuruş
Delikanlı, saf iyi niyetli
Dolar Mark taşır, taşımaz Lira, Kuruş
Tavukta çalışır bizim Kenan
Durmuyor hiçbir zaman
Bazen karate yapar, zıplar
Çok hareketli durmuyor bir an
Bunu size hediye etti, Geçit Mehmet
Bazılarını sever, bazılarından eder nefret
Hep çekmiş çile ve hasret
Sever insanı, Allah'tan diler rahmet